18 Nisan 2017 Salı

FERNANDO BOTERO, ANNA LAUDEL CONTEMPORARY’DE: GÜNLÜK YAŞAMIN ŞİİRİ - HAYATTAN SAHNELER

FERNANDO BOTERO, Woman with Her Purse - Cüzdanlı Kadın, 2010,
Oil on canvas - Tuval üzeri yağlı boya, 31 9/10 × 22 in, 81 × 56 cm.

Özgün üslubu ile dünya çapında büyük bir ilgiyle karşılanan, Kolombiyalı ressam ve heykeltıraş Fernando Botero, daha önce Türkiye’de sergilenmemiş çalışmalarından oluşan iddialı bir seçkiyle 27 Nisan - 25 Haziran 2017 tarihleri arasında Anna Laudel Contemporary’de. Dünyanın en önemli özel koleksiyonlarında ve neredeyse tüm öne çıkan müzelerde çalışmalarına rastladığımız usta sanatçı Botero’yu ağırlayacağı bu sergi ile Anna Laudel Contemporary, Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki yeni mekanında değerli sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Darmstadt’daki Mathildenhöhe Enstitüsü’nün eski direktörü Dr. Klaus Wolbert küratörlüğünde gerçekleşecek “Günlük Yaşamın Şiiri - Hayattan Sahneler” sergisi, resim; bronz ve mermer heykeller; desen ve çizimler dahil olmak üzere üç bölümden oluşan bir seçki ile sanatseverlere Botero’nun önemli eserlerini yakından görme ayrıcalığını sunuyor. Çağdaş sanatın yaşayan en önemli resim ve heykel sanatçıları arasında kabul edilen, insanları ve toplumsal yaşamı benzersiz üslubu ile yorumlamasıyla dikkatleri çeken Botero, tüm dünyada dolgun vücutları betimleme konusundaki başarısıyla tanınıyor. 85 yaşındaki sanatçının aynı zamanda kendi kültürünün toplumsal yapısını yansıttığı çalışmaları, siyasi otorite, mafya babaları ve orta sınıfa has kendini beğenmişlikler dahil olmak üzere toplumun karakteristik tüm figürlerini canlandırıyor.


Fernando Botero.
27 Nisan Perşembe günü Anna Laudel Contemporary’de açılacak olan sergi, siyasi varoluş ve yaşam koşullarını keskin bir zeka ve hicivli üslubuyla ve tüm çıplaklığıyla ortaya koyan 21. yüzyılın en önemli sanatçılarından Botero’nun sanat geçmişine ışık tutuyor.

Serginin küratörü Dr. Klaus Wolbert ’in yorumu: “Anna Laudel Contemporary’de gerçekleşecek bu sergiyi, metropol İstanbul’un en çok dikkat çeken sanat etkinliği olarak nitelendirmek yerinde olur çünkü bu sergi, büyük bir iddia ile, Botero’nun sanatsal yaratıcılığının sıra dışı bir kaliteyi temsil eden spektrumunu sunuyor. Bu sergide sanatçının, dolgun vücutları betimleme konusundaki kendine özgü eğilimi dahil olmak üzere, tipik temaları ve özneleri ustaca yansıtmak için kullandığı yaratıcı çözümleri ve gayet normal dünyevi insan yaşamının hayranlık uyandıran, başarılı gözlem ve tasvirlerini görebilirsiniz.” “Günlük Yaşamın Şiiri - Hayattan Sahneler” , 27 Nisan – 25 Haziran tarihleri arasında Anna Laudel Contemporary’de ziyaret edilebilir.


BİLGİ İÇİN
Adres: Bankalar Caddesi 10 Karaköy, Beyoğlu 34421 İstanbul
Web sitesi: annalaudel.gallery
Facebook: www.facebook.com/annalaudel.gallery
Instagram: www.instagram.com/annalaudel.gallery
Twitter: twitter.com/laudelgallery


FERNANDO BOTERO, Circus Woman - Sirk Kadını, 2000, Watercolor on paper - Kağıt üzeri sulu boya
39 2/5 × 29 1/2 in, 100 × 75 cm.

Anna Laudel Contemporary
2012-2016 yıllarında, dört sene boyunca Erenköy’de yer alan ve Anna Laudel tarafından kurulan ART350 Galeri, güncel sanat alanında Türkiye ve uluslararası sanatçıların çalışmalarına daha kapsamlı destek vermek amacıyla yeniden yapılandırıldı ve Karaköy Bankalar Caddesi’nde tarihi bir binada Anna Laudel Contemporary ismi ile Aralık 2016’da kapılarını açtı. Anna Laudel Contemporary, sergi alanına ek olarak sanatseverlerin bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduğu, uluslararası sanat ortamıyla birlikte hareket eden; sanatçıların aynı zamanda konakladığı ve yaratıcı projelere imza attıkları yeni bir mekan sunuyor. Aynı anda solo ve grup sergileri ve etkinlikler düzenlemeye olanak sağlayan beş katlı tarihi binada yer alan galerinin direktörlüğünü Ferhat Yeter yapıyor. Galerinin kurucusu Anna Laudel, Düsseldorf’tan Türkiye’ye 20 sene önce tekstil alanında iş kurmak için geldi. Kendisi aldığı eğitim ve içinde büyüdüğü güncel sanat ortamının etkisiyle Türkiye’de galeri açarak bu alanda çalışan yerli ve yabancı sanatçılara destek olmayı amaçlıyor. Anna Laudel Contemporary, üretken sergi ve etkinlik programıyla İstanbul’un önde gelen dinamik güncel sanat merkezlerinden biri haline gelerek, uluslararası sanatçıları ağırlamanın yanı sıra Türkiye’den sanatçıları uluslararası platformlarda temsil etmeyi hedefliyor.



FERNANDO BOTERO, Lying Woman - Yatan Kadın, 2006, Bronze - Bronz heykel,
19 7/10 × 44 9/10 × 18 9/10 in, 50 × 114 × 48 cm, Edition 1/6.

FERNANDO BOTERO
1932    Fernando Botero (tam adı Fernando Botero Angulo) 19 Nisan 1932'de Kolombiya’nın
Antioquia departmanının başkenti Medellin'de dünyaya geldi. Babası gezici satış temsilcisi David Botero Mejia (1895-1936) ve annesi Flora Angulo Jaramillo (1898-1972) idi. Her iki ebeveyn de And Dağları'nda bir köyde doğmuştu. İki erkek kardeşi vardı: 1928 doğumlu Juan David ve 1936 doğumlu Rodrigo.1936
Fernando dört yaşındayken babası ani bir kalp krizinden öldü.
1938    Fernando, Ateneo Antioqueno İlköğretim Okulu'na, ardından da Bakalorya için okuduğu Medellin ortaokuluna gitti.
1944    Çoğu zamanını, geleneksel Fiesta Brava kutlamaları, özellikle de boğa güreşleri sahneleri çizerek geçirdi. İlk bilinen sulu boya resmi 1944 yılına aittir.
1948    Diğer ressamlarla birlikte katıldığı ilk sergi, Bogota'daki Antioquia Ressamları adlı kolektifin sergisi oldu. Ayrıca Medellin'in önde gelen gazetesi El Colombiano'nın Pazar eki için illüstrasyonlar yaptı.
1949    Botero çok genç yaşta, Medellin ve çevre bölgelerdeki kilise ve manastırlarda gördüğü zengin kolonyal barok süslemelerinden etkilendi. Aynı zamanda o sırada Kolombiya’da çok az bilinen modern Avrupa sanatını öğrenmek istiyordu. Sürrealizm ve Salvador Dali hakkında bir makale yazdı ve ona Anatornia de la Locura (Çılgınlığın Anatomisi) adını verdi. Makalesinde bu akımın meydana getirdiği sanatsal yenilenmeyi vurguladı. Çizimlerinden bazıları Meksikalı ressamlar Jose Clemente Orozco, Diego Rivera ve David Alfaro Siqueiros'un etkisini ortaya koyuyor. Örneğin, Mujer Llorando (Ağlayan Kadın) adlı sulu boyasında açıkça Orozco'nun etkisi görülmektedir.


FERNANDO BOTERO, Still Life with Couple - Natürmort ve Çift, 2013, Oil on canvas -
Tuval üzeri yağlı boya, 37 4/5 × 47 3/5 in, 96 × 121 cm.
1950    Boyalı eskizlerinden eğitimini karşılayacak ve liseden mezun olacak kadar para kazandı. Ardından Kolombiya'yı turlayan İspanyol tiyatro topluluğu Lope de Vega için iki ay boyunca sahne tasarımcısı ve ressamı olarak çalıştı.
1952    Botero Bogota'ya taşındı ve kısa süre içinde Leo Matiz Galerisi'nde iki kişisel sergi açtı. Yirmi beş adet sulu boya, guaj, yağlı boya ve eskiz çalışmasından oluşan ilk sergisinin satışları iyi gitti. Kazandığı parayla ve bu ilk başarıdan cesaret alarak, Kolombiya'nın kuzeybatısında bir liman olan Tolu'yu görmeye karar verdi. Orada, Karayip kıyılarında ve Morrosquillo Körfezi'ndeki adalarda geçirdiği süre zarfında yaptığı eserleri içeren ikinci sergisini oluşturacak çalışmalarda bulundu. Bu resimler, Gauguin ve Picasso'nun etkisini göstermektedir. Botero, Frente al Mar (Denize Karşı) isimli tablosuyla Bogota'daki 9. “Salón de Artistas Colombianos” (Kolombiyalı Sanatçılar Salonu) etkinliğinde ikincilik ödülünü aldıktan sonra, kazandığı parayı Avrupa'ya seyahat etmek için kullanmaya karar verdi ve Barselona’ya giden bir geminin üçüncü mevkiinde yerini ayırttı. Katalan metropolünde kısa bir süre kaldıktan sonra, Madrid'e geçti ve öğrenci olarak San Fernando Güzel Sanatlar Kraliyet Akademisi'ne kaydoldu. Yakınlardaki Prado Müzesinde, onun için hayati bir esin kaynağı haline gelen Velazquez, Goya, Titian ve Tintoretto gibi büyük ustaların resmini inceleme fırsatı buldu. Madrid’de geçirdiği bir yılın sonunda Paris'e taşındı ve orada birkaç ay kaldı. Kısa süre sonra, modern sanatın kendisi için bir cazibesi olmadığını fark etti. Kolombiya'dayken çokça takdir ettiği ve şimdi Paris Modern Sanatlar Müzesi'nde birinci elden görüp değerlendirebildiği Fransız avangardı onun için bir hayal kırıklığı oldu. Bunun yerine, zamanının çoğunu Louvre'daki eski ustaları öğrenmeye adamayı tercih etti.


FERNANDO BOTERO, Woman Lying on Her Stomach - Karınüstü yatan Kadın, 2006,
Bronze - Bronz heykel, 11 × 22 2/5 × 9 4/5 in, 28 × 57 × 25 cm, Edition 3/6.

1953-1954      Büyük Avrupa turu onu Floransa’ya götürdü ve orada bir stüdyo kurarak iki yıl kaldı. İtalyan Rönesans eserlerine, özellikle de Paolo Uccello, Masaccio, Andrea del Castagno ve Piero della Francesca'nın Arezzo'daki tablolarına ve fresklerine hayran kaldı. Siena, Venedik, Ravenna ve sanatsal yaratıcılığın diğer ünlü merkezlerini de ziyaret etti. Botero, on sekiz ay boyunca fresk tekniklerini ve 15. yüzyıl sanat tarihini araştırdı. Geceleri, derslerinden sonra, bir zamanlar ressam Giovanni Fattori'ye ait olan Via Panicale'deki stüdyosunda yağlıboya tablolar üzerinde çalıştı. Bu dönemin karakteristik bir tablosu, Paolo Uccello’dan ve Giorgio de Chirico'nun metafiziksel ambiyansından esinlenen Los Caballos (Atlar) 'dır.
1955    Mart ayında Bogota'ya döndü ve İtalyan Rönesans resminin net etkisini gösteren bir koleksiyonla Ulusal Kütüphane’de bir sergi açtı. Bu yirmi yeni eser kamuoyu nezdinde tam bir başarısızlıktı ve eleştirmenler bile ters tepki gösterecek kadar Fransız avangart eğilimlerinin etkisi altındaydılar. Botero çeşitli süreli yayınlarda illüstratör olarak çalışmaya başladı. Aralık ayında, Gloria Zea ile evlendi.
1956    Çift, yılın ilk aylarında Meksiko’ya taşındı ve ilk çocukları Fernando orada doğdu. İlk satıcısı Antonio Souza ile de orada tanıştı. Bir mandolini ve onun ses deliğini çizerken, Botero aniden orantılarda yapılan değişikliklerin anıtsallık ve hacim etkisini nasıl artırabileceğini fark etti. Yıllarca üzerinde çalıştığı plastisite deneyleriyle uyum içinde olan bu keşif, şehvet ve güzelliğin büyük hacimlerle yaratıldığı belirgin stilinin de tohumu olacaktı. Teksas'daki Houston Güzel Sanatlar Müzesi'nde düzenlenen bir toplu sergide yer aldı.


FERNANDO BOTERO, Guitar Player - Gitar çalanlar, 2003, Oil on canvas - Tuval üzeri yağlı boya
11 × 14 3/5 in, 28 × 37 cm.

1957    Botero, Nisan ayında ABD’deki Washington Pan-Amerikan Birliği'nde ilk kişisel sergisini açtı. Orada daha sonra Washington'da bir galeri açacak olan Tania Gres'le tanıştı. Ayrıca New York'taki bazı müzeleri ziyaret etti ve soyut ekspresyonizmi keşfetti. Mayıs ayında Bogota'ya döndü ve Ekim ayında Contrapunto (Kontrpuan) adlı tablosuyla her yıl düzenlenen “Salón de Artistas Colombianos” etkinliğinde ikincilik ödülüne layık görüldü. Daha sonra eserleri Mexico City'deki Antonio de Souza Galerisi'nde sergilendi.
1958    Kızı Lina dünyaya geldi. O sırada yirmi yedi yaşında olan Botero, Kolombiya Ulusal
Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim görevine atandı ve burada resim profesörü olarak 1960 yılına kadar görev yapmaya devam etti. En genç Kolombiyalı ressamlardan biri olarak üne kavuştu. Gabriel-Marquez'in El Tiempo gazetesinde yayınlanan Salı Uykusu adlı hikayesinin illüstrasyonlarını yapmakla görevlendirildi. Mantegna’nın Mantua'daki Ducal sarayında yer alan fresklerinin özgür bir yorumlaması olan La Alcoba Nupcial: Homenaje a Mantegna (Alcove Düğünü: Mantegna’ya Saygı) isimli büyük yağlı boya tablosunu yaptı ve bu eser ile “Salón de Artistas Colombianos” etkinliğinde birincilik ödülüne layık görüldü. Başta bu eseri reddeden jüri, daha sonra sanat ve basın camiasından etkili kişiler tarafından bu kararını aksi yönde değiştirmeye ikna edildi. Resim daha sonra Obispo Dormido (Uyuyan Piskopos) ile birlikte, Washington'daki Gres Galerisi'nde gerçekleşen “Fernando Botero: Son Dönem Yağlı boyalar, Sulu boyalar, Çizimler” adlı sergide sergilendi. Resimlerinin çoğu serginin açıldığı akşam satıldı. Ayrıca New York Guggenheim Müzesi'nde bir toplu sergide yer aldı ve bazı eserleri 29. Venedik Bienali'nde sergilendi. Eserleri Meksiko'daki Antonia de Souza Galerisi'nde tekrar sergilendi.
1959    Botero, o yılki “Salón de Artistas Colombianos”da Kolombiyalı bisiklet şampiyonundan esinlenerek yarattığı Apoteosis de Ramon Hoyos (Ramon Hoyos'un Tanrılaştırması) adlı eserini sundu. Aynı yıl, daha önce on tane versiyonunu ürettiği Velazquez’den ilham aldığı Nino de Vallecas'ı bitirdi. Bu tek renkli çalışmadaki dürtüsel fırça darbeleri, Botero’nun hala soyut ekspresyonizmin etkisinde olduğunu gösteriyor. Brezilya'daki 5. Sao Paulo Bienali'nde Enrique Grau, Alejandro Obregon ve Eduardo Ramirez Villamizar ile birlikte Kolombiya'yı temsil etti.


FERNANDO BOTERO, Man and Woman - Adam ve Kadın, 2013, Oil on canvas - Tuval üzeri yağlı boya
39 2/5 × 32 7/10 in, 100 × 83 cm.

1960    Şubat ayından Nisan ayına kadar Medellin Merkez İpotek Bankası'nda büyük bir fresk yapmakla meşguldü. İkinci oğlu Juan Carlos, Bogota'da doğdu. Meksika’daki 2. Inter-Amerikan Bienali'nde Kolombiya'yı temsil etmek üzere seçildi. Sanat eleştirmeni Marta Traba ve diğer jüri üyeleri tarafından alınan bu karar, bir dizi protestoya neden oldu. Botero ve bir grup arkadaşı bu protestolara, karşı protestolar ile cevap verdi. Botero, ana destekçileri arasında yer alan Gres Galerisi'nde ikinci kez sergilendi. Ne yazık ki, bu galeri daha sonra kapandı. Gres sergisinde, önceki çalışmalarının renginden yoksun olduğu için, Nino de Vallecas dizisi takipçilerinin çoğunun aklını karıştırdı. İlk eşi Gloria Zea'dan boşandıktan sonra Kolombiya'dan üçüncü kez ayrıldı ve New York'a giderek Greenwich Village’da bir daire kiraladı. Orada, Bogota folklorunun bir parçası haline gelen seri katil Nepomuceno Matallana'nın vahşi suçlarını gösteren bir dizi resim yaptı.
1961    Haziran ayında, Jorge Zalamea'nın El Gran Burundun-Burunda Ha Muerto (Büyük Burundun-Burunda Öldü) için yaptığı resimler ve bir düzine illüstrasyon Bogota'daki El Callejon Galerisi’nde sergilendi. New York Modern Sanatlar Müzesi'nin küratörü Dorothy C. Miller'ın talebi üzerine MoMA, Mona Lisa a los Doch Anos (On iki yaşında ki Mona Lisa) adlı eserinin ilk versiyonunu satın aldı. O yıl müze tarafından satın alınan tek figüratif eserdi. Alfred H. Barr, satın almalar kataloğunun giriş yazısında “Hiç kimse bu rahatsız edici çalışmaya, lehinde veya aleyhinde bir tavır almadan bakamaz" yazdı.
1962    Botero, ilk kez bir New York galerisinde, The Contemporaries'de sergilendi: sert
eleştiriler aldı.
1963    New York Metropolitan Müzesi Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa'sını sergilediği sırada MoMA da Botero'nun On İki yaşında ki Mona Lisa’sını sergiledi. Botero stüdyosunu Lower East Side’a taşıdı.
1964    Botero Cecilia Zambrano ile evlendi. Manzanas (Elmalar) adlı eseri Bogota Modern Sanat Müzesi’ndeki Genç Sanatçılar Interkol Salonu’nda ikincilik ödülüne layık görüldü. Long Island'da bir yazlık ev inşa etti ve New York'ta 14. Cadde'de yeni bir stüdyo kiraladı.
1965    Bütünüyle olgunluğa erişmiş görsel stili ilk kez La Familia Pinzon (Pinzon Ailesi) adlı tablosunda ortaya çıktı. Helens Fourment'ın Rubens portresini baz alan dört eser hazırladı. Kesin, zarif fırça darbeleri ile boyanmış yoğun tonları daha hassas renklere dönüşmeye başladı. Botero, konu seçimiyle ilgili olarak; “Birçok insan figürü boyamış olmama rağmen, doğrudan modellerle çalışmıyorum; çünkü kendimi kısıtlı hissettiriyorlar, beni özgürlüklerimden mahrum ediyorlar. Özgürce boyamayı ve kendi hayal gücümün peşinden gitmeyi tercih ediyorum.” dedi.
1966    Almanya’da Baden-Baden'daki Staatliche Kunsthalle, Avrupa'daki ilk Botero sergisini organize etti. Daha sonra, Eylül ayında, Münih'teki Buchholz Galerisi ve Hannover'deki Brusberg Galerisi çalışmalarını sergiledi. Wisconsin'deki Milwaukee Sanat Merkezi, Botero’nun ABD’de bir müzede gerçekleşen ilk sergisini düzenledi. The Times gazetesinde yer alan eleştiri çok olumluydu.
1967-1968      Botero bu yıllarda Kolombiya, New York ve Avrupa'da vakit geçirdi. Almanya'ya yaptığı ziyaretlerden birinde Münih ve Nürnberg'e gitti ve Dürer'in eserlerinden büyülendi. Bu onun büyük boy tuval üzerine karakalem ile yaptığı Alman ustanın pastişlerinden oluşan Dureroboteros serisini yaratmasına yol açtı.
1969    Botero, New York'taki Amerikalılar Arası İlişkiler Merkezi'nde bir resim ve karakalem koleksiyonu sergiledi. Bu sergi, en önemli Latin Amerikalı sanatçılar arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Paris'teki ilk sergisini prestijli Claude Bernard Galerisi'nde gerçekleştirdi.


FERNANDO BOTERO, Naked Woman on the Chair - Sandalye üzerindeki çıplak kadın, 2013, Oil on canvas -
Tuval üzeri yağlı boya, 37 × 26 4/5 in, 94 × 68 cm.

1970    Mart ayında, seksen tablodan oluşan büyük bir gezici sergi Baden-Baden'deki Staatliche Kunsthalle'de açıldı ve ardından Berlin'deki Haus am Waldsee'ye, Düsseldorf'taki Kunstverein'e, Hamburg'daki Kunstverein'e ve Bielefeld'deki Kunsthalle'ye taşındı. Üçüncü oğlu Pedro, New York'ta doğdu.
1971    Paris’te Ile de la Cite üzerindeki Boulevard du Palais’de bir daire kiraladı ve zamanını
Paris, Bogota ve New York arasında geçirdi.
1972    Şubat ayında New York’taki Marlborough Galerisi’nde ilk büyük sergisini açtı. Paris’te rue Monsieur-le-Prince üzerinde yeni bir stüdyo ve ayrıca Bogota’nın kuzeyinde Cajica’da, her yıl birkaç ayını geçireceği bir sayfiye evi satın aldı.
1973    Botero, Paris'te kalıcı bir ev kurdu ve burada heykele cesaret ederek ilk bronz heykellerini modelledi. Eserleri İtalya'da Marlborough Galerisi'nin Roma şubesinde sergilendi ve Bogota'daki San Carlos Koleji'nde “Fernando Botero 1948-1972” adlı bir retrospektif sergi açtı.
1974    “Botero: Aquarelle ve Zeichnungen” (Botero: Suluboyalar ve Çizimler) adlı sergisi Hannover'deki Brusberg Galerisi'nde açıldı. En küçük oğlu Pedro, İspanya'da bir yol kazasında hayatını kaybetti. Bu olay, sonraki çalışmalarına damgasını vuracaktı. En önemli bronz heykellerinden biri olarak kabul edilen Mano'yu (El) üretti.
1975    Botero ikinci eşi Cecilia Zambrano’dan boşandı. Plegaria (Yakarış) adlı eserini Antioquia Müzesi’ne verdi. Bu kuruma yapacağı çok sayıda bağıştan ilkiydi. Rotterdam’da bir Fernando Botero sergisi açıldı.
1976    Yunan sanatçı Sophia Vari ile evlendi. Venezuela'da Caracas'daki Çağdaş Sanatlar Müzesi'nde gerçekleştirdiği büyük bir retrospektifin ardından Venezuela Devlet Başkanı Andres Bello'nun nişanıyla şahsen onurlandırıldı. Ayrıca Paris'teki Claude Bernard Galerisi’nde büyük boy suluboya tablolardan oluşan bir koleksiyon sergiledi. Bir süre heykel çalışmalarına zaman ayırdı. Gövdeler, kediler, yılanlar ve muazzam kahve demlikleri gibi çeşitli temalarda yaklaşık yirmi beş heykel yaptı.
1977    Antioquia'nın bölge yönetimi tarafından, Kolombiya'ya yaptığı hizmetlerden dolayı
Boyaca nişanı ile ödüllendirildi. Oğlu Pedro'nun anısına Medellin'deki Zea Müzesi'ndeki bir odanın açılışını yaptı ve kendi eserlerinden on yedi tanesini buraya bağışladı. Claude Bernard Galerisi vasıtasıyla, heykellerini Grand Palais'deki Paris Sanat Fuarı'nda (FIAC) ilk kez gösterebildi. Botero, İspanyol usta Velazquez’in Infantas portrelerinden türettiği Despues de Velazquez (Velazquez’den Sonra) serisini yarattı. Bunlar Botero’nun büyük sanatçı üzerine yaptığı derin analizin meyveleriydi.
1978    Paris’teki stüdyosunu Rue du Dragon’a taşıdı ve o günden beri hala orada. Yeniden resim yapmaya başladı.
1979-1982      Tabloları ve heykelleri Avrupa çapında birçok sergide gösterildi: Basel, Brüksel, Lund, Hovikodden, Paris ve Roma. ABD'de New York, Philadelphia, Houston ve
Chicago'da sergiler açtı. Washington'daki Hirshhorn Müzesi ve Heykel Bahçesi Botero’nun Amerika'daki ilk retrospektif sergisine ev sahipliği yaptı. El Tiempo adlı Kolombiya gazetesinde bir dizi masal illüstrasyonları yayınlandı. Eserleri 1981'de Tokyo ve Osaka'da sergilendi.


FERNANDO BOTERO, Pigeon - Güvercin, 2014, White Marble - Beyaz mermer,
15 7/10 × 15 7/10 × 10 1/5 in, 40 × 40 × 26 cm.

1983    MoMA, Baile en Colombiya (Kolombiya'da Dans) adlı tablosunu satın aldı. Yeni Vanity Fair dergisinin ilk sayısı için Gabriel Garcia Marquez'in “Ölümün Önceden Söylenmiş Kroniği” adlı kısa romanını resimledi. İtalya'da Carrara mermer ocaklarının yakınındaki Pietrasanta'da bir stüdyo kurdu. Bu tarihten itibaren her yıl düzenli olarak birkaç ay bronz dökümcüler ve mermer oymacılar ile birlikte çalıştı. Boğa güreşi sahnelerini konu alan çizim ve tablo dizisine başladı.
1984    Botero, üç anıtsal heykelini Medellin'deki San Antonio parkına, on sekiz tablosunu da Bogota'daki Ulusal Kütüphane’ye bağışladı. Zamanının çoğunu boğa güreşlerine adadı.
1985    Nisan ayının sonunda, New York’taki Marlborough Galerisi boğa güreşi teması üzerine yarattığı yirmi beş eserinden oluşan bir seriyi sergiledi. Porto Riko’daki Ponce Sanat Müzesi’nde de bir sergi gerçekleştirdi.
1986    “Botero: Bilder, Zeichnungen” (Botero: Resimler, Çizimler) adlı sergisi Münih, Berlin ve Frankfurt’da izleyici ile buluştu. Eserlerinden oluşan bir retrospektif Tokyo, Sapporo, Osaka ve Niigata’yı dolaştı.
1987    “Botero: pinturas, dibujos, esculturas” (Botero: Resimler, Çizimler, Heykeller) adlı retrospektif sergi Madrid'deki Reina Sofia Müzesi'nde açıldı. Seksen altı eser içeren gezici sergi La Corrida, Milano'daki Sforza Kalesi’nin Viscontea salonunda gösterildi. Resim, heykel, suluboya ve çizimlerden oluşan bir sergi de Bogota’daki El Museo Galerisi'nde açıldı.
1988    La Corrida (Boğa Güreşi) serisi, Napoli'deki Castel dell'Ovo'da ve Palermo'daki Albergo delle Povere'de gösterildi. Belçika’daki Knokke-le-Zoute Casino’su bir retrospektif sergiye ev sahipliği yaptı.
1989    Coro Sanat Müzesi ve Caracas Modern Sanat Müzesi "La Corrida: Resimler, Çizimler, Heykeller” sergisine ev sahipliği yaptı. Sergi daha sonra Meksika’daki Tamayo Çağdaş Sanat Müzesi’ne taşındı.
1990    Martigny, İsviçre’deki Pierre Gianadda Vakfı’nda bir retrospektif sergi gerçekleşti. Anıtsal heykelleri Floransa’daki Belvedere Kalesi’nde sergilendi. New York’taki Marlborough Galerisi de heykellerinden bazılarını sergiledi.
1991    Fernando Botero adlı sergi Roma’daki Palazzo delle Esposizioni’de açıldı. Sergi, La
Corrida dizisinin yanı sıra sanatçının yağlı boya tabloları, heykelleri ve eskizlerini de kapsıyordu. Bu sıralarda İsviçre, Belçika ve ABD’de de sergiler gerçekleşti. Botero’nun eserleri Berlin’deki Brusberg Galerisi’nde ve Tokyo’daki Marlborough Galerisi’nde sergilendi.
1992    Anıtsal heykelleri ilk kez Monako’nun Monte Carlo şehrinde sergilendi. Anıtsal heykellerinden oluşan kamusal alandaki en büyük sergi ise Paris’te Champs-Elysées’de (Şanzelize) gerçekleşti. Rusya’da eserleri ilk kez Moskova Pushkin Müzesi’nde ve St. Petersburg Hermitage Müzesi’nde sergilendi. Madrid’de gerçekleşen Botero adlı sergi, Paseo de Recoletos bulvarında bir dizi anıtsal heykelden oluşuyordu.


FERNANDO BOTERO, Little Girl with Cat - Kedi ile küçük kız, 2009, Mixed media on paper - Kağıt üzeri karışık teknik, 41 3/10 × 25 3/5 in, 105 × 65 cm.

1994    Sanatçının boğa güreşi tabloları Paris’te Grand Palais’te sergilendi. 1964-1986 yılları arasında yaptığı eskizlerden oluşan gezici bir sergi ABD’yi turlayarak New York, Corpus Christi, Naples, Gainesville, Lafayette, Columbia ve Lexington’a uğradı. Botero, kariyeri boyunca, 1994 yılından itibaren, New York, Chicago, Buenos Aires, Madrid, Beverly Hills, Kudüs, Washington, Lugano, Lizbon, Sao Paulo, Bamberg, Miami, Floransa, Venedik, Singapur, Tokyo, Lahey, Berlin ve Saint-Tropez dahil olmak üzere, dünyanın en prestijli 20’den fazla şehrinde eserlerini sergiledi.
1995    Bir terör organizasyonu, Botero’nun Medellin şehrine bağışladığı Pajaro (Kuş) adlı bronz heykelinin altına bir bomba yerleştirdi. Heykel Plaza del Mercado meydanında duruyordu. Saldırı yirmi üç kişinin hayatına mal oldu ve iki yüz kişi de yaralandı. Botero, Medellin’e La Paloma de la Paz (Barış Güvercini) isimli bir başka heykelini verdi ve bu heykel daha önce tahrip edilen heykelin yanına yerleştirildi.
1996    Botero, Paris’teki Didier Imbert Güzel Sanatlar Galerisi’nde pastellerden oluşan bir set sergiledi. New York’taki Marlborough Galerisi son dönem yağlıboya eserlerinden oluşan bir sergi düzenledi. İkinci Botero gezici sergisi Japonya’daki şehirleri dolaştı: bu kez Tsukuba, Niigata ve Mitsukoshi adlı çok katlı mağazayı ziyaret etti. Aynı yıl eserlerinden oluşan bir sergi Güney Kore’nin Kyungju şehrinde açıldı. Kudüs’teki İsrail Müzesi “Anıtsal Heykeller” adlı sergiye ev sahipliği yaptı.
1997    Fernando Botero sergisi Lugano’da, Roma’daki II Gabbiano Galerisi’nde ve
Münih’teki Thomas Galerisi’nde gösterildi.
1998    Sao Paulo, Rio de Janeiro, Lizbon, Toronto, Bamberg, Berlin, Miami ve Montevideo’da sanatçının eserlerinden oluşan sergiler düzenlendi. Sao Paulo Sanat Müzesi, resim, eskiz ve heykellerinden oluşan bir sergiye ev sahipliği yaptı.
1999    Floransa’daki Piazza della Signoria ve Piazza degli Uffizi’de heykellerini sergilemek üzere davet edilen ilk yaşayan sanatçı oldu. Eserleri ayrıca Floransa’da Palazzo Vecchio’nun Sala d'Arme salonunda sergilendi. İsrail’deki Tel Aviv Sanat Müzesi ve Meksika’daki Monterrey Modern Sanat Müzesi Botero sergilerine ev sahipliği yaptı.
2000    Botero, Kolombiya’ya önemli hediyeler verdi. Bütün modern sanat koleksiyonunu Santa Fe de Bogota'daki Banco de la Republica'ya (Kolombiya Merkez Bankası) bağışladı. Bu koleksiyonu 25 yıllık bir süre içinde oluşturmuştu. Koleksiyonda, kendisine ait yüzden fazla resim, eskiz ve heykelin yanı sıra, “Botero Bağışı” olarak adlandırılan ve Pissarro, Corot, Monet, Renoir, Picasso, Degas, Matisse, Beckmann, Bacon, Dali, Lucian Freud gibi 19. ve 20. yüzyıl sanatçılarının eserlerinin yer aldığı bir koleksiyon da bulunuyordu. Medellin'deki Antioquia Müzesi'ne, Rosenquist, Wasselmann ve Katz gibi çağdaş sanatçıların 21 eserini ve kendi eserlerinden 114’ünü verdi. Aynı yıl, müzenin karşısına Plaza Botero adlı bir meydan yapıldı ve sanatçı, orada kalıcı olarak sergilenmek üzere 23 adet heykelini bağışladı. Bu hediyeler sonucunda Kolombiya, son 150 yılın sanat tarihi trendlerini temsil eden önemli koleksiyonlar elde etti. Böylece Botero'nun “Bugünün Kolombiyalı sanatçıları yıllar önce karşılaştığım sorunlarla karşı karşıya kalmamalı. Latin Amerika'da yapılmışlardan farklı olan tek bir resmin bile orijinalini göremeyerek resim yapmayı öğrenmek zorunda kaldım” sözleriyle dile getirdiği hedefe ulaşılmış oldu.
2001    “Fernando Botero, 50 anos de vida artistica” (Fernando Botero, Sanatla İç İçe bir Yaşamın 50 Yılı) sergisi Meksiko’daki tarihi San Ildefonso Koleji’nde açıldı.
2002    Stockholm’deki Moderna Museet Botero sergisini sundu. Bu retrospektif sergi daha sonra Kopenhag’daki ARKEN Modern Sanat Müzesi’ne taşındı.
2003    “Botero, oeuvres recentes” (Botero, Son Dönem Eserleri) adlı sergi, Paris’teki Maillol
Müzesi’nde açıldı. Botero’nun bazı anıtsal heykelleri Venedik’teki Grand Canal’da sergilendi. Eşzamanlı olarak Palazzo Ducale’de (Düka’nın Sarayı) “Botero a Venezia: sculture e dipinti” (Venedik’te Botero: Heykeller ve Tablolar) adlı sergi gerçekleşti.
2004    Medyada Irak’taki Ebu Garib cezaevindeki mahkumların maruz kaldıkları istismar ve işkencenin fotoğraflarını gördükten sonra, Botero bu konu üzerine bir dizi resim yapmaya başladı. Kolombiya’daki şiddet üzerine yaptığı seriden de 40 adet tablo ve eskizi Kolombiya Ulusal Müzesi’ne bağışladı. Singapur Sanat Müzesi, onun tablo ve anıtsal heykellerinden oluşan bir sergi gerçekleştirdi. Botero, Almanya’nın Schwäbisch Hall şehrindeki Kunsthalle Würth’de bir sergi düzenledi. Bu ülkede son yirmi yılda gerçekleşen ilk büyük Botero retrospektifiydi. “Fernando Botero: gli ultimi quindici anni” (Fernando Botero: Son On Beş Yıl) adlı sergi, Roma’daki Palazzo Venezia’da sanatseverlerle buluştu.
2006    “Botero in Den Haag” (Botero Lahey’de) koleksiyonu aynı adlı şehirde sergilendi. Ebu Garib dizisinden bir tablo seçkisi önce New York’taki Marlborough Galerisi’nde, ardından da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Sanat Müzesi’nde gösterildi. New York Times gazetesi bu sergiyi, yılın en önemli sergilerinden biri olarak nitelendirdi. İspanya‘nın Segovia şehrindeki Torreon de Lozoya, sanatçının tabloları, çizimleri ve heykellerinden oluşan bir sergiye ev sahipliği yaptı.
2007    “The Baroque World of Fernando Botero” (Fernando Botero’nun Barok Dünyası) adlı gezici sergi Quebec Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilendi, ardından Teksas, Oklahoma, Florida, Delaware, Louisiana, Tennessee, Colorado, Ohio ve Kaliforniya eyaletlerinde bulunan dokuz Amerikan kurumunu gezdi. Temmuz- Eylül ayları arasında, Milano'daki Palazzo Reale'de resimlerinin, çizimlerinin ve heykellerinin çok sayıda örneği sergilendi. Botero, Ebu Garib tacizlerine dayalı serisinden 25 tablo ve 22 çizimden oluşan eserlerini Berkeley Sanat Müzesi’ne armağan etti. Washington’daki Amerikan Üniversitesi Müzesi’nde sergi açtı ve müzeye aynı seriden bazı eserlerini de bağışladı. Berlin’deki Thomas Galerisi, şehrin tarihi merkezinde sanatçının anıtsal heykellerinden on altısını sergiledi; Brandenburg Kapısı’nın önüne yerleştirilen Caballo da bu eserler arasındaydı. Diğer heykeller ise Lustgarten Parkı’nda sergilendi. Kolombiya Ulusal Müzesi’ne, kendi anavatanında yaşanan şiddet temalarından esinlenerek yarattığı 48 tablo ve eskizden oluşan bir koleksiyon bağışladı. Sanatçının 75. doğum günü vesilesiyle, Madrid’deki Fernando Pradillo Galerisi, Botero’ya saygı mahiyetinde bir sergi düzenledi.
2008    Sirk konularını işlediği resimleri ve çizimleri BAE, Abu Dhabi'de gösterildi. İspanya’nın Valencia ve Vigo şehirlerinde “Abu Ghraib - El Circo”yu (Ebu Garib - Sirk) sergiledi. Miami'deki Küresel Hayırseverlik Forumu’nda, Poder dergisi tarafından, Kolombiya halkına ömür boyu verdiği katkılar nedeniyle, Yılın Hayırseveri ödülüne layık görüldü.
2009    Ebu Garib serisinden seçilmiş eserler Meksika’nın Monterrey şehrinde sergilendi. Aynı şehirden bir grup iş adamı bronz heykel Caballo’yu satın alarak Macroplaza’ya (ana meydan) yerleştirilmek üzere Kolombiya Hükümeti’ne teslim etti. Bu yolculuk sırasında, Nuevo Leon Özerk Üniversitesi Botero’yu onursal doktora ile ödüllendirdi. “El dolor de Colombia” (Kolombiya’nın Cefası) sergisi Meksika’da, Velacruz - Xalapa’daki Diego Rivera Sanat Galerisi’nde sergilendi. Sanatçının diğer sergileri arasında; Güney Kore’nin başkenti Seul’deki Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi’ndeki “Fernando Botero” sergisi, Venedik’teki Contini Sanat Galerisi, New York’taki James Goodman Galerisi ve Londra’daki Thomas Gibson Güzel Sanatlar Galerisi’ndeki “Fernando Botero: gente del circo” (Botero’nun Sirk İnsanları) sergisi bulunuyor. Berkeley, Kaliforniya Üniversitesi tarafından “Chancellor's Citation” ödülüne layık görüldü.
2010    “Fernando Botero’nun Barok Dünyası” sergisini Reno’daki Nevada sanat Müzesi’nde sergiledi. “Botero” sergisi Budapeşte, Bogota ve İstanbul’da sanatseverlerle buluştu. Günümüz estetik anlayışına yeni bir yorum getiren Botero'nun İstanbul Pera’daki bu sergisi sirk, boğa güreşi, Latin Amerika halkı, Latin Amerika yaşamı, ölüdoğa ve sanat tarihinin geçmiş ustalarından uyarlamaları kapsayan altı bölümden oluştu. Anıtsal heykellerinden oluşan bir sergi Saint-Tropez’e kuruldu.
2011    “Botero” sergisi, Viyana’daki Bank Austria Kunstforum tarafından sergilendi. “Fernando Botero’nun Barok Dünyası” Ohio’da gösterildi. İsa’nın çilesi teması üzerine yaptığı yağlıboyalar ve çizimlerden oluşan “Çarmıhın Halleri” serisinin ilk gösterimi New York’taki Marlborough Galerisi’nde gerçekleşti. Eylül ayında eserleri Budapeşte Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilendi. Locarno’daki La Pinacoteca Comunale Casa Rusca, sanatçının son on beş yıla ait eserlerinden oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yaptı.
2012    Çarmıhın halleri üzerine gerçekleştirdiği yeni serisini “Viacrucis: La Pasion” (Via Crucis: İsa’nın Çilesi) başlığı altında Medellin’deki Antioquia Müzesi’nde sergiledi ve bu eserleri müzenin kalıcı koleksiyonuna bağışladı. 76 alçı çalışması ve 44 çizimden oluşan Los Yesos de Botero (Botero’nun Alçı Dökümleri) koleksiyonu ilk kez Assisi’deki Monte Frumentario Sarayı’nın odalarında sergilendi. Botero’nun 80. doğum günü olan 19 Nisan’da onuruna birçok şehirde kutlamalar gerçekleşti. Meksiko’daki Güzel Sanatlar Sarayı “Fernando Botero, una Celebracion” (Botero’ya Kutlama) başlıklı büyük bir retrospektif sergi düzenledi. Bielefeld’deki Samuelis Baumgarte Galerisi “Fernando Botero - Hommage zum 80. Geburtstag” (Fernando Botero – 80. Doğum Gününe Saygı) adı altında, sanatçının tablo, heykel ve çizimlerinden seçilmiş eserlerini sergiledi. Temmuz-Eylül ayları arasında, son 25 yıldır heykel çalışmalarını gerçekleştirdiği Pietrasanta’da heykelleri ve çizimleri sergilendi. Ekim ayında Bilbao Güzel Sanatlar Müzesi, Botero’nun son 75 senede yarattığı birçok eseri bir araya getiren ve sanatsal kariyerinin kapsamlı bir antolojisi olan “Fernando Botero: Celebracion” (Fernando Botero: Kutlama) sergisini sundu.
2015    “Fernando Botero“ adlı sergi Seoul Sanat Galerisinde yer aldı.
2015- 2016     “Botero Çin’de“ adlı sergi Çin Sanat Müzesi, Şanghay’da açıldı.
2016    “Botero, Celebrate Life! “ adlı sergi ise Kunsthal Rotterdam, Hollanda’da açıldı

ERGİN İNAN 50. SANAT YILI KUTLAMALARI KAPSAMINDA İZMİR’DE

Ergin İnan, İsimsiz, Tuval Üzerine Karışık Teknik 240 x 180 cm, 2016, İmzalı, Figen-Mehmet Baz Koleksiyonu.

Çağdaş Türk Sanatı’nın usta sanatçılarından Ergin İnan, 50. Sanat Yılı için düzenlenecek özel bir sergiyle 20 Nisan - 20 Mayıs tarihleri arasında, İzmir’in sanat ortamına farklı bir boyut getiren Ekol Sanat Galerisi’nde İzmirli sanatseverlerle buluşuyor.  

Ergin İnan’ın, Mevlana’dan Kafka’ya uzanan, Doğu ve Batı senteziyle oluşturduğu fantastik dünyası, form ve içerik yönünden oldukça zengindir. Eski yazılar ve bu metinler üzerine sinekler, böcekler, Libella olarak adlandırılan helikopter böceği desenleri, onun yapıtlarının temel konularıdır. Yeşile olan tutkusu ile entomolojik (böceklerle ilgili) dünyaya, altın yaprakları ile farklı bir boyut katar. Resimlerinde sembolleme ve gerçek iç içedir. Bu olgu özellikler portre çizimlerinde görülür.


Ergin İnan.
Sanat eleştirmeni Mehmet Ergüven, Ergin İnan’ın eserlerini şu şekilde tanımlar: “Üretim modelinde en önemli şey, resmin kendi başına yol almasına fırsat verip, oluş sürecine müdahale etmekten mümkün olduğu kadar uzak durmaktır ve hiç şüphe yok ki, Doğu’yla (Mevlana, tasavvuf, mistisizm vb.) dolaylı ilginin başladığı nokta burada karşımıza çıkar.
Onun resimlerinde göz, yüzün dışına çıkmak için fırsat kollar adeta, ama bu gözlerden hiçbiri izleyici ile göz göze gelmez. İnan’da göz, miskete dönüşmüş protez uzuv gibi, göze aldığı şeyin çıplak varlığıdır yalnızca. Özenle resmedilmiş göz, kafaya takılmış gibidir. Bu nedenle bakış hattı sonsuzluğa odaklı, yapma gözlerdir bunlar. Ancak bakana kayıtsız kalarak yanıt vermeleri de bir tepki, daha doğrusu örtülü iletişim beklentisidir sonuçta; ve bu da seyir objesi olarak salt resmin ilgi alanı içinde kaldıklarını gösterir bize.”

Yaklaşık 50 eserin yer alacağı sergide sanatçının 2001 tarihinden bu yana hazırlamış olduğunu çalışmalardan yağlıboyaları, kümbetleri, mektuplukları ve bronz heykelleri yer alacaktır.  Usta sanatçı Ergin İnan’ın 50. Sanat Yılı, İzmir adlı retrospektif nitelikli sergisi 20 Nisan - 20 Mayıs tarihleri arasında Ekol Sanat Galerisi’nde görülebilir.



Ergin İnan, Arı, Ahşap Üzerine Karışık Teknik, 44 x 37 cm, 2015, İmzalı, Figen-Mehmet Baz Koleksiyonu.

ERGİN İNAN ÖZGEÇMİŞ
1943 yılında Malatya'da doğan sanatçı, 1964-1968 yıllarında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü'nde öğrenim gördü ve aynı bölümde 1968 yılında asistan olarak göreve başladı.
Kral Schlamminger ve Helmut Hungerberg'in öğrencisi oldu.
1969'da Salzburg Yaz Akademisi'nde Prof. Emilio Vedova ile çalıştı.
1970 yılında Federal Almam Hükümetince verilen "Alman Akademik Mübadele Bursu"nu kazanarak 1973'e kadar Münih Güzel Sanatlar Akademisinde Prof. Rudi Tröger ve Prof. Max Zimmerman ile çalıştı.
1973 yılında öğretim üyesi olduğu Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'ne 1985 yılında profesör olarak atandı.
1968 yılından günümüze kadar çok sayıda kişisel sergi açan sanatçı, 1979 yılında Galeri November Berlin'de, 1988 yılında Galeri Nev-İstanbul'da, 1995'te Yapı Kredi Bankası Kazım Taşkent Sanat Galerisi, 2001'de Galeri Artist-İstanbul'da, 2008 yılında ise Galeri Artist - Berlin'de kişisel sergilerini gerçekleştirdi.
Kişisel sergilerinin yanında 1972 yılından beri karma sergilere de katıldı.
Sanatçının yapıtlarının bulunduğu kalıcı koleksiyonlar arasında, Ankara ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Müzeleri, Dahlem Museum-Berlin, Haus der Kunst - Munich, Kunstverein - Frechen, Modern Art Museum - Cleveland, Bradford Museum, British Museum - Londra, Fredrikstad Modern Art Museum - Belçika müzeleri sayılabilir.
Sanatçının eserleri Contemporary İstanbul 2008 kapsamında da Casa Dell'Arte Galeri ortaklığında sergilenmiştir.

Ödüller
1993 Ulusl. Osaka Resim Trienali (Üçüncülük), Japonya
1988 Ulusl. 2. Asya-Avrupa Bien. (Birincilik), Ankara
1987 "Yılın Sanatçısı", Ankara Sanat Kurumu
1984 Sedat Simavi Vakfı Plastik Sanatlar Ödülü
1983 Ulusl. 6. Cleveland Bien. (Büyük Ödül), İngiltere
1982 Ulusl. Minyatür Baskı Bien. Ödülü, Seul-Kore
1982 Ulusl. Norveç Baskı Bien. Onur Ödülü, Fredrikstad
1981 Ulusl. 5. Cleveland Bienali 4.lük Ödülü, İngiltere
1980 DRHS Sergisi Grafik Ödülü, İstanbul
1980 Ulısl. Grafik Bienali (Madalya), Frechen-Almanya
1977 İst. G. San. Ak. "Özgün Baskı" (Birincilik Ödülü)
1977 "Yılın Genç Grafik Sanatçısı" Ödülü
1975 36. Devlet Resim Ödülü
1974 35. Devlet Resim Ödülü



Ergin İnan, Böcekli Portre, Tuval Üzerine Akrilik ve Yağlıboya, 110 x 85 cm, 2016, İmzalı, Figen-Mehmet Baz Koleksiyonu.

BİLGİ İÇİN
Ekol Sanat Galerisi, 8019/16 Sokak, No. 6/B, Ataşehir
Mahallesi, Çiğli Kipa Kavşağı, Çiğli 35630 İzmir
T. +90 (232) 329 39 19 (Öyküm Saydere)
oykum.saydere@ekolsanatgalerisi.com
http://www.ekolsanatgalerisi.com


12 Nisan 2017 Çarşamba

TOMUR ATAGÖK: “DOĞA, KADIN VE ANILAR” SERGİSİ

Tomur Atagök, “Kaçamayanlara İlk Yardım”, 2014, tuval üzerine akrilik, 100 x 200 cm.


Tomur Atagök, “Her Birimiz 
Birer Tanrıçayız”, 
2016, metal üzerine akrilik, 
karışık malzeme, 
200 x 100 cm.
“15 Nisan 2017 Dünya Sanat Günü’nde Tomur Atagök’ün rh+artprojet’te açacağı “Doğa , Kadın ve Anılar” sergisi izleyiciyle buluşuyor. Demirciköy’de doğa ile baş başa, her köşesi huzur dolu malikânesinde ürettiği eserlerinde; yıllarını sanata adamış bir ustanın bilgece kullandığı malzemeyle bir ömrün birikiminin sanatsal sunumu yapılıyor. Bu sergide Tomur Atagök’ün işleri izleyici önünde bir şölene dönüşüyor. 3 Mayıs 2017 tarihine kadar devam edecek olan Tomur Atagök sergisi için hazırlanan katalogda yer alan Dr. Susan Platt’ın 2011’de yazdığı bir yazıdan yapılan alıntıda: “Tomur Atagök ABD’de çalışan her sanatçıdan daha çok savaşa yakın bir sanatçı olarak savaşa doğrudan tepki gösteriyor. Hem askeri bir aileden hem de anaerkil bir aileden gelen, Amerika Birleşik Devletlerinde eğitim görmüş sanatçı büyük boy Soyut Dışavurumcu bir anlayışla, 1980’lerden bu yana kadını konu olarak ele almıştır. Askere boyun eğmiş, siyahlar giymiş pasif kadınlardan sahne sanatçısı Madonna gibi meşhur ikonlara uzanan resimlerinde hem Türkiye’de hem de uluslararası kültürlerden kadınları toplumsal ve özel bağlamda mercek altına almıştır. Temsil ettiği kadınlar sadece Türkiye Cumhuriyet’in kuruluşundaki erken dönem kadınlarından olmayıp, gününün feminist kadınları hakkındadır.” diyor.

TOMUR ATAGÖK
İstanbul doğumlu sanatçı Robert Kolej'den mezun olduktan sonra ABD'de BFA ve MA (University of California, Berkeley) dereceleri alarak Türkiye'ye döndü. MSÜ Resim ve Heykel Müzesi Müdür Yardımcılığı görevinden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak üniversitenin Kültür, Basın ve Dış İlişkiler Başkanlığı'nı yaptı, Müzecilik Yüksek Lisans Programını kurdu ve yürüttü. Sanat ve müzecilik ile ilgili çok sayıda araştırma ve projenin yanı sıra bu alanlarda yazılar yazdı. 2004-06 tarihleri arasinda YTÜ Sanat ve Tasarim Fakültesi'nin dekanlığını yaptı. Kişisel sergiler gerçekleştirdi, ulusal ve uluslararası sergilere katıldı ve ödüller aldı. Tomur ATAGÖK 2006 yılındaki emekliliğinden bu yana Demirciköy, Sarıyer, İstanbul'da yaşayıp çalışmaktadır. Kişisel Sergiler: 1966 ile 2015 arasında 40’ın üstünde kişisel sergi açtı.


Tomur Atagök, “Aç Kalbini Hafifçe Bak Belki Duyarsın Konuşamayan Anayı, Asırların Tanrıçasını”,
2007, tuval üzerine boya, 128 x98 cm.
BİLGİ İÇİN
rh+artprojet
0212 224 74 17 - 31
info@rhsanat.com

Firüzağa Cd. Cezayir Sk. 5/2 34425 Beyoğlu / İstanbul


Tomur Atagök, “Türk Kadınlarından”, metal üzerine akrilik, karışık malzeme, 200 x 100 cm.

Tomur Atagök, Kanatlarını Verenler, Maalesef Uçtuklarını Göremedikleri İçin Üzgündürler, tuval üzerine akrilik,
karışık teknik, 100 x 200 cm.


10 Nisan 2017 Pazartesi

GALERİ SELVİN REPRESENTS 12 TURKISH ARTISTS AT ART NEW YORK FAIR

Naz Can, “Gökkuşağına İki Bilet”, ipek iplik üzerine boyama, 50x40 cm.

Galeri Selvin presents the works of 12 Turkish artists to the international art galleries, collectors and art enthusiasts at Art New York fair, where works by nearly 1,200 artists with 150 participating galleries from 50 countries. Held by Art Miami, one of the prominent organizers of modern and contemporary art fairs, and regarded as one of the most important art events in the U.S., Art New York fair takes place at Pier 94 between May 3 and 7, 2017.

Since its foundations in 1985, Galeri Selvin continues to devotedly support art and artists. For 32 years, the gallery has been professionally representing artists engaged in the field of plastic arts by opening gallery exhibitions and attending both local and international fairs. The gallery presented paintings, sculptures, original editions and ceramic works by Turkish artists to the international art scene at Stuttgart Art Fair in June 2016 and at Art Miami in November. Between May 3 and 7, 2017, the gallery will attend the Art New York Fair with notable Turkish artists including Buket Aslantepe, Feridun Oral, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Mahmut Karatoprak, Naz Can, Nejdet Vergili, Neveser Özenbaş, Ozan Ünal, Uğural Gafuroğlu, Yücel Kale, Zerrin Tekindor, and Zeynep Torun.

Galeri Selvin would like to thank Özgüven Mimarlık architecture office (ozguvenmimarlik.com) for its support in the gallery’s participation in the fair.


Buket Aslantepe, “Glamour Girl, 2016,
oil on canvas, 20x50 cm.


BUKET ASLANTEPE: Graduated from Hacettepe University Painting Department, Buket Aslantepe has been based in Germany since 1996, and continues her artistic career in Stuttgart. Inspired by life, the artist composes her figurative works with deformations in perspective. The artist’s canvas paintings are ardent, vibrant, colorful, and even provocative.

FERİDUN ORAL: Having graduated from Marmara University Fine Arts Faculty in 1985, the artist’s paintings and illustrations have been displayed at numerous exhibitions and biennales, both in Turkey and abroad, since 1986. He received the Runners-Up Award at Noma-Concour contest in Tokyo, organized by UNESCO in 1993, with the book “The Voice in the Forest” which he wrote and illustrated, and the Honorary Award at European Illustrators Biennial with his work titled “Dream Cats” in 2011. Conveying the ironic world of his illustrations to his ceramic designs, Oral continues to work at his atelier in Istanbul.

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU: He studied at State Applied Fine Arts Academy Graphic Design Department. Interested in caricatures since 1977, the artist has so far won 64 awards, 23 of them being international. In addition to a number of mixed local and international exhibitions, Ekşioğlu has opened nine solo exhibitions in New York. His caricatures and illustrations have been featured on prestigious magazines including the New Yorker cover (three times), the Forbes cover (once), the Atlantic Monthly, and the New York Times. The artist also received the Sedat Simavi Visual Arts Award in 1998.


Mahmut Karatoprak, ahşap üzerine yağlıboya, 109x103 cm.
MAHMUT KARATOPRAK: He graduated from State Applied Fine Arts Academy in 1978. His three works have been accepted into the Basel Plastic Arts and Caricature Museum. Between 1978 and 1981, he did graphic design in Switzerland (Zurich) and Germany. He also worked in the field of illustration, comics and painting at Bastei Verlag in Munich and Kelter Verlag in Hamburg. He did cover illustrations and comics for the magazine Genschpenster. His drawings have been featured in the German magazine Hörzu since 1985. Having moved to Kayseri in 2002, Karatoprak still teaches at Erciyes University Fine Arts Faculty. He is the recipient of Exclusive Award the Simavi Foundation, and Istanbul Metropolitan Municipality in 1984, Republic of Turkey Ministry of Culture in 1977; second prize in Skopje in 1977, and third prize Marostica, Italy in 1973.

NAZ CAN: Having graduated from Marmara University Fine Arts Faculty Textile Department, the artist has designed for renowned brands in the industry for many years. The artist’s works on silk threads reveal her unique technique and narrative. The artist tells a tale through raw silk threads that bear the secret of Bombyx mori, the silkworm. In this tale, the pure love of freedom and childhood are intertwined with silk threads that seem to float around in the air as if to be sealed to each other.

NEJDET VERGİLİ: The artist graduated at the top of his class from Marmara University Fine Arts Faculty (TGSO, Beşiktaş) Painting Department in 1980. Painting the dreams and the reality on canvas, Vergili also reveals a richness of perception and evaluation, which he leaves to the viewer. In his paintings, in which concepts of time and space seem to change dimensions and become a little more abstract, the artist strives go on a journey in a map that goes beyond his landscape yet bears its traces. These almost abstract paintings’ heroes stand erect on the shore of their “modern lives,” sing songs of pure friendship, and invite onlookers to catch the true meaning of life and to play this game of theirs. Continuing his career in Turkey and Italy, Vergili’s works have been included in personal and corporate collections both in Turkey and abroad.


Nejdet Vergili, “Hayat Güzeldir”, tuval üzerine yağlıboya.
NEVESER ÖZENBAŞ: Graduated from State Fine Arts Academy (Mimar Sinan Fine Arts University) Decorative Arts Department in 1981 as the first of his class in the Textile branch. She studied illumination and miniature with Prof. Dr. Süheyl Ünver at Topkapı Palace between 1977 and 1978. The artist worked at the Mehmet Güleryüz Workshop for 4 years. Based in Istanbul, she continues her career at her own atelier. Her paintings have received the first prize at Italy Venice Art Fair.

OZAN ÜNAL: He enrolled in the Dokuz Eylül University Fine Arts Faculty Graphic Design Department. However, he later left this department and started studying Fashion and Accessory. During this student years, he received awards at various design contests including Beymen Academia Design Contest and Leather Days Design Contest. He represented Turkey at Denmark-based SAGA International Design Center Young Designer Seminar. In 2000, he graduated with the dissertation titled “Limited Imagination: A Designer’s Perspective.” In 2001, he opened his workshop Atölye Pi Tasarım ve Sanat Atölyesi in Karşıyaka, Izmir. He continues his artistic career in various fields, mainly focused on sculpture.


Uğural Gafuroğlu, “Duş güzeli”, Mayıs 2015.
UĞURAL GAFUROĞLU: Since the 1980s, Gafuroğlu has been one of the best narrators of pure, childlike and humanist excitement with a style that’s unique and personal throughout his journey in painting. Blending paint and canvas (the traditional materials of painting) with new materials and subject matters inspired by nature, he courageously took upon new openings. Whether canvas or stones/pebbles, wood or reverse glass painting, he constantly researches new things and makes new works. His meticulous technique and patience provides the artist to try new things that reflect his naiveté.

YÜCEL KALE: He graduated from Mimar Sinan Fine Arts University Sculpture Department in 2000. Creating his artistic style through various materials (such as wood, glass and copper) Kale’s masterful use of these elements reveal that he’s open to innovation, experimentation and exploration. His narrative of the act of seeing through fantastical elements and fairy tales in an idiosyncratic style draws attention to the great difference between looking and seeing.




Zerrin Tekindor, “İsimsiz”, tuval üzerine karışık teknik, 60x60 cm.

ZERRİN TEKİNDOR: She graduated from Hacettepe University State Conservatory Theater Department in 1985. She was trained by prominent teachers including Cüneyt Gökçer, Bozkurt Kuruç, Asuman Korad, Semih Sergen, and Lemi Bilgin. She received the Afife Theater Award three times: as Anna Andreyevna in the play The Government Inspector (2004), Annette Reille in God of Carnage (2010), and for her role in the play Who’s Afraid of Virginia Woolf? (2014). While pursuing a career in drama, she also continued studying at Bilkent University Painting Department between 2010 and 2014, and at Halil Akdeniz Atölyesi. With many of her paintings included in personal exhibitions, the artist has opened 15 painting exhibitions so far.

ZEYNEP TORUN: She graduated from Istanbul State Fine Arts Academy (Mimar Sinan University) Painting Department. She worked at the workshops of Cevat Dereli, Adnan Çoker and Neşet Günal. She also graduated from Turkish Music State Conservatory Liberal Arts Department. She worked with ceramic at Cevdet Altuğ’s atelier. She focused on this material and opened her own ceramic works show. Continuing her works in the fields of painting and ceramic since 1993, the artist has attended many mixes exhibitions in Turkey and abroad, and opened her solo exhibitions.

ART NEW YORK
artnyfair.com
Address: Pier 94, 55th Street and West Side Highway, New York City 10019

GALERİ SELVİN
Address: Arnavutköy Dere Sok. No: 3 Arnavutköy Beşiktaş, Istanbul, TURKEY
galeriselvin.com
selvincg@gmail.com

Tel: +90 212.263 74 81



Gürbüz Doğan Ekşioğlu, “Kediler”, kağıt üzeri karışık teknik, 40x60 cm.

GALERİ SELVİN 12 TÜRK SANATÇIYI ART NEW YORK FUARI’NDA TEMSİL EDİYOR
Galeri Selvin, 50 ülkeden 150 katılımcı galeri ile yaklaşık 1200 sanatçının eserlerinin sergileneceği ART NEW YORK fuarında, 12 Türk Sanatçının çalışmalarını uluslararası sanat camiasından galerilere, koleksiyonerlere ve sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Modern ve çağdaş sanat fuarlarının başlıca organizatörlerinden Art Miami’nin düzenlediği ve Amerika’nın önemli sanat etkinlikleri arasında yer alan Art New York Fuarı, 3 - 7 Mayıs 2017 tarihleri arasında Pier 94’te gerçekleşiyor.


Zeynep Torun, “Chubby goat”, bronze, 14x14x19 cm.
1985 yılında kurulduğundan bu yana Galeri Selvin sanata ve sanatçılara desteğini büyük özveriyle sürdürmeye devam ediyor. Plastik sanatların her alanında üretim yapan sanatçılarını, gerek galerilerinde açtığı sergilerle, gerekse yurtiçi ve yurtdışında katıldığı fuarlarda 32 yıldır profesyonel olarak temsil ediyor. 2016 yılının Haziran ayında Stuttgart Art Fair’de, Kasım ayında da Art Miami'de yine Türk sanatçıların resim, heykel, özgün baskı, seramik gibi çalışmalarını uluslararası izleyiciyle buluşturdu. 3 - 7 Mayıs 2017 tarihleri arasında ise ART NEW YORK fuarında Buket Aslantepe, Feridun Oral, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Mahmut Karatoprak, Naz Can, Nejdet Vergili, Neveser Özenbaş, Ozan Ünal, Uğural Gafuroğlu, Yücel Kale, Zerrin Tekindor ve Zeynep Torun gibi Türk Sanatının önemli isimlerinin eserleriyle yer alıyor.

Galeri Selvin, bu fuara katılmasına katkı sağlayan Özgüven Mimarlık'a sanata verdiği destekten dolayı teşekkür eder. (www.ozguvenmimarlik.com).

BUKET ASLANTEPE: Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü mezunu olan Buket Aslantepe, 1996 yılından beri Almanya’da yaşıyor, sanatsal çalışmalarını Stuttgart’ta sürdürüyor. Konularını hayatın içinden alan sanatçı, figüratif çalışmalarında perspektif deformasyonlar ile kompozisyonlarını oluşturuyor. Sanatçının tuval resimleri, çok coşkulu, hareketli, renkli ve hatta provokatiftir.


Feridun Oral, “Tropical struggle”,
mixed media collage and watercolor, 42x30 cm.
FERİDUN ORAL: 1985 yılında Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun olan sanatçının resim ve illüstrasyonları 1986 yılından bu yana yurtiçi ve yurt dışındaki birçok sergi ve bienallerde sergilendi. 1993 yılında Unesco tarafından Tokyo`da düzenlenen Noma-Concour yarışmasında yazıp resimlediği “Ormandaki Ses” adlı kitabıyla Runners-Up ödülü, 2001 yılında da Avrupalı illüstratörler Bienali`nde “Düş Kedileri” adlı çalışmasıyla onur ödülü aldı. Resimlerindeki ironik dünyasını seramik tasarımlarına da aktaran Oral, çalışmalarını İstanbul`daki atölyesinde sürdürüyor.

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU: Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Grafik Bölümünde öğrenim gördü. 1977 yılından beri karikatür ile ilgilenen sanatçı, şimdiye kadar 23'ü uluslararası olmak üzere toplam 64 ödül kazandı. Ulusal ve uluslararası birçok karma serginin yanı sıra New York’ta olmak üzere dokuz kişisel sergi açtı. New Yorker Dergisi'nin kapağında üç kez, The Forbes Dergisi'nin kapağında bir kez, The Atlantic Monthly, The New York Times gibi dergilerde karikatür ve illustrasyonları yer aldı. Sanatçı aynı zamanda 1998 yılı Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü'nün sahibidir.

MAHMUT KARATOPRAK: 1978`de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu`ndan mezun oldu. Üç eseri Basel Plastik Sanatlar ve Karikatür Müzesi`ne kabul edildi.1978-81 yılları arasında İsviçre (Zurih) ve Almanya`da grafik çalışmaları yaptı. Münih'de Bastei Verlag, Hamburg`da Kelter Verlag`da illüstrasyon, çizgi-roman ve resim çalışmaları yaptı. 1985`de Axel Springer Verlag için çalışmalar yaptı. Genschpenster Dergisi'nde kapak ve çizgi romanlar yaptı. 1985`den bu yana Almanya`daki Hörzu Dergisi`nde çalışmaları yayımlandı. 2002`de Kayseri`de yaşamaya başlayan Karatoprak, halen Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi`nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 1984 Simavi Vakfı ve İstanbul Belediyesi Özel Ödülleri, 1977 Kültür Bakanlığı Özel Ödülü,1977 ikincilik ödülü Skopje, 1973 üçüncülük ödülü Marostica-İtalya gibi ödüllere sahiptir.

NAZ CAN: Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil Bölümü’nden mezun olan sanatçı, uzun yıllar sektörde tanınmış markalara tasarım yaptı. Naz Can’ın ipek iplik üzerine yapmış olduğu çalışmaları tamamen kendi özgün tekniği ve anlatımıyla ortaya çıkıyor. Sanatçı, Bombyx Mori’nin (ipek böceği) yaşamının sırrını taşıyan ham ipek iplikler üzerinden bir masal anlatıyor. Bu masalda doğa, umut, özgürlük ve çocukluğun saf sevgileri o “an”a mühürlenmek istermişçesine, boşlukta uçuşur gibi duran ipek ipliklerle birbirine kenetleniyor.

NEJDET VERGİLİ: 1980’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (TGSO-Beşiktaş) Resim Bölümü’nü birincilikle bitirdi. Vergili; hayal ve gerçeği bir arada boyarken algılama ve değerlendirme zenginliğini de beraberinde getiriyor ve bu zenginliği izleyiciye bırakıyor. Sanatçı, zaman ve yer kavramlarının adeta boyut değiştirdiği, biraz da soyutlaştığı resimlerinde kendi coğrafyasındaki izlerden yola çıkarak daha büyük bir haritada yolculuk yapmaya çalışıyor. O’nun bu soyut sayılabilecek atmosferler içindeki kahramanları “modern yaşamlar”ın kıyılarında her şeye rağmen güçlü duruyorlar, sade dostlukların şarkısını söyleyip oynuyorlar ve izleyiciyi de hayatın asıl anlamlarını yakalamaya ve bu oyunlara davet ediyorlar. Çalışmalarını Türkiye ve İtalya'da sürdüren Vergili’nin eserleri yurt içi ve yurt dışında çeşitli kişi ve kurum koleksiyonlarında bulunuyor.


Neveser Özenbaş, “Mutant 1”, 2016, oil on plexi, 136.5x101x8 cm.
NEVESER ÖZENBAŞ: 1981 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü, Tekstilden birincilikle mezun oldu. 1977 - 1978 yıllarında Topkapı Saray’ında Prof. Dr. Süheyl Ünver’le teship ve minyatür çalıştı. Sanatçı Mehmet Güleryüz Atölyesi’nde dört yıl çalıştı. Halen İstanbul’da kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor. Resimleri, İtalya Vernice Art Fair’de Birincilik Ödülü aldı.


Ozan Ünal, “İsimsiz”, iron, 190x120x50 cm.
OZAN ÜNAL: Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Grafik Bölümüne girdi. Bu bölümü yarıda bırakarak, aynı fakültenin Moda ve Aksesuar bölümüne geçti. Eğitimi sırasında Beymen Academia Tasarım Yarışması, Deri Günleri Tasarım Yarışması gibi tasarım yarışmalarında ödüller aldı. Merkezi Danimarka’daki SAGA International Design Center Young Designer Seminar’da Türkiye’yi temsil etti. 2000 yılında “Sınırlandırılmış Hayal gücü-Tasarımcı Bakış Açısı” teziyle mezun oldu. 2001 yılında İzmir Karşıyaka’da Atölye Pi Tasarım ve Sanat Atölyesi’ni kurdu. Halen atölyesinde ağırlıklı olarak heykel olmak üzere çeşitli disiplinlerde sanatsal çalışmalarına devam ediyor.


UĞURAL GAFUROĞLU: Gafuroğlu, 1980’li yıllardan bugüne gelen resim serüveni içerisinde hep kendi özüne ve kişiliğine dayanan saf, çocuksu ve hümanist heyecanların en iyi anlatımcılarından. Resmin boyaya ve tuvale dayanan geleneksel malzeme zincirine doğadan aldığı yeni malzemeleri ve konuları ekleyerek farklı açılımlara cesaretle yöneldi. İster tuval olsun, isterse taş/çakıl taşları, ahşap veya camaltı resimleri, devamlı araştıran ve üreten kişiliğinin titizliği ve sabrının verdiği güçle yorulmadan üreten, naif anlayışının ürünleri için yeni denemelere imkan sağlıyor.

YÜCEL KALE: 2000 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. Çeşitli malzemeler üzerinden sanatsal üslubunu oluşturan Yücel Kale’nin ahşap, cam, bakır gibi farklı malzemeleri ustalıkla kullanışı, denemeye ve yeniliğe açık, keşifçi yönünü gösterir. Görme eylemini, kendine has lirik bir üslup ile fantastik öğeler ve masallar üzerinden anlatım yolunu seçmesi, bakmak ve görmek arasındaki büyük farka dikkat çeker...


Yücel Kale, art bag, 50x13x50 cm.

ZERRİN TEKİNDOR: 1985 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nden mezun oldu. Cüneyt Gökçer, Bozkurt Kuruç, Asuman Korad, Semih Sergen, Lemi Bilgin gibi çok değerli hocaların öğrencisi oldu. 2004 yılında Müfettiş adlı oyundaki Anna Andreyevna rolüyle, 2010 yılında Vahşet Tanrısı adlı oyundaki Annette Reille rolüyle ve 2014 yılında Kim Korkar Hain Kurttan adlı oyundaki rolüyle üç kez Afife Tiyatro Ödülü'ne layık görüldü. Bir yanda tiyatro kariyerini sürdürürken, 1990-1994 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Resim Bölümü'ne özel öğrenci olarak devam eden sanatçı, Halil Akdeniz Atölyesi'nde öğrenim gördü. Çok sayıda resim çalışması özel koleksiyonlarda bulunan sanatçı, günümüze kadar on beş resim sergisi açtı.

ZEYNEP TORUN: İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi)
Yüksek Resim Bölümü’nden mezun oldu. Cevat Dereli, Adnan Çoker ve Neşet Günal atölyelerinde çalıştı. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, Temel Bilimler Bölümü’nü bitirdi. Değişik çocuk dergilerine resimler yaptı. Cevdet Altuğ’un atölyesinde seramik çalıştı. Sanat çalışmalarını seramik üzerine yoğunlaştırıp kendi seramik atölyesini açtı. 1993 yılından itibaren resim ve seramiği birlikte yürüten sanatçı, yurtiçinde ve dışında pek çok karma sergiye katıldı, kişisel sergiler açtı.

ART NEW YORK
www.artnyfair.com
Adres: Pier 94, 55th Street and West Side Highway, New York City 10019

GALERİ SELVİN
Arnavutköy Dere Sok. No:3 Arnavutköy Beşiktaş-İstanbul-Türkiye
www.galeriselvin.com
selvincg@gmail.com
Tel: +90 212.263 74 81


Galeri Selvin, Art New York Afişi.