7 Mart 2014 Cuma

VOLKAN DIYAROGLU: Memory and Blood

Volkan Diyaroglu, “Your Bloody, My Memory”, mixed media on canvas, 156x153 cm, 2014 © Element Art Space.
Element Art Space is pleased to announce and be the first gallery in Singapore to present a solo exhibition of a Turkish artist. The show, “Blood and Memory”, by Volkan Diyaroglu will consist of 13 paintings and be on view from 14 March - 20 April 2014.
Many people have forgotten that Turkey is in fact located in Asia Minor, more precisely in Western Asia, and holds one of the oldest, richest and most diverse history in the world. Its culture today reflects remnants from its prehistoric Anatolia combined with Ottoman and Western culture traditions which results in a “modern” Western state that still maintains traditional religious and historical values. Their influence has spread all the way to Greater Asia and is easily relatable to the audience in South East Asia.
The title of the exhibition, “Blood and Memory”, references Greco-Roman cultures from his birthplace on the shores of the Black Sea and alludes to the divergence between the artist’s personal memories and how they are revealed through his work. Memory, when it calls up the very history of the artist’s own trajectory, through the introduction of remnants of his past work (his followers can trace the passages of his artistic itinerary in many of the paintings on exhibition here and revisit very significant moments in his art). It is also a testimony because the paintings are timeless, but things imposed on canvas are form the exact time when they were cast onto it and attempt to serve as an anchor to reality and proclaim that in the midst of so much chaos, a door can exist that helps us transcend it. In the end, however, it all turns
into blood spurting from the brushes of an artist through whom litres upon litres of paint flow, leaving the cosmic in ruins.
The exhibition “Blood and Memory” consists of 13 paintings, and it will run until April 20, 2014.

VOLKAN DIYAROGLU
Volkan Diyaroglu (b. 1982, Turkey) received his education from Mimar Sinan University and San Carlos Faculty of Fine Arts, Polytechnic University of Valencia, Spain. Diyaroglu has had solo exhibitions in Italy, Portugal, Spain, Turkey and received scholarships and artist residencies in Europe. His works can be found in major collections such as the Coca Cola Foundation, The Elgiz Museum of Contemporary Art (Turkey), National Museum of George Enescu (Romania) and more.

Element Art Space
The gallery first opened in October 2009 under the mentorship of Chua Soobin–one of the most prominent gallerists in South East Asia and was the first to introduce avant-garde Chinese art to the region. Initially named S.Bin Art Plus, the gallery changed its name to Element Art Space in 2011. Drawing from Soobin’s more than 20 years of experience in the
art industry, the gallery’s aim remains consistent: to promote great and innovative artists from South East Asia and provide exchange and dialogue with artists, galleries and collectors from throughout the world. The gallery also offers residencies to a highly selected number of emerging artists from the region. The gallery’s inaugural exhibition, “Harmony,” featured the works of 33 painters and sculptors from throughout the world, many of which have never been displayed to the Singaporean public before--marble sculpture by Fernando Botero and gold-plated sculpture by Marc Quinn just to name a few. Following this grand entrance to the Singapore art scene, the gallery continues to be the advocate for compelling and challenging contemporary work by today’s most exciting emerging and mid-career artists.

Element Art Space
Raffles Hotel Arcade, 328 North Bridge Road #02-13, Singapore 188719
Tel: +65 6883 2001 Fax: +65 6883 2707

Email: stephanie@elementartspace.com

26 Şubat 2014 Çarşamba

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU’DAN TAM ZAMANINDA BİR SERGİ


İnternet giderek yaygınlaşırken Facebook, Twitter, Instagram vs gibi sosyal ağlar da sanatçıların, kendilerini ifade edebilecekleri yeni bir alan oluşturdu. Gürbüz Doğan Ekşioğlu, özellikle son iki yılda, sadece sosyal ağlarda paylaşmak amacıyla, mevsimler, insan, hayvan hakları, doğayı koruma, özel günler, ekonomik, politik ve sosyal olaylara ilişkin yaptığı çizimleri, sosyal ağlar üzerinden sanatseverlerle buluşturdu. Sanatçı bu kapsamda çizmiş olduğu çalışmalarının tamamını 24 Mart 2014 tarihine kadar Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sergiliyor.
“Çizgi-de@GürbüzDoğanEkşioğlu” isimli sergide, ülkemizin sayılı illüstratörlerinden Ekşioğlu’nun, özellikle son dönemlerde Türkiye’nin sosyal ve siyasal bir dönemece girmesine neden olan “Gezi Parkı” olaylarını, “17 Aralık” göz altılarını kıvrak zekası, usta kalemi ve üstün yorumuyla anlattığı çizimlerini izleyerek tarihi bir ana şahit olabilirsiniz. 

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Ü.K.- Sayın Ekşioğlu, “Gezi Parkı” ve “17 Aralık” olayları döneminde Facebook ve Twitter üzerinden paylaştığınız çizimleri en başından bu yana takip ediyordum ve “keşke Gürbüz Bey bu çalışmalarını bir sergide bir araya getirse” diye içimden geçiriyordum. Ve bu dileğim gerçek oldu. Yakın tarihimizi yeniden sizin gözünüzden ve kaleminizden okumamızı sağlayan bu anlam yüklü, birçok katmandan oluşan çalışmalarınız hakkında siz neler söyleyeceksiniz?
G.D.E.- Facebook sayfamda herkes gibi kendi işlerimi kullanıyordum, bazen de o gün olan önemli bir gün veya olayla ilgili iş yapıp paylaşırken bu tarzım her geçen gün arttı. 2013 yılında neredeyse 200’ün üzerinde iş yapmışım, gelen teklif üzerine işlerimi sergileme fırsatı oluştu.

Ü.K.- Ülkemiz bir illüstratör için bitmek tükenmez bir elmas kaynağı gibi değil mi? Neredeyse bırakın günleri, dakikalar içinde gündem değişebiliyor. Yaşanan siyasi ve sosyal olayların birçoğunun acı sonuçları olsa da bunları mizah ile harmanlayarak yorumlarken neler hissediyorsunuz? Çalışmalarınızda mizah, eleştiri, zıtlar müthiş bir denge içinde. Bazen ağlatacak kadar içimize işleyen, bazen kahkahalar attıracak kadar espri dolu. Siz bunu “kara mizah” olarak tanımlıyorsunuz. Bu dengeyi kurmayı nasıl başarıyorsunuz?
G.D.E.- Yaptıklarım arasında afiş üslubunda, güncel sanata ilişkin çözümlemeler, karikatür ve illüstrasyon tarzında yaptığım işlerim de var, bunları illüstratör olarak değil de, yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı olan bir sanatçının yaklaşımı olarak değerlendirilmeyi tercih ederim, galerilerde sergilerim olur, çalışmalarımın bazılarını da ilerde yapacağım sergilerimde yeniden yağlıboya orijinale dönüştürebilir ve sergileyebilirim. İllüstrasyon, grafik tasarım, karikatür, fotoğraf, resim ilgi alanlarım, işimi oluştururken birikimimde olan bu yöntem veya formülleri yapacağı konuya, kompozisyona göre kullanarak çözümlerim.

Ü.K.- Bunca siyasi ve sosyal söylemin içinde, doğal hayat, deniz gibi konulardan da vazgeçmiyorsunuz. Mavi, yeşil gibi doğanın renklerini işlerinizde sıkça görüyoruz. Bunun arkasında ne yatıyor?
G.D.E.- Biz insanlar doğanın bir parçasıyız, ondan bağımsız kalamayız, eğer bütün ağaçlar yok olursa insan da yok olur, doğa bizi ruhsal ve fiziksel olarak besler, Karadeniz Bölgesi (Ordu)’nde doğan, büyüyen biri olarak bu renkler ruhumun renk olarak göstergesidir.

Ü.K.- Sunay Akın sizi bir “şair”, Marcus Graf ise “görsel bir filozof” olarak tanımlıyor. Siz kendinizi ve sanatçı kimliğinizi nasıl tanımlamayı tercih edersiniz?
G.D.E.- Babam Şevket Ekşioğlu şairdi, kulaklarımda küçüklükten buyana şiir vardır, resimsel olarak çözümlemelerimdeki şiirsellik genetik olarak var, tabii ki görsellik, plastik bütünlük ön planda olduğuna göre kendimi sanatçı olarak değerlendirebilirim.

Ü.K.- Gerçi artık yazılı mı, görsel mi, yoksa sosyal medya mı daha çok etkili çok tartışmaya açık bir konu ama bir gazetede günlük çizimlerinizin yer aldığı bir köşeniz olmasını hiç istediniz mi?
G.D.E.- Karikatür veya çizerlik bende hep amatör olarak vardır, profesyonelliği hiç düşünmedim, gazetenin genel yayın yönetmeninin beğenisine, yönlendirmesine göre iş üretmek benim tarzım olamaz.

Ü.K.- Sergideki çalışmalarınıza 4 adet de enstalasyon eşlik ediyor. Son olarak bu yerleştirmeler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
G.D.E.- Bu işler sanat galerilerinde ve Contemporary İstanbul Sanat Fuarında sergilediğim çalışmalarımdır, kavram ön plandadır.


Gürbüz Doğan EKŞİOĞLU
1954 yılında Ordu / Mesudiye (Aaşağı Gökçe)’de doğdu.
1973-1975 Vatan Mühendislik İnşaat Fakültesi’nde (Yıldız Üniversitesi) eğitim gördü.
1975-1979 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Grafik Bölümü’nde öğrenim gördü.
1980 Reklam ajansında art director olarak çalıştı. Sumru Bakkalcı ile evlendi.
1981 Temel Sanat Eğitimi dersi asistanı oldu. Oğlu Efe dünyaya geldi.
1992 Sanatta Yeterlilik (Doktora) aldı, Yardımcı Doçent kadrosuna atandı.
2006 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden emekli oldu. Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü kadrosuna katıldı. Halen aynı kurumda Yardımcı Doçent olarak görev yapıyor.
1977 yılından beri karikatür ile ilgilenen sanatçı, şimdiye kadar 27 uluslararası, 44 ulusal olmak üzere toplam 71 ödül kazandı.
Ulusal ve uluslararası birçok karma serginin yanı sıra birisi New York’ta olmak üzere dokuz kişisel sergi açtı. 30’dan fazla kültürel içerikli dijital afiş sergisi açtı.
Çok sayıda ulusal ve uluslararası jürilerde görev aldı. New Yorker Dergisi’nin kapağında üç kez, The Forbes Dergisi’nin kapağında bir kez, The Atlantic Monthly, The New York Times gibi dergilerde karikatür ve illüstrasyonları yer aldı. 1992 yılında Unicef iki çalışmasını kartpostal olarak yayınladı ve tüm dünyada satışa sundu. Dünya Basın Konseyi’nin logosunu yaptı. Sanatçı aynı zamanda 1998 yılı Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’nün sahibidir.


İletişim: www.gurbuz-de.com

21 Şubat 2014 Cuma

“CINDERELLA COLLECTION – 2014”

Selin Kohen Levi’nin “Cinderella Collection - 2014” isimli sergisi, 1-29 Mart 2014 tarihlerinde Galeri Apel’de izlenebilir.
“Cinderella Collection - 2014” sergisi, günümüzün izlerini taşıyan camdan kıyafetler, ayakkabı ve çantalar ile kadınların güzellik algısında giyim kuşamın önemine ve hatta bu döngüde markaların oynadığı role göndermeler yaparak, öz benliğe değer katma arzusu ile yaratılan görsel imajın kırılganlığına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Farklı teknikler ve malzeme kombinasyonları ile yaratılmış cam eserler, kadınların yıllar içerisinde ve hayatlarının belirli dönemlerinde; gençlik, evlilik, doğum vs. gibi olguların etkisiyle değişim gösteren ruh halleri ve öz benlik algılarının giyim kuşam yoluyla dışavurumunu görsel bir masal sunumuyla simgelemektedir.

GALERİ APEL
Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel: +90 212 292 72 36
www.galleryapel.com

info@galleryapel.com

14 Şubat 2014 Cuma

BALKAN NACİ İSLİMYELİ’NİN “ARKA YÜZ / BACK SIDE” İSİMLİ SERGİSİ BOZLU ART PROJECT NİŞANTAŞI’NDA


Bozlu Art Project Nişantaşı, “Arka Yüz/Back Side” sergisinde çağdaş sanatımızın öncü isimlerinden Balkan Naci İslimyeli’nin, son yapıtlarını izleyiciyle buluşturuyor. Yaklaşık 15 yapıtın yer aldığı sergi, insan yüzlerini bir iç bakış ile görmeyi vaat ediyor. Sergi, 30 Mart 2014 tarihine kadar izlenebilir.
Balkan Naci İslimyeli, son yapıtlarında yüzler üzerinde bir otopsi gerçekleştiriyor. Resimsel gereçlerin bir neşter gibi kullanıldığı bu yüzler, ayrıştırılarak yeniden kurgulanıyor. Bu zamansız, cinsiyetsiz ve tanımsız yüzlerin yaşadığı basınç ve travmalar, portrelere kazınmış işaretler biçiminde yansıyor. 80’li yıllardan başlayarak yüzeyden derine, bugünden düne doğru devinen çok katlı anlatım; sanatçının insan gerçeğinin ayrıştırılmasında kullandığı ortak bir yöntem. “Pentimentolar”, “Deli Gömleği”, “Suret”, “Psikolaj” ve “Kara Yazı” adlı geçmiş sergilerinde görüldüğü gibi sanatçı yüz üzerinden derinleşerek insanın iç ve dış basınçlarla değişen, dönüşen iç gerçekliğinin yüze vuran göstergeleriyle ilgili ürünler verir.
“Arka Yüz/ Back Side”, bu çok katmanlı anlatımın sınırlı portre yüzeyinde büyütülen yeni ve dramatik bir örneği niteliğindedir.
Sergi ile ilgili hazırlanan belgeseli aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Proje: Oğuz Erten
Belgesel: Bahar Özlem Ergel
Röportaj: Hande Özdilim Yıldırım
Proje Asistanı: Dolunay May

Bozlu Art Project Nişantaşı
Adres: Teşvikiye Cad. No:45/131 İsmet Apt. D:1 Şişli-İstanbul
Tel: (0212) 232 7 232

www.bozluartproject.com

4 Şubat 2014 Salı

SUZY HUG LEVY’DEN “DÖKÜLE DÖKÜLE” VE “KÖKLER”

Suzy Hug Levy’nin enstalasyon çalışmalarını ilk kez Etiler’deki bir dekorasyon mağazasının bahçesinde görmüştüm. Sanırım 1999 yılıydı. İçinden soğuk su geçmesi planlanan hortumdan hamak, bardak ve şişe kılıfları ve yine hortumdan bahçe aydınlatmaları ve kedi, köpekler için bir de vantilatör kılıfı olabilen sepetler vardı. Bu çalışmaları gördükten sonra Suzy Hug Levy isminin belleğimde özel bir yeri oluştu. O günden sonra, açtığı sergilerin hemen hemen hepsini gezmeye çalıştım, katıldığı fuarlardaki işlerini mutlaka ziyaret ettim. Aktif sanat yaşamının yanı sıra Suzy Hanım, gerçek anlamda zarif bir İstanbul hanımefendisi. Çalışmalarına da yansıyan bu feminen kişiliği ile kadın kimliği, çevre ve güncel konuları ele alıyor.
Galeri Apel’de 25 Şubat’a kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergide Levy’nin de çok özel bir çalışması yer alıyor. Galerinin ilk açıldığında Açılış sergisi olan “Damak” sergisinden bugüne sanatın yemekle olan ilişkisini gündeminden eksik etmeyen, ne ateşinden ne mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel, mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için Ocak ayını seçmiş. Mutfakla ilgili üretimleriyle sergiye katkıda bulunan sanatçılar Şebnem Arıkan, Aydan Baktır, Zeynep Birced, Bayram Candan, Özden Erdem, Şakir Gökçebağ, Can Göknil, Aslımay Altay Göney, Raziye Kubat, Kurucu Koçanoğlu, Nermin Kura, Suzy Hug Levy, Lerzan Özer, Yıldız Şermet ve Gamze Taşdan.
1980 yılından bu yana ülkemizde ve yurtdışında onlarca karma sergi, bienal ve fuara katılan, kişisel sergiler açan Suzy Hug Levy, “Mutfak Üzerine” sergisi ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Sayın Levy, Galeri Apel’de 25 Şubat’a kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne, üründen imgeye dönüştüğü bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Bu serginin konseptini bir de sizden dinleyebilir miyiz?
“Mutfak üzerine” adlı bu sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne, üründen imgeye dönüştüğü bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Sanatın yemek ile olan ilişkisini gündeminden eksik etmeyen, ne ateşinden de mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel, mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için Ocak ayını seçti. 

Bu sergide yer alan çalışmanızın ismini, kullandığınız malzemeleri ve kavramsal altyapısını detaylı olarak öğrenebilir miyiz?
“Zeytin Ağacı” Projesi’ne, 2013 yılında Galeri Apel’deki “Rüzgarda Bir Yaprak” adını verdiğim kişisel sergimde “Koru” serisi ile başladım. Proje, Contemporary İstanbul 2013’teki “Koru” adlı yerleştirmem ve şu anda sergilemekte olduğum “Döküle Döküle” ve “Kökler” adını verdiğim bir video çalışması ve yerleştirme ile devam ediyor. Malzemem, bakır ve alüminyum tel. Zeytin ağaçlarının yanı sıra, Alek Sonman’ın hazırladığı animasyon film de enstalasyona eşlik ediyor.
Bu proje de diğer tüm çalışmalarımda olduğu gibi, hayata ve olaylara olan bakış açımı sanatı bir araç olarak kullanarak dışa vurmaktan ibaret. Zeytin’in çağrıştırdığı imgeler o kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor ki, izleyiciyi fazla yönlendirmeden kendi birikimleri doğrultusunda bir yorum yapmalarını yeğlerim. Örneğin, sergiyi gezen Dalia Maya, Şalom Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde zeytin ağacını şu sözlerle anlatıyor: “Ağaçların da insanlar gibi bir toplum oluşturduklarını, toplum içinde aileleri ile birlikte yaşadıklarını, tek başına ve bağımsız yaşıyor gözükmelerine rağmen toprak altında köklerinin birbirlerine bağlı olduğunu bilir miydiniz? Bir ormanda gezerken, gördüğümüz birçok ağacın aynı büyük dev bir ağacın birer parçası olduğu gelir mi hiç aklımıza? Toprağa düşen bir tohumun ilk ağacı verdikten sonra bir taraftan yukarı doğru büyürken, diğer yandan toprağın altında köklerini saldıkça aynı köklerden yeni ağaçlar doğduğunu?  Bir ağaç kesildiğinde tüm ağaç ailesinin eksildiğini?
Ve zeytin ağacı… Binlerce yıla kadar yaşayan zeytin ağaçları... Bir dalı bile kopup toprağa düştüğünde yeniden canlanır orada kök salarlar. Ya da toprak üzerindeki kısmı kesilip atıldığında, inatla, köklerinden yeniden doğarlar. Tevrat’ta sözü geçen ilk bitkilerden biridir zeytin ağacı. Tufanın sona erdiğini ifade etmek üzere güvercinin Nuh’a getirdiği yaprak, hatırlarsınız, zeytin yaprağı idi. O günden beri barışın simgesidir zeytin dalı. Antik Yunan’da insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğuna inanılırdı.”

Schneidertempel Kültür ve Sanat Merkezi Kurucu Üyesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi Vakfı Kurucu Üyesi, İstanbul Filarmoni Orkestrası Derneği Üyesi, SANART Sanat ve Kültür Derneği Üyesi, PSD (UNESCO) Plastik Sanatlar Derneği Üyesi, AIESM Heykel Sanatçıları Derneği Üyesi… 2000 yılından itibaren “The Marquis Dünyada Kim Kimdir” ve “IBC Uluslararası Biyografiler” sözlüğünde yer alıyorsunuz. Hayatınızı sanata adamışsınız. Türkiye’de ve dünyada sanatı karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar ve benzerlikler görüyorsunuz? Ülkemizde sanat adına nelerin geliştirilmesini arzu ederdiniz?
Türkiye’de ve dünyada sanat ve sanatçılar arasında sadece sanatçıların yaşadıkları coğrafyadan kaynaklanan farklar olduğunu zannediyorum. Örneğin, kapalı toplumlarda sanatçı kendini ifade ederken ister istemez daha fazla oto sansür yapma gereğini duyuyor.  Yoksa sanat da sanatçı da aynı. Benim için bir sanat eserinde olmazsa olmaz diyeceğim en değerli kriterler daima özgünlük ve yaratıcılık olmuştur. Sanat adına değişmesini en çok arzu ettiğim, sanatın sadece bir yatırım ve gösteriş aracı olarak değerlendirilmemesi.

Türkiye’de ve yurt dışında nerelerde ve hangi özel koleksiyonlarda eserleriniz bulunuyor?
Eserlerim, Türkiye’de Sabancı Üniversitesi, İş Bankası, Akbank, İzmir Modern Sanat Müzesi, ve özel koleksiyonlarda; yurt dışında, Mısır İskenderiye Kütüphanesi, İsviçre, Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya, Amerika’da bulunuyor.

SUZY HUG LEVY ÖZGEÇMİŞ
İstanbul’da doğan ve yaşayan Suzy Hug Levy, 1980 yılından itibaren birçok ulusal ve uluslararası kişisel ve karma sergi ve bienallere katıldı. Çalışmalarının merkezini düzenlemeler oluşturuyor gibi görünse de aslında plastik sanatların birçok alanında eserler üretiyor. Resim, heykel, video, performans ve mültimedya çalışmalarında özellikle kadın kimliği, çevre ve güncel konuları ele alıyor.

Ödüller
1993 Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, İstanbul - Günümüz Sanatçıları Başarı Ödülü
1997 Sharjah Bienali, Birleşik Arap Emirlikleri - Bienal Ödülü
1998-2000 Ankara Sanat Kurumu - Yılın Sanatçısı (heykel dalında)
2000 Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Milenyum Ödülü
2004 Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Görsel Sanatlar Ödülü
2004 Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Uluslararası Yılın Sanatçısı (heykel)
2005 Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Başarı Ödülü (Arcadia - video)

GALERİ APEL
Galeri Apel, 1983-1995 yılları arasında Ankara Tanbay ve Urart Sanat Galerilerinin direktörlüğünü yapmış olan Nuran Terzioğlu’nun kuruculuğunda Kasım 1998’de açıldı. Terzioğlu, Sanart’ın kurucu üyeliğini ve Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin sanatsal etkinlik koordinatörlüğünü de yapmıştır. Sayın Nuran Terzioğlu, kurulduğu günden bu yana gerek Galeri Apel çatısı altında, gerekse fuar ve diğer sanatsal etkinliklerde galericilik konusundaki başarılı çizgisini korumayı başarmış, sanatçılarını en iyi şekilde temsil etmiş ender Türk galerilerinden birisi. Özellikle Galatasaray’daki galeri mekanını hala görmemiş olanlar varsa mutlaka ziyaret etmesini tavsiye ederim. Bahçesindeki yemyeşil özel Osmanlı çimleri, Manolya ağaçları ve minik dereleri andıran su kanallarındaki kaplumbağalar, balıklar ve bir bardak çay eşliğinde Nuran Hanım ile yapacağınız sanat sohbetlerine doyamayacaksınız.
Apel mekanı 1994’te alındı. Mimar Nevzat Sayın tarafından tasarlandı. Galeri Apel 1998’de, adını aldığı Apelyan Apartmanı’nda “Damak” adlı sergiyle kapılarını açtı. Galerinin iç mimarisindeki detaylar ise, sergileri gezerken her an farklı farklı sürprizlerle karşılaşmanıza imkan tanıyor.
Adres: Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel: +90 212 292 72 36
www.galleryapel.com
info@galleryapel.com


22 Ocak 2014 Çarşamba

SANAT, ÇOCUKLAR VE YARIYIL TATİLİ

Çocukların hayal dünyasının gelişmesinde, yaratıcılıklarının ortaya çıkmasında oldukça büyük öneme sahip sanat etkinlikleri, özellikle yarıyıl tatilinde daha da eğlenceli. Çocuklarının yarıyıl tatiline renk katmak isteyen ebeveynler için bazı eğlenceli, eğitici ve öğretici etkinlikleri bir araya getirdim.

Ümmühan Kazanç

• İŞ BANKASI MÜZESİ’nde okuma atölyeleri “İnternet Canavarı” ile devam ediyor. Okuma Atölyesi’nin bu ayki yazar konuğu Muharrem Buhara. 25 Ocak 2014 Cumartesi günü saat 13:00 – 15:00 arasında gerçekleştirilecek etkinlik ücretsiz. Rezervasyon için muze@isbank.com.tr adresine mail göndermeniz gerekiyor. Atölyede çocuklar, bilgisayarı ile maceralı yolculuklar yaşayan bir çocuğun muzip ve eğlenceli hikayesinin anlatıldığı “İnternet Canavarı - 1” romanını yazarla birlikte okuyarak kitap ile ilgili sohbet ediyorlar. Ardından, kitap ile ilgili resim atölyesi başlıyor.

• İSTANBUL MODERN, 7-12 yaş grubundaki çocuklar için, okulların yarıyıl tatilinde yani 27 Ocak – 7 Şubat 2014 tarihleri arasında sanatla dolu birçok zengin bir program hazırlamış.
Hafta içi her gün 09.00-12.00 saatleri arasında düzenlenen üç saatlik sabah atölyelerinde (95 TL-üyelere 85 TL), pazartesi günleri “Kuş Evi”, salı günleri “Büyülü Gezegenler”, çarşamba günleri “Mavi Heykeller”, perşembe günleri “Gizemli Nesneler” ve cuma günleri “Takı Tasarımı” başlıklı programlar düzenleniyor. Çocuklar bu atölye çalışmalarında kuşlar için evler hazırlıyor, evrenin derinliklerindeki cisimlerden ve sanat yapıtlarından yola çıkarak yerleştirmeler yapıyor, heykel çalışmaları gerçekleştiriyor ve takılar üretiyor.
Hafta içi her gün 13.30-15.00 saatleri arasında düzenlenen bir buçuk saatlik öğleden sonra atölyelerinde (60 TL-üyelere 55 TL), pazartesi günleri “Kostüm Tasarımı”, salı günleri “Renkli Motifler”, çarşamba günleri “Hazır Nesneler”, perşembe günleri “Geleceğin Tasarımları”, cuma günleri “Köpük Kent” başlıklı programlar düzenleniyor. Programlar hakkında detaylı bilgi ve kayıt için 0212 334 73 52 numaralı telefonu aramanız yeterli.

• İSTANBUL OYUNCAK MÜZESİ’nde, oldukça eğlenceli bir etkinlik var: Tahta Oyuncak Boyama Atölyesi. Çocuklar kendi oyuncaklarını yaparken hem yaratıcılıklarını geliştiriyor, hem de çok eğleniyorlar. Gözetmen tarafından yapılacak olan atölye çalışmasına grup olarak katılmadan önce randevu almanız gerekiyor. Tahta Oyuncak Boyama, atölye alanında farklı bir etkinlik olmadığı sürece Cumartesi ve Pazar günleri açık. Etkinliğin saatlerini öğrenmek için İstanbul Oyuncak Müzesi’ni telefon ile arayarak bilgi alabilirsiniz. Tel: 0 216 359 45 50-51.

• Çağdaş eğitime katkıda bulunmayı hedefleyen RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ; 2002 yılında, VKV Koç Özel İlköğretim Okulu ile birlikte Türkiye’de bir ilke imza attı: “Müzede Eğitim”. Bu kapsamda hazırlanan projeler ile öğrencilerin müzeyi alelacele, hiçbir şey anlamadan gezmek yerine, müze koleksiyonunun hangi müfredat konularına hitap ettiğinin bilincinde olarak gezmelerine fırsat veriliyor. Öğrencilerin müze koleksiyonundan verimli şekilde yararlanmalarını isteyen tüm öğretmenlere destek olmak amacıyla pek çok proje geliştirilmiş:
İlköğretim Okulları Eğitim Projesi, Anasınıfı Eğitim Paketi, Fen ve Teknoloji Atölyesi Eğitim Projesi, Renkli Matematik Dünyası, Bakım-Onarım Atölyeleri Eğitim Projesi, Hafta Sonu Eğitim Atölyeleri, Gezici Müze-Müzebüs. Eğitimler hakkında detaylı bilgiyi müzenin eğitim bölümünden alabilirsiniz. Tel: 0 212 369 66 00.

• Pera Eğitim, PERA MÜZESİ’ndeki sergilere paralel, 2009 yılından bu yana, Temel Eğitim ve Orta Öğretim öğrencilerine yönelik, yaratıcı ve eğlenceli eğitim programları düzenliyor. Ziyarete gelen gruplar bir buçuk saat süren etkinliklerde, rehber eşliğinde yapılan sergi turundan sonra, atölyede sergiye yönelik çalışmalar gerçekleştiriyorlar. En az 10 en fazla 25 kişilik grupların oluşması ve rezervasyon gerekiyor. Özel okulların atölye başına katılım bedeli: 10 TL. Devlet okulları için eğitim programları bedelsiz. Detaylı bilgi ve rezervasyon için telefon 0212 334 99 00 (4), egitim@peramuzesi.org.tr.

• BORUSAN MÜZESİ’nde de çocuklar için oldukça eğlenceli programlar bulunuyor. 2 Şubat 2014 tarihinde “Çılgın Dansçı” programında, rehberler eşliğinde yapılan interaktif müze turu ardından atölyeye geçiliyor. Kablo, rengârenk oyun hamuru ve diğer malzemelerin kullanıldığı eğlenceli bir dansçı heykel yapma aktivitesi.
8 Şubat 2014 tarihinde ise “Füzen Kolaj” programı var. Rehberli kısa müze turu esnasında koleksiyonda bulunan çalışmalar inceleniyor. Füzen (kömür kelem) kullanılarak açık, koyu ve gri değerlerin ortaya çıkartılacağı, iki boyutlu bir kolaj çalışması yapılıyor. Tel: 0 212 393 52 00, info@borusancontemporary.com.

12 Ocak 2014 Pazar

BOZCAADA’NIN DELİKANLISI USTA RESSAM TAYFUR SANLIMAN

Usta ressam Tayfur Sanlıman, Arkeoege Yayınları’ndan 2013 yılında çıkan “Yol Boyunca” isimli kitabında resim aşkını şu sözlerle anlatıyor:  “Ne zaman ki Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdim, rahmetli Neyzen Halil Dikmen ve gene rahmetli Zeki Faik İzer, ilk resim hocam rahmetli Latif Ariş’in aç toprağıma serptiği sanat sevgisi tohumlarını sulamaya ve yeşertmeye başladılar. Aşkımın gerçek yüzü göründü ve bu sevdanın ömür boyu ne denli bir özveri gerektirdiği belli oldu… O gün bu gündür içimde, resim çalışmanın tükenmez hazzını ve o dünyanın tadını yaşar, durmadan çalışırım.”
84 yıllık ömrün acı-tatlı hatıralarını, öğütlerini, Türkiye’nin geçirdiği değişimleri kendine has konuşma diliyle kaleme alan Tayfur Hocamızın kitabından öğrenecek çok şey var. Bazen güldüren, bazen ağlatan bu anı kitabında ustamızın deyimiyle ibretlik sonuçlar var.
Bu arada resim sanatımızın ustalarından Tayfur Sanlıman’ın Sergisi, Galeri Nişart’ta 08-23 Ocak 2014 tarihleri arasında izlenebilir.
1930 doğumlu Tayfur Hoca, röportajımıza başlamadan önce yaşamı boyunca nelere şahit olduğunu listeledi. İşte o an yaşayan bir tarih ile, canlı bir ansiklopedi ile söyleşi yaptığımı bir kez daha hatırladım. Tayfur Hoca’nın o içimize işleyen tok sesini, babacan tavırlarını sizlere daha iyi aktarabilmek için bu defa röportajımızı video olarak yayınlamak istedim. Tüm dostlarıma keyifli seyirler diliyorum.

TAYFUR ÇELİKTEN SANLIMAN

Ressam Tayfur Sanlıman, 1930 yılında Adana’da doğdu, sanatçı; ilk, orta, lise eğitimini doğduğu kentte tamamladı. 1951’de girdiği Orman Fakültesi’nden 1953’te ayrılarak askerlik görevini yaptı. 1955’te Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Halil Dikmen ve Zeki Faik İzer atölyelerinde beş yıl çalıştı ve pekiyi derece ile diploma aldı. Resim sevgisi ile ilkokulda tanışan Sanlıman, ortaokulda Akademili hocası Latif Ariş tarafından yönlendirildi. Güzel Sanatlar Akademisi’nden sonra resimden uzaklaşıp on beş yıl çeşitli işlerde uğraş veren sanatçı, 1977’de Marmaris’in İçmeler Köyüne yerleşti ve resme yeniden başladı. Yerleştiği köy, yeni yerleşim alanları ve turistik amaçlarla betonlaşmaya başlayınca 1984’te İstanbul’a döndü. 1992’de Asmalımescit’te kendi atölyesini kurdu. 2001’e kadar aralıksız çalıştı. 1985’ten bu yana insan-doğa ilişkisini doğadan yana çıkarak irdeleyen ve dünyalıların bu gidişle varacağı sonu resim diliyle anlatmaya çalışan Sanlıman, soyut gibi algılanabilecek bir anlatımla doğayı, renkçi ve zaman zaman da figüral tasarımları ile toplumu yansıtmaktadır. AKM-Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda “İsimsiz Resimlerle 50 Yıl” başlığı altında retrospektif sergisi açıldı ve sergiye eşlik eden sanatçı kitabı da yayınlandı. Bugüne kadar 30 kişisel sergi gerçekleştiren Sanlıman, 2001 yılında İstanbul’u terk ederek Bozcaada’ya yerleşti. Halen Bozcaada’daki atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. (www.tayfursanliman.com).

RÖPORTAJ 1. BÖLÜM

RÖPORTAJ 2. BÖLÜM

3 Ocak 2014 Cuma

NACİ KALMUKOĞLU SERGİSİ VE KONFERANSI İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ’NDE

İstanbul Kültür Üniversitesi, özel koleksiyonunda yer alan ünlü ressam Naci Kalmukoğlu’na ait eserleri 07 Ocak’tan itibaren resim tutkunlarının beğenisine sunuyor.
Ayrıca aynı gün Sanat Danışmanı ve ‘Naci Kalmukoğlu’ kitabının Yazarı Halilhan Dostal, saat 14.00’da, Üniversite’nin Önder Öztunalı Konferans Salonu’nda “Beyaz Ruslar ve Naci Kalmukoğlu” Konferansı düzenleyecek. Konferansta ‘17 Devrimi’, ‘Beyaz Rus’ olgusu, Naci Kalmukoğlu’nun yaşamı ve sanat tarihindeki yeri ele alınacak.
İstanbul Kültür Üniversitesi Ataköy Yerleşkesi bünyesinde bulunan Sanat Galerisi’nde 28 Ocak’a kadar ziyarete açık olacak sergide, Naci Kalmukoğlu’nun hayatının çeşitli dönemlerine ait 30 eseri yer alıyor. Sanatçı; tarihi mimarisi ile ünlü Süreyya Operası dahil olmak üzere, sinema, opera vb. mekanların duvar boyamalarını Türk vatandaşlığına geçmeden önceki süreçte tamamlamıştır. Naci Kalmukoğlu, kimi yapıtlarında izlenimci öykünmeler olsa da, klasik – akademik anlayışı benimsemiştir. Renkleri ustalıkla kullanışı ve kusursuz perspektif yeteneği ile ön plana çıkan sanatçı, eserlerinde insan sevgisini belirgin bir tema olarak yansıtmıştır.

Ressam Naci Kalmukoğlu
1896 doğumlu olan Naci Kalmukoğlu, Kalmuk Türkleri’ndendir. Rus ihtilali dolayısıyla, Kharkov (Harkov)’da sürdürdüğü tahsilini yarıda bırakarak 1920’de İstanbul’a gelen Kalmukoğlu, Kharkov’da 4,5 yıl Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim gördü. Türk yurttaşlığına geçtikten sonra bir süre tiyatro dekorları yaptı. İstanbul’un büyük sinemalarında, otellerinde ve lokantalarında bulunan panolar, halkevi sahne dekorları ve İzmir Fuarı’nın resimleri ünlü ressama ait eserler arasındadır. Bu işler onu uzun süre İstanbul’un sanat çevrelerinden uzak tutsa da, resim çocukluk tutkusu halinde devam ettiği için bir süre sonra Güzel Sanatlar Birliği’nin geleneksel sergilerine katıldı ve ilk sergisini Şubat 1941’de Ankara’da açtı. Sanatçının yeteneği konusunda ancak ölümünden sonra resim sever dostları için yaptığı eserler ortaya çıktığında bilgi sahibi olunmuştur. Çok değişik üsluplarda resimleri bulunan sanatçı nü ve peyzajları ile ünlüdür. Sanatçı 03 Şubat 1951’de hayatını kaybetmiştir.

Sanat Danışmanı Halilhan Dostal (1958)
İstanbul, Yeşilköy’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Işık Lisesi, lisans yıllarını Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi ‘Ekonomi’ Bölümü ve yüksek lisans programını İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi ‘Para-Kredi-Banka’ Kürsüsünde tamamladı.
Başta resim olmak üzere plastik sanatlar alanında galerici, danışman, küratör ve sanat yazarı olarak 30 yılı aşkın süredir hizmet vermektedir. Galerici ve küratör olarak, Türk resim sanatının farklı süreçlerine işaret eden bireysel, karma ve retrospektif sergiler düzenledi, sanat fuarlarında yer aldı. 
1997’den bu yana, Yeni Binyıl Gazetesi yanı sıra Türkiye’de Sanat, Sanat Çevresi, Genç Sanat ve Antik Dekor gibi süreli yayınlar ve www.bugunbugece.com adresli ‘Sosyal Yaşam Rehberi’nde onlarca, makale, akademik yazı ve araştırması yayınlandı.
Üniversiteler başta olmak üzere çeşitli kurumlarda, ‘Sahte Resim ve Ekspertizm’, ‘Koleksiyon Bilinç ve Yönetimi’, ‘Sanat Pazarı ve İletişim’, ‘Yurt Gezileri/Yurdu Gezen Ressamlar’ ve ‘Beyaz Ruslar ve Beyaz Rus Ressamlar’ başlıklı söyleşi, panel, seminer, konferans yanı sıra sempozyum vb akademik buluşmalarda görev aldı. Alanıyla ilgili Danışma, Yürütme ve Seçici Kurul üyeliklerinde bulundu.
‘Türkiye’de Sahte Resim ve Ekspertizm’ (2001), ‘Naci Kalmukoğlu’ (2007) ve ‘Işığı Arayan Adam, Batılılaşma Sürecinde Türk Resim Sanatı Tarihi 1700-1950’ (2012) isimli kitapları yayınlandı.

2009’dan bu yana ‘Zeytinli Belediyesi Sanat Danışmanlığı’ görevi yanı sıra, www.bugunbugece.com’ da ‘sergi-müzayede’ disiplini editörlük ve resim sanatı/pazarı üzerine yazarlık/araştırmacılık hizmeti yürütmektedir.