Tüm dünyadan modern ve çağdaş sanat, arkeoloji, sanat tarihi, sergiler, fuar ve bienaller, müzayedeler... Türk ve yabancı sanatçı, tasarımcı, mimar röportajları... 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca editörün yazılı izni olmadan blogdaki yazı, röportaj ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü kullanılamaz.
25 Şubat 2014 Salı
21 Şubat 2014 Cuma
“CINDERELLA COLLECTION – 2014”
Selin
Kohen Levi’nin “Cinderella Collection - 2014” isimli sergisi, 1-29 Mart 2014
tarihlerinde Galeri Apel’de izlenebilir.
“Cinderella
Collection - 2014” sergisi, günümüzün izlerini taşıyan camdan kıyafetler,
ayakkabı ve çantalar ile kadınların güzellik algısında giyim kuşamın önemine ve
hatta bu döngüde markaların oynadığı role göndermeler yaparak, öz benliğe değer
katma arzusu ile yaratılan görsel imajın kırılganlığına dikkat çekmeyi
amaçlıyor.
Farklı
teknikler ve malzeme kombinasyonları ile yaratılmış cam eserler, kadınların
yıllar içerisinde ve hayatlarının belirli dönemlerinde; gençlik, evlilik, doğum
vs. gibi olguların etkisiyle değişim gösteren ruh halleri ve öz benlik
algılarının giyim kuşam yoluyla dışavurumunu görsel bir masal sunumuyla
simgelemektedir.
GALERİ
APEL
Hayriye
Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel:
+90 212 292 72 36
www.galleryapel.com
info@galleryapel.com
14 Şubat 2014 Cuma
BALKAN NACİ İSLİMYELİ’NİN “ARKA YÜZ / BACK SIDE” İSİMLİ SERGİSİ BOZLU ART PROJECT NİŞANTAŞI’NDA
Bozlu
Art Project Nişantaşı, “Arka Yüz/Back Side” sergisinde çağdaş sanatımızın öncü
isimlerinden Balkan Naci İslimyeli’nin, son yapıtlarını izleyiciyle
buluşturuyor. Yaklaşık 15 yapıtın yer aldığı sergi, insan yüzlerini bir iç
bakış ile görmeyi vaat ediyor. Sergi, 30 Mart 2014 tarihine kadar izlenebilir.
Balkan
Naci İslimyeli, son yapıtlarında yüzler üzerinde bir otopsi gerçekleştiriyor.
Resimsel gereçlerin bir neşter gibi kullanıldığı bu yüzler, ayrıştırılarak
yeniden kurgulanıyor. Bu zamansız, cinsiyetsiz ve tanımsız yüzlerin yaşadığı
basınç ve travmalar, portrelere kazınmış işaretler biçiminde yansıyor. 80’li
yıllardan başlayarak yüzeyden derine, bugünden düne doğru devinen çok katlı
anlatım; sanatçının insan gerçeğinin ayrıştırılmasında kullandığı ortak bir
yöntem. “Pentimentolar”, “Deli Gömleği”, “Suret”, “Psikolaj” ve “Kara Yazı”
adlı geçmiş sergilerinde görüldüğü gibi sanatçı yüz üzerinden derinleşerek
insanın iç ve dış basınçlarla değişen, dönüşen iç gerçekliğinin yüze vuran
göstergeleriyle ilgili ürünler verir.
“Arka
Yüz/ Back Side”, bu çok katmanlı anlatımın sınırlı portre yüzeyinde büyütülen
yeni ve dramatik bir örneği niteliğindedir.
Sergi
ile ilgili hazırlanan belgeseli aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Proje:
Oğuz Erten
Belgesel:
Bahar Özlem Ergel
Röportaj:
Hande Özdilim Yıldırım
Proje
Asistanı: Dolunay May
Bozlu
Art Project Nişantaşı
Adres:
Teşvikiye Cad. No:45/131 İsmet Apt. D:1 Şişli-İstanbul
Tel:
(0212) 232 7 232
e-mail:
contact@bozluartproject.com
www.bozluartproject.com
4 Şubat 2014 Salı
SUZY HUG LEVY’DEN “DÖKÜLE DÖKÜLE” VE “KÖKLER”
Suzy
Hug Levy’nin enstalasyon çalışmalarını ilk kez Etiler’deki bir dekorasyon
mağazasının bahçesinde görmüştüm. Sanırım 1999 yılıydı. İçinden soğuk su
geçmesi planlanan hortumdan hamak, bardak ve şişe kılıfları ve yine hortumdan
bahçe aydınlatmaları ve kedi, köpekler için bir de vantilatör kılıfı olabilen
sepetler vardı. Bu çalışmaları gördükten sonra Suzy Hug Levy isminin belleğimde
özel bir yeri oluştu. O günden sonra, açtığı sergilerin hemen hemen hepsini
gezmeye çalıştım, katıldığı fuarlardaki işlerini mutlaka ziyaret ettim. Aktif
sanat yaşamının yanı sıra Suzy Hanım, gerçek anlamda zarif bir İstanbul
hanımefendisi. Çalışmalarına da yansıyan bu feminen kişiliği ile kadın kimliği,
çevre ve güncel konuları ele alıyor.
Galeri
Apel’de 25 Şubat’a kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergide Levy’nin de
çok özel bir çalışması yer alıyor. Galerinin ilk açıldığında Açılış sergisi
olan “Damak” sergisinden bugüne sanatın yemekle olan ilişkisini gündeminden
eksik etmeyen, ne ateşinden ne mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel,
mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için
Ocak ayını seçmiş. Mutfakla ilgili üretimleriyle sergiye katkıda bulunan
sanatçılar Şebnem Arıkan, Aydan Baktır, Zeynep Birced, Bayram Candan, Özden
Erdem, Şakir Gökçebağ, Can Göknil, Aslımay Altay Göney, Raziye Kubat, Kurucu
Koçanoğlu, Nermin Kura, Suzy Hug Levy, Lerzan Özer, Yıldız Şermet ve Gamze
Taşdan.
1980
yılından bu yana ülkemizde ve yurtdışında onlarca karma sergi, bienal ve fuara
katılan, kişisel sergiler açan Suzy Hug Levy, “Mutfak Üzerine” sergisi ile
ilgili sorularımızı yanıtladı.
Sayın Levy, Galeri Apel’de 25 Şubat’a
kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne,
üründen imgeye dönüştüğü bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Bu serginin
konseptini bir de sizden dinleyebilir miyiz?
“Mutfak
üzerine” adlı bu sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne, üründen imgeye dönüştüğü
bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Sanatın yemek ile olan ilişkisini gündeminden
eksik etmeyen, ne ateşinden de mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel,
mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için
Ocak ayını seçti.
Bu sergide yer alan çalışmanızın ismini,
kullandığınız malzemeleri ve kavramsal altyapısını detaylı olarak öğrenebilir
miyiz?
“Zeytin
Ağacı” Projesi’ne, 2013 yılında Galeri Apel’deki “Rüzgarda Bir Yaprak” adını
verdiğim kişisel sergimde “Koru” serisi ile başladım. Proje, Contemporary İstanbul
2013’teki “Koru” adlı yerleştirmem ve şu anda sergilemekte olduğum “Döküle Döküle”
ve “Kökler” adını verdiğim bir video çalışması ve yerleştirme ile devam ediyor.
Malzemem, bakır ve alüminyum tel. Zeytin ağaçlarının yanı sıra, Alek Sonman’ın
hazırladığı animasyon film de enstalasyona eşlik ediyor.
Bu
proje de diğer tüm çalışmalarımda olduğu gibi, hayata ve olaylara olan bakış
açımı sanatı bir araç olarak kullanarak dışa vurmaktan ibaret. Zeytin’in çağrıştırdığı
imgeler o kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor ki, izleyiciyi fazla
yönlendirmeden kendi birikimleri doğrultusunda bir yorum yapmalarını yeğlerim. Örneğin,
sergiyi gezen Dalia Maya, Şalom Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde zeytin
ağacını şu sözlerle anlatıyor: “Ağaçların da insanlar gibi bir toplum
oluşturduklarını, toplum içinde aileleri ile birlikte yaşadıklarını, tek başına
ve bağımsız yaşıyor gözükmelerine rağmen toprak altında köklerinin birbirlerine
bağlı olduğunu bilir miydiniz? Bir ormanda gezerken, gördüğümüz birçok ağacın
aynı büyük dev bir ağacın birer parçası olduğu gelir mi hiç aklımıza? Toprağa
düşen bir tohumun ilk ağacı verdikten sonra bir taraftan yukarı doğru büyürken,
diğer yandan toprağın altında köklerini saldıkça aynı köklerden yeni ağaçlar
doğduğunu? Bir ağaç kesildiğinde tüm ağaç
ailesinin eksildiğini?
Ve
zeytin ağacı… Binlerce yıla kadar yaşayan zeytin ağaçları... Bir dalı bile
kopup toprağa düştüğünde yeniden canlanır orada kök salarlar. Ya da toprak
üzerindeki kısmı kesilip atıldığında, inatla, köklerinden yeniden doğarlar.
Tevrat’ta sözü geçen ilk bitkilerden biridir zeytin ağacı. Tufanın sona
erdiğini ifade etmek üzere güvercinin Nuh’a getirdiği yaprak, hatırlarsınız,
zeytin yaprağı idi. O günden beri barışın simgesidir zeytin dalı. Antik
Yunan’da insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili
bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğuna inanılırdı.”
Schneidertempel Kültür ve Sanat Merkezi
Kurucu Üyesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi Vakfı Kurucu Üyesi, İstanbul Filarmoni
Orkestrası Derneği Üyesi, SANART Sanat ve Kültür Derneği Üyesi, PSD (UNESCO)
Plastik Sanatlar Derneği Üyesi, AIESM Heykel Sanatçıları Derneği Üyesi… 2000
yılından itibaren “The Marquis Dünyada Kim Kimdir” ve “IBC Uluslararası
Biyografiler” sözlüğünde yer alıyorsunuz. Hayatınızı sanata adamışsınız.
Türkiye’de ve dünyada sanatı karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar ve
benzerlikler görüyorsunuz? Ülkemizde sanat adına nelerin geliştirilmesini arzu
ederdiniz?
Türkiye’de
ve dünyada sanat ve sanatçılar arasında sadece sanatçıların yaşadıkları
coğrafyadan kaynaklanan farklar olduğunu zannediyorum. Örneğin, kapalı
toplumlarda sanatçı kendini ifade ederken ister istemez daha fazla oto sansür yapma
gereğini duyuyor. Yoksa sanat da sanatçı
da aynı. Benim için bir sanat eserinde olmazsa olmaz diyeceğim en değerli
kriterler daima özgünlük ve yaratıcılık olmuştur. Sanat adına değişmesini en
çok arzu ettiğim, sanatın sadece bir yatırım ve gösteriş aracı olarak
değerlendirilmemesi.
Türkiye’de ve yurt dışında nerelerde ve
hangi özel koleksiyonlarda eserleriniz bulunuyor?
Eserlerim,
Türkiye’de Sabancı Üniversitesi, İş Bankası, Akbank, İzmir Modern Sanat Müzesi,
ve özel koleksiyonlarda; yurt dışında, Mısır İskenderiye Kütüphanesi, İsviçre,
Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya, Amerika’da bulunuyor.
SUZY HUG LEVY ÖZGEÇMİŞ
İstanbul’da
doğan ve yaşayan Suzy Hug Levy, 1980 yılından itibaren birçok ulusal ve
uluslararası kişisel ve karma sergi ve bienallere katıldı. Çalışmalarının
merkezini düzenlemeler oluşturuyor gibi görünse de aslında plastik sanatların
birçok alanında eserler üretiyor. Resim, heykel, video, performans ve
mültimedya çalışmalarında özellikle kadın kimliği, çevre ve güncel konuları ele
alıyor.
Ödüller
1993
Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, İstanbul - Günümüz Sanatçıları Başarı Ödülü
1997
Sharjah Bienali, Birleşik Arap Emirlikleri - Bienal Ödülü
1998-2000
Ankara Sanat Kurumu - Yılın Sanatçısı (heykel dalında)
2000
Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Milenyum Ödülü
2004
Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Görsel Sanatlar Ödülü
2004
Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Uluslararası Yılın Sanatçısı (heykel)
2005
Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Başarı Ödülü (Arcadia - video)
GALERİ APEL
Galeri
Apel, 1983-1995 yılları arasında Ankara Tanbay ve Urart Sanat Galerilerinin
direktörlüğünü yapmış olan Nuran Terzioğlu’nun kuruculuğunda Kasım 1998’de
açıldı. Terzioğlu, Sanart’ın kurucu üyeliğini ve Bilkent Üniversitesi Güzel
Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin sanatsal etkinlik koordinatörlüğünü
de yapmıştır. Sayın Nuran Terzioğlu, kurulduğu günden bu yana gerek Galeri Apel
çatısı altında, gerekse fuar ve diğer sanatsal etkinliklerde galericilik
konusundaki başarılı çizgisini korumayı başarmış, sanatçılarını en iyi şekilde
temsil etmiş ender Türk galerilerinden birisi. Özellikle Galatasaray’daki galeri
mekanını hala görmemiş olanlar varsa mutlaka ziyaret etmesini tavsiye ederim.
Bahçesindeki yemyeşil özel Osmanlı çimleri, Manolya ağaçları ve minik dereleri andıran
su kanallarındaki kaplumbağalar, balıklar ve bir bardak çay eşliğinde Nuran
Hanım ile yapacağınız sanat sohbetlerine doyamayacaksınız.
Apel
mekanı 1994’te alındı. Mimar Nevzat Sayın tarafından tasarlandı. Galeri Apel
1998’de, adını aldığı Apelyan Apartmanı’nda “Damak” adlı sergiyle kapılarını
açtı. Galerinin iç mimarisindeki detaylar ise, sergileri gezerken her an farklı
farklı sürprizlerle karşılaşmanıza imkan tanıyor.
Adres:
Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel:
+90 212 292 72 36
www.galleryapel.com
info@galleryapel.com
22 Ocak 2014 Çarşamba
SANAT, ÇOCUKLAR VE YARIYIL TATİLİ
Çocukların
hayal dünyasının gelişmesinde, yaratıcılıklarının ortaya çıkmasında oldukça
büyük öneme sahip sanat etkinlikleri, özellikle yarıyıl tatilinde daha da
eğlenceli. Çocuklarının yarıyıl tatiline renk katmak isteyen ebeveynler için
bazı eğlenceli, eğitici ve öğretici etkinlikleri bir araya getirdim.
Ümmühan
Kazanç
• İŞ
BANKASI MÜZESİ’nde okuma atölyeleri “İnternet Canavarı” ile devam ediyor. Okuma
Atölyesi’nin bu ayki yazar konuğu Muharrem Buhara. 25 Ocak 2014 Cumartesi günü
saat 13:00 – 15:00 arasında gerçekleştirilecek etkinlik ücretsiz. Rezervasyon
için muze@isbank.com.tr adresine mail göndermeniz gerekiyor. Atölyede çocuklar,
bilgisayarı ile maceralı yolculuklar yaşayan bir çocuğun muzip ve eğlenceli
hikayesinin anlatıldığı “İnternet Canavarı - 1” romanını yazarla birlikte
okuyarak kitap ile ilgili sohbet ediyorlar. Ardından, kitap ile ilgili resim
atölyesi başlıyor.
• İSTANBUL
MODERN, 7-12 yaş grubundaki çocuklar için, okulların yarıyıl tatilinde yani 27
Ocak – 7 Şubat 2014 tarihleri arasında sanatla dolu birçok zengin bir program
hazırlamış.
Hafta
içi her gün 09.00-12.00 saatleri arasında düzenlenen üç saatlik sabah
atölyelerinde (95 TL-üyelere 85 TL), pazartesi günleri “Kuş Evi”, salı günleri
“Büyülü Gezegenler”, çarşamba günleri “Mavi Heykeller”, perşembe günleri
“Gizemli Nesneler” ve cuma günleri “Takı Tasarımı” başlıklı programlar
düzenleniyor. Çocuklar bu atölye çalışmalarında kuşlar için evler hazırlıyor,
evrenin derinliklerindeki cisimlerden ve sanat yapıtlarından yola çıkarak
yerleştirmeler yapıyor, heykel çalışmaları gerçekleştiriyor ve takılar
üretiyor.
Hafta
içi her gün 13.30-15.00 saatleri arasında düzenlenen bir buçuk saatlik öğleden
sonra atölyelerinde (60 TL-üyelere 55 TL), pazartesi günleri “Kostüm Tasarımı”,
salı günleri “Renkli Motifler”, çarşamba günleri “Hazır Nesneler”, perşembe
günleri “Geleceğin Tasarımları”, cuma günleri “Köpük Kent” başlıklı programlar
düzenleniyor. Programlar hakkında detaylı bilgi ve kayıt için 0212 334 73 52
numaralı telefonu aramanız yeterli.
• İSTANBUL
OYUNCAK MÜZESİ’nde, oldukça eğlenceli bir etkinlik var: Tahta Oyuncak Boyama
Atölyesi. Çocuklar kendi oyuncaklarını yaparken hem yaratıcılıklarını
geliştiriyor, hem de çok eğleniyorlar. Gözetmen tarafından yapılacak olan
atölye çalışmasına grup olarak katılmadan önce randevu almanız gerekiyor. Tahta
Oyuncak Boyama, atölye alanında farklı bir etkinlik olmadığı sürece Cumartesi
ve Pazar günleri açık. Etkinliğin saatlerini öğrenmek için İstanbul Oyuncak Müzesi’ni
telefon ile arayarak bilgi alabilirsiniz. Tel: 0 216 359 45 50-51.
• Çağdaş
eğitime katkıda bulunmayı hedefleyen RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ; 2002 yılında, VKV Koç
Özel İlköğretim Okulu ile birlikte Türkiye’de bir ilke imza attı: “Müzede
Eğitim”. Bu kapsamda hazırlanan projeler ile öğrencilerin müzeyi alelacele,
hiçbir şey anlamadan gezmek yerine, müze koleksiyonunun hangi müfredat
konularına hitap ettiğinin bilincinde olarak gezmelerine fırsat veriliyor. Öğrencilerin
müze koleksiyonundan verimli şekilde yararlanmalarını isteyen tüm öğretmenlere
destek olmak amacıyla pek çok proje geliştirilmiş:
İlköğretim
Okulları Eğitim Projesi, Anasınıfı Eğitim Paketi, Fen ve Teknoloji Atölyesi
Eğitim Projesi, Renkli Matematik Dünyası, Bakım-Onarım Atölyeleri Eğitim Projesi,
Hafta Sonu Eğitim Atölyeleri, Gezici Müze-Müzebüs. Eğitimler hakkında detaylı
bilgiyi müzenin eğitim bölümünden alabilirsiniz. Tel: 0 212 369 66 00.
• Pera
Eğitim, PERA MÜZESİ’ndeki sergilere paralel, 2009 yılından bu yana, Temel
Eğitim ve Orta Öğretim öğrencilerine yönelik, yaratıcı ve eğlenceli eğitim
programları düzenliyor. Ziyarete gelen gruplar bir buçuk saat süren
etkinliklerde, rehber eşliğinde yapılan sergi turundan sonra, atölyede sergiye
yönelik çalışmalar gerçekleştiriyorlar. En az 10 en fazla 25 kişilik grupların
oluşması ve rezervasyon gerekiyor. Özel okulların atölye başına katılım bedeli:
10 TL. Devlet okulları için eğitim programları bedelsiz. Detaylı bilgi ve
rezervasyon için telefon 0212 334 99 00 (4), egitim@peramuzesi.org.tr.
• BORUSAN
MÜZESİ’nde de çocuklar için oldukça eğlenceli programlar bulunuyor. 2 Şubat
2014 tarihinde “Çılgın Dansçı” programında, rehberler eşliğinde yapılan
interaktif müze turu ardından atölyeye geçiliyor. Kablo, rengârenk oyun hamuru
ve diğer malzemelerin kullanıldığı eğlenceli bir dansçı heykel yapma aktivitesi.
8
Şubat 2014 tarihinde ise “Füzen Kolaj” programı var. Rehberli kısa müze turu
esnasında koleksiyonda bulunan çalışmalar inceleniyor. Füzen (kömür kelem)
kullanılarak açık, koyu ve gri değerlerin ortaya çıkartılacağı, iki boyutlu bir
kolaj çalışması yapılıyor. Tel: 0 212 393 52 00, info@borusancontemporary.com.
12 Ocak 2014 Pazar
BOZCAADA’NIN DELİKANLISI USTA RESSAM TAYFUR SANLIMAN
Usta
ressam Tayfur Sanlıman, Arkeoege Yayınları’ndan 2013 yılında çıkan “Yol
Boyunca” isimli kitabında resim aşkını şu sözlerle anlatıyor: “Ne zaman ki Güzel Sanatlar Akademisi’ne
girdim, rahmetli Neyzen Halil Dikmen ve gene rahmetli Zeki Faik İzer, ilk resim
hocam rahmetli Latif Ariş’in aç toprağıma serptiği sanat sevgisi tohumlarını
sulamaya ve yeşertmeye başladılar. Aşkımın gerçek yüzü göründü ve bu sevdanın
ömür boyu ne denli bir özveri gerektirdiği belli oldu… O gün bu gündür içimde,
resim çalışmanın tükenmez hazzını ve o dünyanın tadını yaşar, durmadan
çalışırım.”
84
yıllık ömrün acı-tatlı hatıralarını, öğütlerini, Türkiye’nin geçirdiği
değişimleri kendine has konuşma diliyle kaleme alan Tayfur Hocamızın kitabından
öğrenecek çok şey var. Bazen güldüren, bazen ağlatan bu anı kitabında ustamızın
deyimiyle ibretlik sonuçlar var.
Bu
arada resim sanatımızın ustalarından Tayfur Sanlıman’ın Sergisi, Galeri
Nişart’ta 08-23 Ocak 2014 tarihleri arasında izlenebilir.
1930
doğumlu Tayfur Hoca, röportajımıza başlamadan önce yaşamı boyunca nelere şahit
olduğunu listeledi. İşte o an yaşayan bir tarih ile, canlı bir ansiklopedi ile
söyleşi yaptığımı bir kez daha hatırladım. Tayfur Hoca’nın o içimize işleyen
tok sesini, babacan tavırlarını sizlere daha iyi aktarabilmek için bu defa
röportajımızı video olarak yayınlamak istedim. Tüm dostlarıma keyifli seyirler
diliyorum.
TAYFUR ÇELİKTEN SANLIMAN
Ressam
Tayfur Sanlıman, 1930 yılında Adana’da doğdu, sanatçı; ilk, orta, lise
eğitimini doğduğu kentte tamamladı. 1951’de girdiği Orman Fakültesi’nden
1953’te ayrılarak askerlik görevini yaptı. 1955’te Güzel Sanatlar Akademisi’ne
girdi. Halil Dikmen ve Zeki Faik İzer atölyelerinde beş yıl çalıştı ve pekiyi
derece ile diploma aldı. Resim sevgisi ile ilkokulda tanışan Sanlıman,
ortaokulda Akademili hocası Latif Ariş tarafından yönlendirildi. Güzel Sanatlar
Akademisi’nden sonra resimden uzaklaşıp on beş yıl çeşitli işlerde uğraş veren
sanatçı, 1977’de Marmaris’in İçmeler Köyüne yerleşti ve resme yeniden başladı.
Yerleştiği köy, yeni yerleşim alanları ve turistik amaçlarla betonlaşmaya
başlayınca 1984’te İstanbul’a döndü. 1992’de Asmalımescit’te kendi atölyesini
kurdu. 2001’e kadar aralıksız çalıştı. 1985’ten bu yana insan-doğa ilişkisini
doğadan yana çıkarak irdeleyen ve dünyalıların bu gidişle varacağı sonu resim
diliyle anlatmaya çalışan Sanlıman, soyut gibi algılanabilecek bir anlatımla
doğayı, renkçi ve zaman zaman da figüral tasarımları ile toplumu
yansıtmaktadır. AKM-Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda “İsimsiz Resimlerle
50 Yıl” başlığı altında retrospektif sergisi açıldı ve sergiye eşlik eden
sanatçı kitabı da yayınlandı. Bugüne kadar 30 kişisel sergi gerçekleştiren
Sanlıman, 2001 yılında İstanbul’u terk ederek Bozcaada’ya yerleşti. Halen
Bozcaada’daki atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. (www.tayfursanliman.com).
RÖPORTAJ 1. BÖLÜM
RÖPORTAJ 2. BÖLÜM
3 Ocak 2014 Cuma
NACİ KALMUKOĞLU SERGİSİ VE KONFERANSI İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ’NDE
İstanbul
Kültür Üniversitesi, özel koleksiyonunda yer alan ünlü ressam Naci Kalmukoğlu’na
ait eserleri 07 Ocak’tan itibaren resim tutkunlarının beğenisine sunuyor.
Ayrıca
aynı gün Sanat Danışmanı ve ‘Naci Kalmukoğlu’ kitabının Yazarı Halilhan Dostal,
saat 14.00’da, Üniversite’nin Önder Öztunalı Konferans Salonu’nda “Beyaz Ruslar
ve Naci Kalmukoğlu” Konferansı düzenleyecek. Konferansta ‘17 Devrimi’, ‘Beyaz
Rus’ olgusu, Naci Kalmukoğlu’nun yaşamı ve sanat tarihindeki yeri ele alınacak.
İstanbul
Kültür Üniversitesi Ataköy Yerleşkesi bünyesinde bulunan Sanat Galerisi’nde 28
Ocak’a kadar ziyarete açık olacak sergide, Naci Kalmukoğlu’nun hayatının
çeşitli dönemlerine ait 30 eseri yer alıyor. Sanatçı; tarihi mimarisi ile ünlü
Süreyya Operası dahil olmak üzere, sinema, opera vb. mekanların duvar
boyamalarını Türk vatandaşlığına geçmeden önceki süreçte tamamlamıştır. Naci
Kalmukoğlu, kimi yapıtlarında izlenimci öykünmeler olsa da, klasik – akademik
anlayışı benimsemiştir. Renkleri ustalıkla kullanışı ve kusursuz perspektif
yeteneği ile ön plana çıkan sanatçı, eserlerinde insan sevgisini belirgin bir
tema olarak yansıtmıştır.
Ressam
Naci Kalmukoğlu
1896
doğumlu olan Naci Kalmukoğlu, Kalmuk Türkleri’ndendir. Rus ihtilali
dolayısıyla, Kharkov (Harkov)’da sürdürdüğü tahsilini yarıda bırakarak 1920’de
İstanbul’a gelen Kalmukoğlu, Kharkov’da 4,5 yıl Güzel Sanatlar Akademisi’nde
eğitim gördü. Türk yurttaşlığına geçtikten sonra bir süre tiyatro dekorları
yaptı. İstanbul’un büyük sinemalarında, otellerinde ve lokantalarında bulunan
panolar, halkevi sahne dekorları ve İzmir Fuarı’nın resimleri ünlü ressama ait
eserler arasındadır. Bu işler onu uzun süre İstanbul’un sanat çevrelerinden
uzak tutsa da, resim çocukluk tutkusu halinde devam ettiği için bir süre sonra
Güzel Sanatlar Birliği’nin geleneksel sergilerine katıldı ve ilk sergisini
Şubat 1941’de Ankara’da açtı. Sanatçının yeteneği konusunda ancak ölümünden
sonra resim sever dostları için yaptığı eserler ortaya çıktığında bilgi sahibi
olunmuştur. Çok değişik üsluplarda resimleri bulunan sanatçı nü ve peyzajları
ile ünlüdür. Sanatçı 03 Şubat 1951’de hayatını kaybetmiştir.
Sanat
Danışmanı Halilhan Dostal (1958)
İstanbul,
Yeşilköy’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Işık Lisesi, lisans yıllarını Ege
Üniversitesi İktisat Fakültesi ‘Ekonomi’ Bölümü ve yüksek lisans programını
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi ‘Para-Kredi-Banka’ Kürsüsünde
tamamladı.
Başta
resim olmak üzere plastik sanatlar alanında galerici, danışman, küratör ve sanat
yazarı olarak 30 yılı aşkın süredir hizmet vermektedir. Galerici ve küratör
olarak, Türk resim sanatının farklı süreçlerine işaret eden bireysel, karma ve
retrospektif sergiler düzenledi, sanat fuarlarında yer aldı.
1997’den
bu yana, Yeni Binyıl Gazetesi yanı sıra Türkiye’de Sanat, Sanat Çevresi, Genç
Sanat ve Antik Dekor gibi süreli yayınlar ve www.bugunbugece.com adresli ‘Sosyal
Yaşam Rehberi’nde onlarca, makale, akademik yazı ve araştırması yayınlandı.
Üniversiteler
başta olmak üzere çeşitli kurumlarda, ‘Sahte Resim ve Ekspertizm’, ‘Koleksiyon
Bilinç ve Yönetimi’, ‘Sanat Pazarı ve İletişim’, ‘Yurt Gezileri/Yurdu Gezen
Ressamlar’ ve ‘Beyaz Ruslar ve Beyaz Rus Ressamlar’ başlıklı söyleşi, panel, seminer,
konferans yanı sıra sempozyum vb akademik buluşmalarda görev aldı. Alanıyla
ilgili Danışma, Yürütme ve Seçici Kurul üyeliklerinde bulundu.
‘Türkiye’de
Sahte Resim ve Ekspertizm’ (2001), ‘Naci Kalmukoğlu’ (2007) ve ‘Işığı Arayan
Adam, Batılılaşma Sürecinde Türk Resim Sanatı Tarihi 1700-1950’ (2012) isimli
kitapları yayınlandı.
2009’dan
bu yana ‘Zeytinli Belediyesi Sanat Danışmanlığı’ görevi yanı sıra,
www.bugunbugece.com’ da ‘sergi-müzayede’ disiplini editörlük ve resim
sanatı/pazarı üzerine yazarlık/araştırmacılık hizmeti yürütmektedir.
27 Aralık 2013 Cuma
İÇ ÇAMAŞIRLARIN HER ZAMAN TEMİZ OLMALI (Rhonda Abrams)
2000
yılında Profilo Yayınları’ndan çıkan, Rhonda Abrams’ın “İç Çamaşırların Her
Zaman Temiz Olmalı” isimli kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Yazar Rhonda
Abrams, on beş bölümden oluşan kitabında annemizin biz daha küçücük çocukken bize
verdiği öğütleri, dersleri ve ahlaki değerleri iş yaşamımızda, gündelik hayatta
nasıl kullanabileceğimizi anlatıyor. Kitaba adını da veren 14. Bölüm, sayfa 259
bu günlerde yaşadığımız siyasi çalkantıları çok iyi anlatıyor: “İÇ ÇAMAŞIRLARIN
HER ZAMAN TEMİZ OLMALI; BİR KAZA GEÇİRİRSEN BİRİLERİ GÖREBİLİR”. Yolsuzluk,
rüşvet, komplo, cemaat, masumiyet karinesi, başsavcılar, kolluk kuvvetleri ve
daha birçok kelimenin 2013 yılını kapatacağımız şu günlerde hayatımızın bir
parçası olması herkes gibi beni de çok üzüyor. Bu kasırganın içinde olan, -kimin
suçlu olduğunu sadece Allah’ın bildiği- kişiler, keşke vakti zamanında iç
çamaşırlarını, gömlek yakalarını, kol manşetlerini, ayakkabılarını, ceketlerini
de temiz tutsalardı. 2014 yılı ve daha sonraki birçok yıllar için TERTEMİZ BİR
TÜRKİYE’NİN HAYALİNİ KURUYORUM. Bu kitabı da mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
14 Kasım 2013 Perşembe
FRANCIS BACON’UN TABLOSU 142.4 MİLYON DOLAR İLE REKOR KIRDI
New
York- 12 Kasım 2013 Salı günü Christie’s New York’ta satışa sunulan Francis
Bacon’un “Lucian Freud Triptik” çalışması, 142.4 milyon dolara alıcı bularak,
bugüne kadar müzayedelerde satılan en pahalı tablo ünvanını aldı. 1969 yılına
tarihlenen triptik çalışma, Bacon’un en önemli tablosu olarak gösteriliyor. Lucian
Freud’un resmedildiği tablo, iki sanatçının dostluklarının zirvesindeyken çalışılmış.
Triptik çalışmada, Freud, ahşap bir sandalyede farklı pozisyonlarda otururken
görülüyor. Daha 2012 yılında Edvard Munch’un “Çığlık” adlı eseri 120 milyon
dolara satılmıştı ve en pahalı tablo rekoruna sahipti. Bu rekoru yalnızca bir
yıl koruyabildi.
11 Kasım 2013 Pazartesi
CONTEMPORARY İSTANBUL 2013 FUARI’NDAN NOTLAR
Contemporary İstanbul 2013 Ülker Çocuk Atölyesi |
Contemporary
İstanbul açıldığından bu yana fuara, hemen hemen her yıl kadın portreleri ile katılan
ünlü sanatçımız Zerrin Tekindor yine beni şaşırtmadı. Ne açıdan derseniz, tabii
ki tüm eserlerinin kırmızı satış etiketini her yıl olduğu gibi fuarın ilk açıldığı
saatlerde almış olmasıydı. Yine Galeri Selvin’in standındaydı.
Galeri
Selvin ile çalışan Feridun Oral’ın, “Dünyanın Tüm Günahları” isimli çalışması
da dikkat çeken eserler arasındaydı.
Çalışmalarını
uzun zamandır takip ettiğim Jaume Plensa’nın “Marianna” isimli, bronz heykelini
fuarda görmekten çok mutlu oldum. Bazen bir parmak uzunluğunda, bazen devasa
boyuttaki heykelleri ile yurtdışında birçok fuarda, açık alan heykel
parklarında, müzelerde eserleri yer alan sanatçının, bir gün Türkiye’de de
geniş kapsamlı bir sergisini görmeyi çok arzu ederim.
Contemporary
İstanbul’a Almanya’dan katılan Galerie Edition Purmann; Anselm Kiefer, Markus
Lüpertz, Ralph Fleck, Michael Kmoth gibi önemli sanatçıları temsil ediyordu. Stantta
yer alan eserlerin çoğu satılmıştı. Özellikle cam üzerine ve cam altına
çalıştığı karışık teknik eserleriyle Andreas Lutherer dikkat çekiyordu.
Kısa
bir süre önce röportaj yaptığımız Yücel Dönmez’in nev-i şahsına münhasır
stilini hatırlatan ya da neredeyse aynısı dedirtecek Fridricks Katrin’in
çalışması Opera Gallery’nin standında yer alıyordu. Yücel Dönmez ile detaylı
bilgi için www.yuceldonmez.com adresine
bakılabilir.
Robert
Indiana’nın, “Hope” heykelleri artık bana çok cazip gelmiyor. Bu heykellerin
yüzlerce edisyonunu gördük.
Uzun
yıllardır Merkur Galeri ile çalışan Arzu Akgün’ün ahşap üzerine oluşturduğu
eserlerini hep çok beğenmişimdir. Fuardaki eseri yine dikkat çekiciydi.
Genç
fotoğraf sanatçısı Melisa Mızraklı, ilk fotoğrafları ile New York’un sayılı
sanat galerilerinden biri olan Emmanuel Fremin Gallery’nin standıyda. Neredeyse
tümü satılan fotoğraflar, gerçekten dikkate değer.
Yurt
içi ve yurt dışı fuarlarda ülkemizi başarılı ile temsil eden, istikrarlı
çizgisini her geçen gün yükselten Galeri Zilberman ve CDA Projects standı yine
görülmeye değerdi. Elif Varol Ergen’in, “Offspring” ve Burçak Bingöl’ün “Rüyada
Kuş Görmek” çalışmaları seyredilmesi keyifli eserler arasındaydı. Galeri
Zilberman’ın sanatçıları arasında yer alan Alpin Arda Bağcık’ın “Trilafen”,
Fırat Neziroğlu’nun “Deniz Kızı Eftelya”,
Gülün Hayat Topdemir’in tuval üzerine yağlıboya çalışmaları ve fotoğraf
sanatçısı Ahmet Elhan’ın “Mavi Oda” adlı eseri çok başarılıydı.
Birkaç
yıldır Olcay Art ile çalışan hocamız Devrim Erbil, 2012, 2013 tarihli
çalışmalarında daha bir soyuta evrilmişti. Tuval üzerine karışık teknik
“Şiirsel Soyutlama Mercan” çalışmasının yanı sıra sedef ve abanoz eseri
“Şiirsel Soyutlama” şiir gibiydi.
Marlborough
Gallery’nin standında yer alan Tom Otterness’in ayıcık heykelleri izleyicileri
gülümsetmeyi başardı.
Jean-Luc
Cornec’in Gama Gallery standında yer alan “Tribut Telephone Sheep” isimli
enstalasyonunu ise yorumsuz yayınlıyorum.
Contemporary
İstanbul’un 9.su 12-15 Kasım 2014 tarihinde… Sanata doyacağımız bir fuarı
sabırsızlıkla bekliyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)