|
Mehmet Çetiner, tuval üzerine yağlıboya, 195x200
cm.
|
Türk Resim Sanatı Soyut Resim Ekolü
deyince, bir kuşağın ilk akla gelen isimlerinden olan Zeynep Dilek Çetiner ve
Mehmet Çetiner’in, “AYKIRI” isimli sergileri, 7 Ocak - 5 Şubat 2017 tarihleri
arasında Galeri Ark’ta görülebilir. Güncel ve moda sanat akımlarına inat, Soyut
Sanat aracılığıyla söylemlerini oluşturup, tuvallerine aktarmaya devam eden
sanatçılarla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Onlar, sadece ve sadece sanat
üretiyor. Sadece yaşam değerleri, düşünce yapıları çerçevesinde sanat
yapıyorlar. Düşünmek istedikleri şekliyle yaşıyorlar, düşündükleri gibi sanat
üretiyorlar.
RÖPORTAJ: Ümmühan Kazanç
|
Zeynep Dilek Çetiner, tuval üzerine akrilik,
150x180 cm.
|
Sayın Zeynep Dilek ve Mehmet Çetiner,
öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Zeynep Dilek Çetiner- İnsanın kendini
anlatması kolay değil, söyleyecek şey çok. Sanırım ilk önce şöyle başlamalıyım;
son zamanlarda düşünüyorum da en genel haliyle hayat, beni hep tarihi mekanlar
içinde ama hep yeni şeyler yapmak isterken ve daha çok da soyut yaratılarla
kendimi ifade etme iddiasında olduğum gibi bir saptamaya götürüyor.
İstanbul’da
doğdum. Doğduğum çevre ve ailem, tarihten bir sayfa gibi ve anılarla dolu diyebilirim.
Çocukluk hafızamın resimleri; kalabalıklar, eski evler, duvarlarda hatlar,
bahçeler, nefis bir manzara… Bu ve benzeri şeylerle dolu. Zaman zaman babamın
görevi nedeniyle ülkemizin değişik yerlerinde yaşadım, belki bu nedenle
farklılıkları yadırgamam ama dönüşler hep İstanbul’a oldu. Çünkü bu şehre aşığım.
Görsel birikimim; renklerle ve hikayelerle dolu.
Yaklaşık
30 yıldır da sanatın ve bu ortamın içindeyim. Yıldız Üniversitesi Restorasyon Bölümünden
1989 senesinde, Türkiye’de ilk Resim Restorasyonu projesi yaparak mezun olan iki
kişiden biriyim. Hemen aynı yıl idealizm ile başlayan çalışma hayatım, önce bir
yıl kadar Beşiktaş Deniz Müzesi’nde ve daha sonra rahmetli müze müdürü Belkıs
Mutlu’nun isteğiyle İstanbul Resim Heykel Müzesinde devam etti ve halen devam
ediyor. Tabii sevgili eşim Mehmet Çetiner’le birlikteliğimiz de bu süreçle
başladı. 1992 yılında evlendik, hayatımızı ve sanat yolculuğumuzu sürdürüyoruz.
Müzeler
benim için bir okul oldu. O dönem müzede açılan sergiler, tanıştığım
şahsiyetler, 90-94 seneleri arasında gerek müze derneği gerekse misafir öğrenci
olarak MSGSÜ Resim bölümündeki desen çalışmalarım, Resim restorasyonu eğitimi
üzerine doku, üslup, strüktür üzerine araştırmalara olanak sağlayan ve bana
soyut sanat yolunu açan hazırlayıcı bir dönemdir.
Sonrasında
asıl macera başlıyor. 95 yılında ilk kişisel sergimi açtım. 90’lı yıllar yarışma
sergileri, karma ve kişisel sergilerle tanındığım, çok çalıştığım, araştırdığım,
ürettiğim yıllar. 1999’da oğlumuz Erhun’un doğumundan sonra, 2000’li yıllar
daha seçici ve rafine olduğum bir dönem, yani daha çok ayıkladığım/ayıklandığım
bir süreç. Hep soyut sanatın içinde ve belli adette ürettiğim seri
resimlerimle, farklı dönemlerim de oluştu sanırım. Yirmi kişisel sergi açtım ve
çok sayıda karma sergiyle yurt içi ve yurt dışında etkinliklere katıldım.
|
Mehmet Çetiner, tuval üzerine yağlıboya, 170x140
cm.
|
Mehmet Çetiner- Bildiğiniz gibi
eğitim hariç yaklaşık olarak 1989-90 yıllarında başladı aktif sanat hayatımız.
Dilek'in birkaç sene daha sonra... En başından, neredeyse eğitim devresinden
buyana, en önemli dönemlere gelinceye dek hep soyut üretimi yeğledim... Ülkemizde
ne yazık ki her şeyde olduğu gibi sanatın bu yönü de çok zorlu ve de
çetrefilliydi ama aldırmadık, yolumuza devam etmeyi her şeye rağmen sürdürdük. Çünkü
biz tam olarak; yapmak istediğimiz sanatı, yaşayabildiğimiz, istediğimiz
şekliyle uygulamaya, gerçekliğe dönüştürmeye yeğliyorduk.
1978
yılında başlayan, benim için başlangıçta çok zorlu ama giderek çok çok keyifli
ve değerli olan Akademi yıllarıyla işin içine iyice daldığım sanat yolculuğumu;
kimi zaman sıkıntılı, kimi zaman “aykırı”, kimi zaman uyumlu, heyecan verici
bir macera olarak devam ettirmeye çabalıyorum. Bu maceranın bir yerinde, yaşam heyecanım
Dilek'imle karşılaşıyorum. Onun da sanatçı kimliği sayesinde, yepyeni ufuklar
yaratmaya yöneldik. İşte o gerçek yaşam sanatı olan sevgili aşkımız, oğlumuz
Erhun'um dünyamıza bütün gücüyle dahil oluverdi... Sonsuz apaydınlık ufuk
Erhun. Hep beraber; Erhun, Dilek, Mehmet olarak üçlü karma sergi yapabilme
güzelliğini yaşama ufku mesela...
Moda
ve organizasyon dünyasının çok değerli ismi fotoğraf sanatçısı rahmetli Kamil Şükün'le
iş ortamına girmiştim. Derken ülkemizin önemli bir sanat kurumu olan Deniz Müzesinde
sanat uzmanlığı görevi yaptım. Sonrasında Dilek'le, o zamanki müze müdürü
rahmetli Prof. Belkıs Mutlu'nun çağrısı ile gelişmesinde, ilerlemesinde çok
büyük katkılarımız olduğunu düşündüğümüz İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde;
yıllar itibariyle çeşitli kademelerde görevler aldık ve de halen devam
ediyoruz. Sanat yaşamımız, hayatın aykırı uyumuna karışarak her daim heyecanla
devam ediyor... Çok sayıda kişisel, karma, grup sergilerine katıldık, yarışmalı
etkinliklerde yer aldık. Yurt içi ve yurt dışı müze ve özel koleksiyonlarda
eserlerimiz yer alıyor.
|
Zeynep Dilek Çetiner, tuval üzerine akrilik,
150x180 cm.
|
Türk soyut resim geleneğinde bir kuşağı
temsil eden iki sanatçı olarak “AYKIRI” isimli serginiz ile Ocak ayında Galeri
Ark’ta olacaksınız. Neden “AYKIRI”?
Zeynep Dilek Çetiner- Bu serginin oluşumu
ile birlikte çalışmalar başladığında, serginin hangi isimle anons edilebileceği
üzerine birçok fikir gelişti. Değerlendirmeler yaparken, arkadaşımız ve uzun
zamandır üretimlerimize tanıklık eden Sanat Yazarı Nilgün Yüksel, eserlerimizin
birbirlerine ve bizim sanatçı olarak birbirimize; bazen ters, bazen asi,
kurallara alışılmışın dışında muhalif olma hallerimiz nedeniyle “Aykırı” adını
önerdi, bu saptama bize de uygun geldi.
Çünkü
“Aykırı”, bence alışılmış olan her şeye farklı bakabilmek, eleştirebilmek,
kuralları yeniden yazmak bazen ama en çok özgür olabilmek, bize verilen nefesi isteğimiz
gibi üfleyebilmek, doğallık, zorlama olmadan, kendiliğindenlik ve samimiyet
demek. Ama bu arada tüm ters olma hallerine, uzlaşmazlıklara karşı sonsuz
birliktelik ve uyum içermek demek.
Sergide
benim ve Mehmet’in son dönem çalışmalarının ağırlıklı olduğu farklı boyutlarda
çalışmalar yer alıyor. Sanırım bu dönem resimlerimizin altını çizmemiz gereken
ortak noktası; her ikimizin işlerindeki renk paleti. Olabildiğince özgür,
neredeyse tüpten çıkmış gibi, bağıran, kontrastlar içeren bir palet seçimi var
yeniden. Belki bu açıdan da değerlendirdiğimizde resimler “Aykırı” kulvarında.
|
Mehmet
Çetiner, tuval üzerine yağlıboya, 170x140 cm.
|
Mehmet Çetiner- Bizim için bir
sergiye ya da bir işe veya çalışmaya isim veriyor olmak zaten kendi içinde
zıtlık, tezatlık, aykırılık oluyor, hatta o tarif etmeye çalıştığımız “soyut”
kavramına ters etki… “Aykırı” işte... Doğası, kimyası, yapısı, aldığı, verdiği
vs. etkileriyle aslında kadın-erkek, eş, bütüncül yapısı tam anlamıyla kadın ve
erkek uyumundaki aykırılık.
Aykırı;
eş kişiler olarak, aramızdaki yüksek uyumumuza rağmen gerçeklikte sanatımızda, ifade
ve yorumlarımızda ne denli var olduğunun bir durumu bu aslında... Herkes için
sanırım bir gösterge “aykırı”.
Kişilik,
tanımlama-tanımlanma, toplumsal hafızada yer alma, değerleri aykırılık-uyumluluk
perspektifinden ışınlayabilmek, içe ya da dışa konumlandırabilmek için, bir
genel duruş şekli diye düşünüyorum “aykırı”lığı...
GALERİ
ARK’taki bu sergimiz için sanat yazarı Nilgün Yüksel kaleme aldığı yazısında
şöyle diyor: “Öykülemeci anlayıştan farklı olarak soyut anlatım, dilin nesnel
referanslarının dışına çıkar. Aklın soyutlamacı eğilimini, ruhun
sıçrayışlarını, simgeselliğin genişleyen göndermelerini kullanır.”
Belki
de bu yüzden, başlı başına soyut yaratım, her ne kadar çoktan gelenek içindeki
yerini almış olsa da hep biraz ayrıksı, "aykırı" durur. Soyut ifadeyi
benimsemiş iki sanatçının aykırı tanımlaması bizi yeniden en başa götürür.
Sanat tarihinin tekrar tekrar karıştırılması gereken çekmecelerinden bireysel
yaratımın arkeolojisine… “Aykırı” konseptini gayet açık ifade eder.
Sanırım
en genel ifadesiyle "aykırı"; dirençli ve istikrarlı sanatsal
duruşumuzun, uzun soluklu sanat yolculuğumuzun temiz, pak uyumlu göstergesi
diyebiliriz.
|
Zeynep
Dilek Çetiner, tuval üzerine akrilik, 180x230 cm.
|
Herkesin bir hayatı var ve her ikiniz de,
yaşam koşulları çok zor olan SANAT HAYATINI seçtiniz. Başlangıçtan bugüne kadar
olan süreçte de Soyut Akıma sıkı sıkıya bağlı kaldınız. Yani moda akımlar ilgi
alanınıza girmedi. Sizin için Soyut Dışavurumculuk’un taşıdığı anlamı nasıl
ifade edersiniz? Ya da SAF (PURE) SOYUT tutkunuz konusunda neler
söyleyebilirsiniz?
Zeynep Dilek Çetiner- Evet haklısın,
sanat hayatı; yaşam koşulları çok zor, çetrefilli. Üstelik her ikimizin de aynı
alanda olması pratikte çok fazla sorumluluklar yüklüyor. Ama sanatçı hayatını, fedakârlıklar
ve özveriler hatta adanmışlık üzerine kuruyor. Sizce de öyle değil mi?
Ve
Soyut... Bence Özne yani Sanatçı, kendini en özgün, kendiyle en özdeş ifade
biçimini seçiyor ve Nesne-l hale getiriyor, yani Eserini yaratıyor. Kendi
işinde, bir nevi kendini doğuruyor. Sanatçı hayatta karşılaştığı, istem dışı
maruz kaldığı ya da bilinçli olarak seçtiği her ne ise, göstermek istediği
kadarıyla, bir dönüştürücü işleviyle sanatında izleyiciye kendini açıyor, her
çalışmasıyla, her seferin de yeniden... Ve yeniden...
Gün
içinde başımıza gelenler, okuduğumuz haber, izlediğimiz bir film, toplumsal
olaylar, savaşlar, hayaller, kısacası iyi ya da kötü her şey toptan beni
etkiliyor. Benim için soyut dışavurumculuk, bu duruma olanak sağlayan, benimle
uyumlu olduğu için kendiliğinden gelişen bir sonuç sadece. İçselleştirdiğim tüm
duygu ve düşüncelerin tuvalimde tezahür etmesi, varsıllaşması. Soyut; formları,
mikro ve makro düzende analitik bir çözümlemeyle değerlendirip, geometri ile
yeniden kompoze etmek yani müthiş bir yaratı alanı benim için.
Şunu
da vurgulamak isterim, üslup ne olursa olsun nitelikteki kıstas, özgünlük ve
samimiyetle sanatçının tüm yaşamındaki duruşu ve çalışmalarının bütünsel değerlendirilmesi
üzerinden olmalıdır. Sanatçı değişebilir, farklılıklara ve araştırmaya kapıları
kapatmak da tekrara götürür insanı. Buradaki denge belli bir süreçten sonra
netleşir.
|
Mehmet Çetiner, tuval üzerine yağlıboya, 170x140
cm.
|
Mehmet Çetiner- Soyut resim
yüzeyinde, elle tutulur sanat nesnesinin üzerinde bakışın rahatça dolaşmasını
sağlayan boşluk, geçmişle gelecek arasındaki tüm yaşanmışlıklar ve
yaşanmamışlıklar üzerine duyumsanan boşluk. Zihinsel ve sezgisel bilgi. Buna
resmin yapısı üzerinden kavranan entelektüel bilgi ve kişisel deneyimler ile
birleşen sezgisel bilgi de diyebiliriz. Ki sanatçı duyarlılığı tam da bu iki
kavramın doğru kesiştiği noktada ortaya çıkıyor. İşte söylendiği gibi zihinsel
ve sezgisel duyarlılık beni, bizi, ülkemizin sanatsal yapısında çok zorlu,
meşakkatli hatta çok tarafgirli bir ortama çekti. Genelleme yapmamaya
çalışıyorum. Ortam en azından benim için böyleydi.
Olmayan,
tanımlanamayan, tarif edilemeyen bir şeyler çizmek, üretmek, boyamak öncelikle
çok hoş bir şey bence... Ve buradan etkileşimler, çarpışmalar çıkarmak çok
heyecan verici geliyor bana. İzleyenler açısından da etkileyici olduğunu
düşünüyorum. Herkesin kendi değerleriyle yeniden başka kapılar aralaması tarif
edilemez bir duygu.
Sanatın
bilinç yaratma gücü, daha çok zihinsel çözümleme gücü de diyebiliriz ve
semboller benim için çok önemlidir. Dayanışma ve hatırlamayla hareketlilik
kazanılır. Saf renklere, zevkli ve mükemmel şekillere ulaşılabilinir diye
düşünüyorum.
Aracısız
düşünceyle, plastik sanatların en değerli kulvarlarından birinde yani soyut
sanatta üretim veriyor olmayı en başından beri çok sevdim, çok benimsedim.
Yaşamımın herhangi bir yerinde beni sınırlayan bir kural olmasın, en doğal yapı
neyse onun peşinde, o bütünün içinde olmak istedim. Sanırım olabiliyorum ki
sanatımın kurgusunda bu yapılar; sevdiğim, haz aldığım zevkli görsellere
dönüşebiliyor. Sanırım düşündüğüm gibi, yaşamak istediğim gibi veya yaşadığım
gibi sanatımı, her türlü zorluğuna rağmen üretebiliyorum. Kendi kişisel zevklerime
uyan sanatı üretiyorum. İşte bu “aykırı” tutku; sanatımın ilerleme ve
devamlılık ivmesidir.
|
Zeynep Dilek Çetiner, tuval üzerine akrilik,
170x140 cm.
|
Dilek Hanım, 90’lı yılların başında
başlayan sergilerinizden bugüne geçen süreçte çalışmalarınızda nasıl bir
değişim oldu? Çünkü belli dönemleriniz ve serileriniz olduğunu biliyorum. Bu
değişim konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Zeynep Dilek Çetiner- Geçmişten
itibaren ürettiklerimi değerlendirdiğimde, yaptığım her sergiyle, kendi içinde
bir bütünlük kurduğumu, bunu da bilinçli seçtiğimi ve o dönemime ayna olan
belli sayıda eserler oluşturduğumu görüyorum.
2000
öncesi işlerim kendimi aradığım, tuval yüzeyinde, mantıksal olan, denge,
konstrüksiyon gibi akılcılığı referanslayan kompozisyonlarımın, aynı zamanda
jestlerle oluşmuş rastlantısallığa olanak sağlayan serbest ifadeler de içermesi
ile gelişmiş, aynı benim içimdeki karmaşa gibi. Akıl mı? Duygu mu? Ve tabii
palet renkli.
2002
yılında Bilim Sanat Yayınlarından çıkan kitabım sırasındaki çalışmalar, arşivim
üzerinden kendimi yeniden değerlendirmeme olanak sağladı diyebilirim. Atatürk
Kültür Merkezinde sergi ile kitabın tanıtımı olmuştu ama bu dönemde, benim içimdeki
kırılma veya farklılaşma aynı tarihlerde başka bir galeride gerçekleşen uydu
sergimde “Oyun” serisini sergilediğim kağıt üzerine akrilik işlerden de
görülüyordu sanırım. Yaklaşık 60 adet olan bu seri; oğlumun 2,5 yaş karalama
döneminden etkilenerek hatta onunla birlikte resim yaparken oyun
oynuyormuşçasına doğaçlamalar halinde oluşmuştu. Sonra 2004 yılında “Oyuna
Devam” serisi var. Küçük boyutta, koyu içinde renkli boyalı desenlerden
oluşuyor. Kağıt üzerine kısa anlar da bir çocuk karalamaları kadar saf ve içten
bir samimiyet taşıyor. Benim için önemlidir. Konuşmamızın başında bahsettiğim
gibi, 2000 sonrası rafine olduğum bir dönem yani daha çok
ayıkladığım/ayıklandığım bir süreç, tuvallerim renkten arınmaya başladı. Bu
dönem de Monokrom Tuvaller ve 2007’de tamamıyla renkten arınmış “Siyah-Beyaz”
seriyi ürettim.
Siyah-Beyaz
seri; zıt tüm kavramları sorgulayan siyah-beyaz, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi ne
varsa kısaca yin-yang felsefesi ışığında, farklı kutupların karşıtlığının;
birbirlerine dönüşebilmesi, birbirini içermesi kısaca “BİR” olma hallerini
irdeleyen bir temeldeydi. 2009 yılına ait “Engel” serim ise, gri-metalik
boyayla tel örgüleri çağrıştıran form ve alanların içinde, monokrom, ritimli jestlerin
oluşturduğu kompozisyonlardan oluşuyor. Bu sergi insanın kendi kendine koyduğu
engeller üzerine içimizdeki “İD”i yani vahşiyi zaman zaman salıversek mi? kavramını
sorguluyordu. 2013 yılında ürettiğim “Akis” serisi, kağıt ve japon kağıdı üzerine,
karışık teknik, boya ve malzemeyle oluşturduğum kolaj ve tuval boya ile
gerçekleşen toplam 12 adet resimdir. Doğrudan ‘üretenin aksidir eseri’ düşüncesinin
altını çizer.
Galeri
ARK’taki “Aykırı” sergisinde yer alan son işlerim ise, yeniden rengi çağırdı ve
tek bir kolaj çalışmamdan türedi. Farklı tuvallerde yüzey üzerinde yer
değiştiren parçalardan oluşuyorlar. Kendilerini tekrarlayarak, yeniden doğurarak...
|
Zeynep Dilek Çetiner, tuval üzerine akrilik,
170x140 cm.
|
Zeynep Hanım, son dönemlerde tabiatın
sizi çok etkilediği dile getirmiştiniz. Bu süreç tuvalinize ve sanat
anlayışınıza nasıl yansıyor?
Zeynep Dilek Çetiner- Dediğim gibi
her dönem ben neysem, neye dikkat çekmek istiyorsam resimlerim de o alandan
beslendi. Bu planlamadan oluşuyor doğal olarak. Bu nedenle bundan sonraki
üretim alanımın belirleyicisi sanırım “Doğa” olacak. Bu mikro anlamda tabiata
yaklaşarak gözlem yapmakla ya da tabiatın içinde daha fazla bulunmakla olduğu
kadar, şehrin en şehirli yerlerinden sesleniyor bana, içselleşiyor.
İçselleşiyor diyorum ve altını çiziyorum, tabii ki bu durum doğayı kopyalamak
ve benzeri bir anlam içermiyor, son zamanlarda her hücremle yeniden fark
ediyorum ağacı, çiçeği, böceği, denizi, bulutu, yıldızı… Bilmiyorum nasıl
dönüşecek çalışmalarımda?
|
Mehmet
Çetiner, tuval üzerine yağlıboya, 140x170 cm.
|
Mehmet Bey, sizin çalışmalarınız Soyut
Sanat içinde daha çok Geometrik ve Renk Alanı Resmi ya da Renkçi Anlayış içinde
değerlendirmek gerekir sanırım. Sizin sanatınız nelerden besleniyor?
Mehmet Çetiner- Yaşamımda
önemsediğim, özümsediğim her şeyi resimlerimde kullanıyorum. Fakat bunlar
“anlatıcı” öğeler değildir. Herhangi bir şeye “gönderme” yapmazlar. Sadece ve
sadece bendeki çağrıştırılan olgulardır.
Kullandığım
öğeleri tamamen espas ve değer ilişkisi içinde, plastik değerlerin arasından
seçiyor, değerlendiriyorum. Her şeyi planlamak gibi sıkıcı bir iddiam yok.
Fikirlerini, temasını çıkarımladığım, etütlerini yaptığım, kimi zaman
renklendirdiğim ve tuval ölçü boylarını hesapladığım bir sürü çalışmamdan,
genel olarak konseptin belirlenmesinden sonra gelen o gün, o saniye, orada, an
itibariyle yaşadığım hissiyat bir şekilde bir renkle veya fırça ile konunun
içine girebiliyor ve yepyeni bir akışın alışverişi başlıyor, öylece sürüyor.
Tam
da bu noktada kesinlikle şunu vurgulamak istiyorum; “kompleks” düşüncenin basit
ifadesinden yanayım. Genellikle geniş yüzeyli şekiller kullanıyorum. Çünkü bu
net olmamı sağlıyor. Yine genellikle açık ve düz formları tercih ediyorum,
çünkü bu yanılsamayı yok ediyor ve doğrudan vurgulanmak isteneni ve gerçeğin
anlaşılmasını, açıklığı sağlıyor. Ben her sergi grubunu oluştururken daima
başından, sonuna bir kerede sergiyi bitiririm.
Genel
izleyici için bir hikayesi olmayan ama benim için derin anlamları olan
sembolleri, işaretleri kompoze ederim. Hatta renkleri, renk gruplarını belirler,
nasıl bir geometriyle, hangi formlarla, ne türden bir espasta yer alacağını
hesaplarım. Sonuçta tam da istediğim ve kontrol altında tuttuğum rengiyle,
biçimiyle, kurgusuyla ve hatta tuval ölçüsü, malzemesiyle netleşen bir seri
oluşmaya başlar. Sonraki süreçte, konuya yeni bir şey ekleyinceye dek bu böyle
devam eder. Tabii bu süreç duygu yoğunluğu, yaşamsal ilişkiler, etkileşimler
gibi birçok soyut ya da somut etkiyle derinleşir. En duygusal ve en teknik değerler
burada çatışmaya başlar.
Benim
çalışmalarım; bana özel, çok derin kişisel semboller, kimi zaman sürrealist
öğeler, tarif edilemez şekiller, meçhul imgeler, daha çok da birbirine zıt gibi
duran, tekrarlanan şekillerden kurgulanmış kompozisyonlarımdan oluşur. Ben bu
kompozisyonlara; kulağımıza gelen “müzik” gibi tanımlamasını yapıyorum. Çünkü
hazzı alırsın, duyumsarsın ama anlatamazsın. İşte o an, o derin sessizlik
içindeki sonsuz çığlık… Bir tuval, birkaç biçim, birçok renk...
|
Mehmet
Çetiner, tuval üzerine yağlıboya, 150x150 cm.
|
Mehmet Çetiner resminde semboller ayrı
bir öneme sahip. Sembollerinizdeki sırları biraz açalım mı?
Mehmet Çetiner- Sırrı açarsak
tılsım bozulur mu? Resimlerimin
çıkış noktasının yaşamımdaki insanlar olduğunu belirtmem lazım sanırım... Onları;
ressam kimliğimle, kişiliğimi oluşturan parçaların arasına katıp, birleştirip,
yoğurup kişisel bir hikaye, öykü kuruyorum. Geçmişi gelecekle sanki yeniden
birleştirir gibi öykünüyorum. Hatıra oluşturup her biriyle yeniden bir bağ
kurguluyorum. Bu yüzden bu son çalışmalarıma soyut birer portre demek de
mümkün.
Başka
bir deyişle geometrinin verilerinden çokça yararlandığım soyut yaratım
kulvarında, anlayışında, renkleri ve onlara görece yüklediğim tinsel
anlamlarıyla her biri birer işaret olan sayıları imgelere dönüştürüyorum ve bu
sayılara yoldaşlık etsin diye astrolojik sembolleri onlara payanda yapıyorum. Dahası
ruhumda, tenimde, dilimde, zihnimde çok izler bırakan, bana yakın başka başka
yaşamları kendi yaşamımla kesiştiğim yerde, boyaların ardına gizliyorum sanki...
Bunlarla uğraşmayı seviyorum.
Bence,
her bir üretimin en ana sorunu ve temeli; renk, armoni, şekil-biçim, espas-derinlik
ve kompozisyon kurgusu gibi elementlerin, bileşenlerin sorgulanmasıdır.
Kendi
sanatım için; biçimde ve kavramlarda çoğalmaya çaba gösterip daha iyisi de
sanatımın sürdürülebilir ve dönüştürülebilir önermeleri sunabilmesini
sağlamasıdır diye düşünüyorum.
Sergi hazırlıklarınızı izlemek üzere
atölyenizde buluştuğumuzda bana şu önemli cümleyi söylemiştiniz: “Biz sadece ve
sadece sanat üretmek istiyoruz. Sadece yaşam değerlerimiz, düşünce yapımız
çerçevesinde sanat yapmak istiyoruz. Biz düşünmek istediğimiz şekliyle
yaşıyoruz, düşündüğümüz gibi sanat üretiyoruz”… Sanırım bu cümleleriniz hem
sanat yaşamınızın hem de bu serginizin bir özeti aslında değil mi?
Mehmet Çetiner- Bence çok büyük
laf olmuş Sevgili Ümmühan sen de kaçırmamışsın. Sanırım bu kişinin kendiyle
barışık ya da kavgalı olmasıyla alakalı bir şey. Net, keskin, kararlı olma
hali. Çok moda ifadeyle “liyakatli” olabilme çabası. Öyle ki bir tür genel
yarışın ortasındayız ve gayemiz en sağlıklı düşünceyle üretebileceğimiz, en
verimli sanatı geliştirebilmek ve de sunabilmek. O yüzden, düşünmek istediğimiz
gibi yaşıyoruz, yaşadığımız gibi sanat üretiyoruz. Aykırı, bir sergi sunum
başlığı olabilir ama o aynı zamanda sanatsal duruştur.
Zeynep Dilek Çetiner- Mehmet’e
katılıyorum. Neysek oyuz aslında hepimiz ve belki ek olarak şunu ilave
edebilirim; yaşamımızda sanatı çok ama çok ciddiye alıyoruz ve hiç umurumuzda
da değil...
Galeri ARK
Cemil Topuzlu
Caddesi Kaya Apt. No:49 Göztepe-İstanbul
Tel:
+90 216 369 49 00
info@galeriark.com
ZEYNEP DİLEK ÇETİNER
1968 yılında İstanbul’da doğdu. 1989’da Yıldız Teknik
Üniversitesi Restorasyon Bölümünden Diploma Projesini “Resim Onarım ve Bakımı”
konusu üzerine yaparak mezun oldu.1989 yılında Deniz Müzesin de Restoratör
olarak göreve başladı.1991 yılında MSGSÜ - İstanbul Resim ve Heykel Müzesine
Restoratör olarak geçiş yaptı.1991-1994 yılları arasında RHMD ve MSGSÜ Resim
Bölümü’nde resim / atölye çalışmalarına katıldı. 2004’te MSGSÜ Resim ve Heykel
Müzesi Plastik Sanatlar Restorasyon- Konservasyon Birim Başkanı olarak atandı.
Halen müzede uzman olarak görevine devam etmekte olan Zeynep Dilek Çetiner, soyut lirik anlayış içinde, spontane devinimlerle, dinamizm, ritim, denge,
uzam gibi kavramlarla oluşturduğu
kompozisyonları, serbest bir form anlayışını
yansıtır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürmekte olan Zeynep Dilek
çok sayıda kişisel ve karma, yarışmalı, sanat fuarı etkinliğine katılmıştır. Birçok
kuruluş ve özel koleksiyonlarda yapıtları
bulunmaktadır.
KİŞİSEL SERGİLER
2013 “AKİS”, Galeri Miz, İstanbul
2012 “ÖZET” Adalı Art Galeri, İstanbul
2009 “ENGEL”, Contemporary İstanbul Sanat Fuarı,
Terakki Sanat Galerisi, İstanbul
2008 Antik Park Galeri, İstanbul
2007 SİYAH BEYAZ, Contemporary İstanbul Sanat
Fuarı, Terakki Sanat Galerisi, İstanbul
2006 Terakki Sanat Galerisi, İstanbul
2005 Cey Galeri, İstanbul
2004 Turuncu Sanat Galerisi, Bodrum
2004 Galeri Artist, İstanbul
2003 Bebek Sanat Galerisi, İstanbul
2002 12. TÜYAP Sanat Galerisi, Bebek Sanat
Galerisi, İstanbul
2002 Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
2001 “OYUN”, Galeri Artist Kuruçeşme, İstanbul
1999 Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi, İstanbul
1998 Ares Sanat Galerisi, İstanbul
1998 Deniz Müzesi Sanat Galerisi, İstanbul
1996 Artisan Sanat Galerisi, İstanbul
1995 Akbank Konak Sanat Galerisi, İzmir
1995 Akbank Bahariye Sanat Galerisi, İstanbul
1995 Yapı Kredi Sanat Galerisi, İstanbul
KATILDIĞI ETKİNLİKLER
2017 “Aykırı”, Z.DİLEKÇETİNER-MEHMET
ÇETİNER GaleriARK, İstanbul
2015 Kabullenme, Göçebe Bağımsız
Sanatçı İnisiyatifi, Schneidertempel Sanat Merkezi,
2013 Galeri Miz/İstanbul
2012 “Kuruma”, Ortaköy Sanat Galerisi, İstanbul
2012 Hep Birlikte V, Artgalerim Nişantaşı Sanat
Galerisi, İstanbul
2012 Galeri Miz, Bodrum
2012 Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı, Z.DİLEKÇETİNER-MEHMET
ÇETİNER, Haliç Kongre Merkezi, Adalı Sanat Galerisi, İstanbul
2011 Artist Sanat Fuarı TÜYAP, Adalı Art Galeri,
İstanbul
2011 Tunca Sanat Galerisi “7 İZ” Sergisi, İstanbul
2009 Art Show IV MKM, İstanbul
2009 8 Mart Dünya Kadınlar günü Sergisi Pera Art
Galeri, İstanbul
2009 30x30 Sanat Kareleri Eranus Sanat Galerisi,
Ankara
2008 Cumhuriyetin 85.yılında 85 Çağdaş Türk
Sanatçısı, ART and LIFE-The Marmara
Gallery, İstanbul/
2008
Vakıfbank Sanat Galerisi, Ankara/2007 Öngörüler, MKM Çağdaş Sanat Galerisi,
İstanbul
2007 “Sanat Akmerkez’de 5”, İstanbul
2007 Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı, İstanbul
2007 İstanbul Modern Sanatlar Galerisi, İstanbul
2006 “Sanat Akmerkez’de 4” Vitrin Sergisi, İstanbul
2005 Galeri İki Maymun, İstanbul
2005 “Sanat Akmerkez’de 3” Vitrin Sergisi, İstanbul
2005 F.A.M. Türkiye Sanatçıları Resim Sergisi
Sanko Sanat Galerisi, Gaziantep
2004 Yansımalar Resim Sergisi, Rodos/ Yunanistan
2004 Nostalji II Karma Resim Sergisi, Ares Sanat
Galerisi, İstanbul
2003 13. TÜYAP Sanat Fuarı, Galeri Baraz, İstanbul
2002 Çağla Cabaoğlu Art Galeri, İstanbul
2001 Yurt-Dünya Sanat Galerisi, Karma Resim
Sergisi, İstanbul
2001 Karma Resim Sergisi, İSO Sanat Galerisi,
İstanbul/
2000 Karma Resim Sergisi, Asmalı Mescit Sanat
Galerisi, İstanbul
1999 Gençler Toplu Resim
Sergisi, Atatürk Kültür Merkezi,Bilim Sanat Galerisi Organizasyonu, İstanbul
1999 Karma Resim Sergisi, Ağakay Sanat Galerisi,
İstanbul/
1999 Karma Resim Sergisi, Cey Atölye / Galeri,
İstanbul/
1998 Karma Resim Sergisi, Beytem Sanat
Galerisi,İstanbul/
1998 Karma Resim Sergisi, Yurt-Dünya Sanat
Galerisi,İstanbul/
1998 75.Yıl Türk PlastikSanatçıları Sergisi,/Bilim
Sanat Galerisi Organizasyonu, Dolmabahçe Kültür Merkezi, İstanbul/Ankara
1997 Hayvanlara Ressamca Bakış Karma Sergisi Özden
Sanat Galerisi, İstanbul
1997 58. Devlet Resim Yarışması Sergisi Atatürk
Kültür Merkezi, Ankara
1997 Karma Resim Sergisi, Vakko Sanat Galerisi,
İstanbul/Ankara/İzmir
1997 Karma Resim Sergisi, Galeri Replica, İstanbul
1997 Karma Resim Sergisi, C.A.M. Galeri, İstanbul
1997 9.Tekel Resim Yarışması Sergisi, Taksim Sanat
Galerisi, İstanbul/Ankara/Bursa
1997 2.Deniz Müzesi Resim Yarışması Sergisi, Deniz
Müzesi Sanat Galerisi, İstanbul/Ankara/İzmir/Bodrum
1997 Karma Resim Sergisi, PG Art Gallery, İstanbul
1996 Türk Resminde Ustalar ve Gençler, Baraz
Organizasyon-Avusturya Başkonsolosluğu, İstanbul
1996 Adana Çimento Sanayi Resim Yarışması Sergisi,
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Hacı Ömer Sabancı Kültür Sitesi, Adana
1996 57. Devlet Resim Yarışmalı Sergisi, Atatürk
Kültür Merkezi, Ankara
1996 6. İstanbul Sanat Fuarı TÜYAP, Bilim Sanat Galerisi, İstanbul
1996 2. Kağıt İşler Yarışmalı Sergisi, Resim Heykel Müzesi, İstanbul
1995 1. Kağıt İşler Yarışmalı Sergisi, Resim Heykel Müzesi, İstanbul
1994 15. Günümüz Sanatçıları Resim Yarışması
Sergisi,/Resim Heykel Müzesi, İstanbul
1994 Resim Heykel Müzeleri Derneği Karma Resim Sergisi/Halil
Dikmen Galerisi, İstanbul
1993 Resim Heykel Müzeleri Derneği Karma Resim Sergisi
Halil Dikmen Galerisi
PANEL-SEMPOZYUM
2009 “Türk Sanatın da Restorasyon
Sorunları”25.03.2009, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi / Asım
Kocabıyık Konferans Salonu ( Konuşmacı olarak)
2010 KNİDOS SANAT AKADEMİSİ “2010 'Resim Sempozyumu
MEHMET ÇETİNER
1960 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. 1984’de Mimar Sinan
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Yüksek Resim Bölümü’nden mezun oldu.
1988’de Deniz Müzesi’nde Plastik Sanatlar uzmanlığı görevinde bulundu. 1991’de
MSGSÜ Resim Heykel Müzesi’ne uzman olarak geçiş yaptı. 2004’te İstanbul Resim
Heykel Müzesi Müdür Yardımcılığına atandı. Halen görevine Uzman olarak devam
etmekte olan sanatçı soyutçu anlayışa bağlıdır. Renk parçalarının serbestçe
yayıldığı yüzey üzerinde, leke ayrımlarının derinlik etkisini öne çıkardığı
geometrik bölünmelere gitmekte, soyut espas kavramını biçimlendirici bir görüşe
bağlı kalmaktadır.
İstanbul’da yaşayan sanatçının çok sayıda kişisel karma,
yarışmalı sergi, sanat fuarı etkinlikleri bulunmaktadır. Yurt içinde ve dışında
çeşitli koleksiyonlarda eserleri yer almaktadır.
KİŞİSEL SERGİLER
2013 Artgalerim Nişantaşı, İstanbul
2011 Adalı Sanat Galerisi, İstanbul
2008 Antik Park Galeri, İstanbul
2006 Terakki Vakfı Sanat Galerisi -İstanbul
2004 Cey Galeri, İstanbul
2003 Galeri Artist Fulya Resim Sergisi, İstanbul
2003 Bebek Sanat Galerisi Resim Sergisi, İstanbul
2003 Turuncu Sanat Galerisi, Bodrum
2002 12. İstanbul Sanat Fuarı TÜYAP, Bebek Sanat Galerisi,
İstanbul
2002 Atatürk Kültür Merkezi, Resim Sergisi, İstanbul
2002 Galeri Artist Kuruçeşme Resim Sergisi, İstanbul
1999 Profilo Sanat Galerisi Resim Sergisi, İstanbul
1998 Ares Sanat Galerisi Resim Sergisi, İstanbul
1998 Deniz Müzesi Sanat Galerisi Resim Sergisi, İstanbul
1995 Akbank Konak Sanat Galerisi, İzmir
1995 Kare Sanat Galerisi Resim Sergisi, İstanbul
1993 Galeri Baldem Resim Sergisi, İstanbul
1991 Akbank Kuzguncuk Sanat Galerisi Resim Sergisi, İstanbul
KATILDIĞI ETKİNLİKLER
2017 “Aykırı”, Z.DİLEKÇETİNER-MEHMET ÇETİNER GaleriARK,
İstanbul
2012 “Kuruma” Uluslararası Enstalasyon Sergisi, BB. Ortaköy
Sanat Galerisi, İstanbul
2012 Hep Birlikte V, Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi,
İstanbul
2012 Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı, Adalı Sanat Galerisi,
İstanbul
2011 ARTİST Sanat Fuarı Tüyap, Adalı Sanat Galerisi,
İstanbul
2009 30. Sanat Kareleri Eranus Sanat Galerisi, Ankara
2009 Art Show IV, MKM, İstanbul
2008 Vakıfbank Sanat Galerisi, Ankara
2007 Cumhuriyetin 85.Yılında, 85 Çağdaş Türk Sanatçısı/
ARTandLİFE - The Marmara Gallery, İstanbul
2007 Öngörüler, Geleceğe Mektuplar, MKM Çağdaş Sanat
Galerisi, İstanbul
2007 Akmerkez 5. Sergi, İstanbul
2007 Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı, İstanbul
2007 İMSG Karma Sergi, İstanbul
2006 Akmerkez 4.Vitrin Sergisi, İstanbul
2005 Akmerkez 3.Vitrin Sergisi, İstanbul
2004 Nostalji II Ares Sanat Galerisi, İstanbul
2003 13. TÜYAP Sanat Fuarı, Galeri Baraz, İstanbul
2002 Çağla Cabaoğlu Art Galeri, Karma Resim Sergisi,
İstanbul
2001 Yurt-Dünya Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi,
İstanbul
2001 Halilagiç Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul
2001 Yurt-Dünya Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi,
İstanbul
2001 İstanbul Sanayi Odası, Karma Resim Sergisi, İstanbul
2000 Asmalımescit Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi,
İstanbul
1999 Atatürk Kültür Merkezi, Gençler Toplu Resim Sergisi,
İstanbul
1999 Ağakay Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul
1999 CEY Atölye Galeri, Karma Resim Sergisi, İstanbul
1998 Yurt-Dünya Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi,
İstanbul
1998 75.Yıl Karma Sergisi, Dolmabahçe Kültür Sanat Merkezi,
Bilim Sanat Galerisi, İstanbul
1998 75.Yıl Karma Sergisi, Çankaya Belediyesi Kültür Sanat
Merkezi, Bilim Sanat Galerisi, Ankara
1998 Beytem Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul
1997 Özden Sanat Galerisi, Karma Desen Sergisi, İstanbul
1997 Vakko Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi,
İstanbul/İzmir/Ankara
1997 P.G.Art Galery, Karma Resim ve Heykel Sergisi, İstanbul
1997 C.A.M. Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul
1996 6.Sanat Fuarı Tüyap, Bilim Sanat Galerisi, İstanbul
1996 Teşvikiye Sanat Galerisi, Yapı Kredi Sanat Galerisi,
Karma Resim Sergisi, İzmir
1996 Avusturya Kültür Ofisi, Galeri Baraz Organizasyonu,
Karma Resim Sergisi, İstanbul
1995 16.Günümüz Sanatçıları Resim Yarışması Sergisi,
İstanbul
1995 Kare Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul
1994 15.Günümüz Sanatçıları Resim Yarışması Sergisi,
İstanbul
1994 4.Sanat Fuarı Tüyap, Ekol Sanat Galerisi, İstanbul
1994 55. Devlet Resim Yarışması Sergisi, Ankara
1993 3.Sanat Fuarı Tüyap, Galeri Baldem, İstanbul
1993 Galeri Baldem, Karma Resim ve Heykel Sergisi, İstanbul
1993 4.Ahi Evran Resim Yarışması Sergisi, Kırşehir/Ankara
1993 26.DYO Resim Yarışması Sergisi, İstanbul/Ankara/İzmir
1992 Mine Sanat Galerisi 1.ve 2. Karma Resim Sergisi,
İstanbul
1991 Temizocak Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İzmir
1991 Arkeon Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul
1991 75.Yıl Karma Resim Sergisi, Yeşil Lions Kulübü Derneği,
Bursa
1991 Bilim Sanat Galerisi, Karma Resim Sergisi, İstanbul