Erdal Duman, (Photo by Ümmühan Kazanç). |
“MY HAIR STAND ON END”: THE CRY OF AN
ARTIST
Yazı: Ümmühan Kazanç
Sanatçı
Erdal Duman’ın ArtInternational 2015 Fuarı’nda, .artSümer standında “Tüylerim
Diken Diken” başlığı altında sergilediği çalışmaları, son günlerde yaşadığımız
ve hepimizin tüylerini diken diken eden acı olayların etkisiyle özel bir
farkındalık yaratarak, ön plana çıkıyordu.
Erdal
Duman’ın özellikle “860” isimli, GÖZYAŞI ŞİŞELERİ ile oluşturduğu enstalasyonu karşısında
dakikalarca durdum. Ben o gözyaşı şişeleri içinde çok şey gördüm: Onlarca
şehidin ardında bıraktığı eş, çocuk, ana ve babaların gözyaşları; masum bedeni
Bodrum’da sahile vuran Aylan Bebeğin artık akamayacak gözyaşları; Suriye’deki
savaştan kaçarak, başka yurtlara sığınmaya çalışan mültecilerin gözyaşları; şiddet
gören kadınların, kızların gözyaşları; adeta hunharca katledilen doğanın göremediğimiz
gözyaşları… Gözyaşları artık boğazımızdan yükselen çığlıklara karışarak çok kanlı
akıyor.
Erdal Duman, “Tüylerim Diken Diken - My Hair
Stand On End”, 2015, metal, 225x25x6 cm., edisyon 1, (Photo by Ümmühan Kazanç). |
Ve
Erdal Duman’ın metal çubuklarla oluşturduğu “Tüylerim Diken Diken” duvar yazısı
da metal çivinin soğuk ve sivri ucu gibi, vücudumuzda, ruhumuzda derin izler
bırakan yüzlerce acıya, insanlığın hızla yok oluşuna sert ve anlamlı bir
dokunuştu.
Erdal Duman, “Tüylerim Diken Diken - My Hair Stand On End”, detay, 2015, metal, 225x25x6 cm., edisyon 1, (Photo by Ümmühan Kazanç). |
ERDAL DUMAN’DAN “TÜYLERİM DİKEN DİKEN”
Erdal
Duman ArtInternational Fuarında “Tüylerim Diken Diken” başlığı altında
sergilediği çalışmalarının kavramsal altyapısını şu sözlerle anlatıyor: “Hayatta
kalmak adına yaratıcılığımızı sonuna kadar kullanarak kendimizden başka hiçbir
şey geride bırakmadan ilerliyoruz. Bu konuda o kadar başarılıyız ki doğadaki en
mükemmel canlıları bile kıskandıracak şekilde becerikliyiz. İnsanlığın ortaya
koyduğu bu yetenek karşısında tüylerim diken diken. Kendinden olmayanı yok
eden, farklı inanca, yaşam biçimine tahammülü olmayan yapısıyla, empatiden
yoksun bakışıyla yol alan insanın tek kurtuluşu ise, birbirinin tıpkısı olan
dev bir organizmaya dönüşmesi. Ancak o zaman kendisi için en uygun yaşam
biçimine kavuşacak. Artık ortada yok edecek kadın, çocuk, doğa, hayvan, inanç,
ırk kalmadığında kendi için ideal dünyayı yaratmış olacak.”
Erdal Duman, “860”, 2015, gözyaşı şişeleri,
metal çubuklar, değişebilir ölçü, (Photo by Ümmühan Kazanç). |
“MY HAIR STAND ON END” by ERDAL DUMAN
Erdal
Duman explains conceptual background of
his Works titled as “My Hair Stand On End”: “In order to survive in this
World, using up all our creativity, we have been destroying everything around
us, heading fort he ideal future.
We
have very well done in this respect, which is so unique among all creatures.
This deed of us makes my hair stand on end. With our innate intention of
destroying others who have different religion, lifestyle on so on, with their
lack of empathy for others, humanity will only achieve to survive by turning
itself to an organization of individuals all uniformed, or all the same. Then
there will be no women, no children, no nature, no animals, no race, no faith
to eradicate, at which point it will manage to deserve its ideal form without
any variety and diversity.
Erdal Duman, “860”, 2015, gözyaşı şişeleri,
metal çubuklar, değişebilir ölçü, (Photo by Ümmühan Kazanç). |
ERDAL DUMAN ÖZGEÇMİŞ
1976
yılında Almanya’da doğan Erdal Duman, 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. 2007 yılında Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Heykel Anasanat Dalı yüksek lisans
programını tamamladı. Halen Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde
sanatta yeterlik programına devam etmektedir. Çok sayıda kişisel, karma
sergiler ve ortak projelerde yer aldı. Ayrıca fotoğraf çalışmaları ve afiş
tasarımı alanında işleri bulunmaktadır.
Erdal
Duman, son yıllarda Ankara’nın sanat ortamına hareket getiren Yaygara Güncel
Sanat Topluluğu’nun kurucularından. İşlerinde militarizmi ve daha belirgin
olarak da savaş araç gereçlerini konu ediniyor. Daha önce Ankara’da katıldığı
sergilerde ve Contemporary İstanbul gibi etkinliklerde çeşitli örneklerini
izleyici karşısına çıkardığı işler 2011 yılında "Ammunition" isimli
kişisel sergisi İstanbul’da .artSümer’de yer almıştı.
Savaş,
günümüz dünyasında neredeyse bütün bir haritayı kaplayacak şekilde yayıldığı
halde en görünmez hale gelen olgulardan biri. Her an her yerde bir ayaklanma,
bir toplumsal kalkışma ya da topyekün seferberlik durumu yaşanıyor. Ön planda
insanlar acı çeker ve ölürken, resmin görünmeyen kısmında silah teknolojileri
üzerine büyük pazarlar kurulup dağılıyor. Erdal Duman işlerinde resmin bu
görülmeyen kısmına odaklanıyor. Daha doğrusu hepimizin bilmesine ve apaçık göz
önünde olmasına karşın, iktidar odaklarının ustaca sümen altı etmeyi
başardıkları, dikkati başka bir tarafa çekmeyi becerdikleri bu illüzyona işaret
ediyor.
Erdal Duman, “Dimdik – As Straight As an Arrow”,
2015, metal, pirinç döküm, 52x52x185 cm., (Photo by Ümmühan Kazanç). |
ERDAL DUMAN BIOGRAPHY
When
the object is represented in a different way than the usual, it takes on a new
definition. The image on the verge of reality creates a replica that constantly
sabotages its original, distorts and disconnects with its own reality, giving
way to the emergence of an image that is identical with the original yet
metaphorically transformed in terms of meaning.
When
images replace reality, human consciousness moves to a different angle. Hence
it is impossible to conceive reality at this space between the situation itself
and its conceptualization. The indicator that emerges in that interim leads the
mind astray, superseding the sight. When we think about the images of the
recent Gulf War, we can draw the same conclusion: In fact Baudrillard
underlined this by saying “Gulf War did not take place”. Rather than a war that
caused the death of thousands of people, the assumption referred by this
sentence is the question if those images that we watched were real. Even the
question if all that has happened was a construct, cannot find its reality.
Everything is there for the world to see yet dissimulated perfectly.
Erdal
Duman borrows the shapes of the objects that represent violent and tragic
realities, and he rebuilds them. These false ammunitions conceal their true
existence while reflecting the false reality of the other. In fact, in
contradiction to their defective reality, they manifest a more complete reality
by showing their existence in their absence.
Erdal
Duman’s sculptures are as permeable as the images of war. Looks pass through
them without touching anything, as if they were camouflaged by space. Space
appears to be another component of these sculptures, where the meaning is
hidden. Space refers to the identical yet unseen and undisclosed part of reality.
Still these objects are glamorous and bright with neon colors to catch our
glances. They are as ravishing as war instruments. Because they are alienated
from reality and their meanings are camouflaged.
Born
in 1976 in Germany, Erdal Duman obtained his BFA in Sculpture in 2002 in
Hacettepe University in Ankara, and completed his MFA from the same institution
in 2007. In 2011 he opened his first solo show, "Ammunition" at
artSümer. He currently lives and works in Ankara.
FOR INFO:
.artSümer
www.artsumer.com
kemankeş
mah. mumhane cad. laroz han no:67 karaköy 34425 istanbul turkey
t.+90
212 249 1035
f.+90
212 249 1036
m.+90
539 340 6089