ironik portre yorumları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ironik portre yorumları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2014 Cumartesi

İRONİK PORTRE YORUMLARIYLA KADİR AKYOL





Kadir Akyol’un portre çalışmalarını ilk bakışta, foto-kolaj olarak algılayabilirsiniz. Ama O, tüm portrelerini yağlıboya ile dantel gibi işliyor ve ortaya ironi ve eleştiri yüklü çok özel eserler çıkıyor.

Röportaj: Ümmühan Kazanç

Sevgili Kadir, 2014-2015 sanat sezonuna yoğun bir giriş yapıyorsun. 30 Ağustos’a kadar devam edecek “DOKUZ+BİR” karma sergisinde iki eserin yer alıyor. Ama onun dışında hem yurtiçinde hem de yurtdışında birçok etkinliğe katılacaksın. Programını senden öğrenebilir miyiz?
Sizin de belirttiğiniz gibi, Mine sanat Galerisi’nde Lütfiye Bozdağ’ın Küratörlüğünü üstlendiği “DOKUZ+BİR” sergisi 30 Ağustos’a kadar devem ediyor.
12 Eylül-12 Ekim 2014 tarihleri arasında Küratörlüğünü Beste Gürsu’nun yaptığı “BİR HİKAYEM VAR” temalı sergimiz, Pera Müzesi’yle birlikte, çok önemli bir galeri olan Saraybosna Ulusal Galeri’de, Bosna-Hersek’te izleyiciyle buluşacak.
13-16 Kasım 2014 tarihleri arasında Contemporary İstanbul Fuarı’nda, İstanbul, Berlin ve New York bağlantılı “galeri piq – nyc” ve Galeri Ark ile resim ve bir düzenlemeyle fuarda yer alacağım.
22 Kasım 2014’te kişisel sergim öncesi Koleksiyoner Mete Bora’nın İstanbul’da yeni açtığı SUMMART’ta, sanatçı tanıtım programı kapsamında 480x180 cm boyutlarında özel yaptığım bir çalışma ile kişisel sergimin ön tanıtımı olacak.
22 Kasım Galeri Ark’ta kişisel sergim açılacak.
Aralık ayında Belçika’nın Başkenti Brüksel’de Türkiye-Avrupa Birliği Kültürlerarası Sanat Diyalogları T.C. AB Daimi Temsilciliği Galerisi’ndeki sergimle 2014 yılı programını bitiriyorum.

Kaya Özsezgin, resim çalışmaların ile ilgili kaleme aldığı yazısında şu cümleleri kullanıyor: “Kadir Akyol’un bu konu çevresinde, özel photo-shop teknikleri kullanarak, fotografik temsil işlevine yeni bir sanatsal kimlik katarak oluşturduğu portreler, bu geleneğin temsiliyet özelliğini sorgularken, bir yandan da kendi aile bireyleri başta olmak üzere medya patronlarına yönelik yarı eleştirel yarı ironik tasvir modlarını gündeme sokmakta, böylece kendine özgü bir tipoloji kavramını açığa çıkarmaktadır.” Sen bu söylemi biraz açar mısın? Kendi çalışmalarını foto-realist olarak tanımlar mısın? Ama resimlerin oluşum sürecine baktığımızda ben biraz “hiperrealizme” de yakınlaştığını da görüyorum.
Gördüğüm her nesneyi sanatsal bir nesne olarak algılamamdan imgelerin çıplak temsillerini saf boya alanlarıyla sorunlaştırıp, problem haline getirip tuval yüzeyini sosyo-kültürel, politik ve etnik gerilimlerle yüklü imge yorumlarıyla içlerini doldurup; gerektiğinde kişisel hikayerini de ötekileştiren bir duyarlıkla simgesel bir dile, sosyo-politik ve kültürel bir basıncı da içeren her düzeydeki iktidar yapılanmasının kodlarını açığa çıkarmak üzere, çoğunlukla aşina yüzleri ve imgeleri dijital bir dip yüzey önünde yapı- söküm kavramlarıyla açıklayabilirim ve 2013 yılında Rh+ Sanat Dergisi’nin düzenlemiş olduğu Yılın Genç Ressamı yarışmasında birincilik alan realist çalışmamda olduğu gibi, portreleri çıplak bir şekilde, belli yerlerde hiperrealizme yaklaştığım dönemler de olmuştur.

Bir de portrelerini hepimizin aşina olduğu, bir zamanlar ya da hala televizyonlarımızı, sehpalarımızı süsleyen tanıdık dantel motifleriyle şeffaf bir şekilde örterek, izleyicileri biraz daha derin düşünmeye davet ediyorsun? Akrabalarını, atalarını dantel motiflerinin arkasından izlememize iten nedenin arkasında ne yatıyor?
Portrelerimde, Güç / İktidar ilişkilerini olanca sertliği ve soğukluğuyla duyuran bu dip yüzey önünde bir kayıp zamanın kederiyle yüklü plastik dil aradaki “insan”ın imgesel temsili üzerinden, yakın tarihin kült isimlerini, aile bireylerimi, akrabalarımı ve aynı coğrafyaya ait kimi bilindik yüzleri Doğu-Batı sentezi içerisinde sorunlaştırıp bu durumun problem halini resimlerimle çözme gayreti içerisindeyim.

Çalışmalarında kullandığın geleneksel dantel motifi ile yaptığın doğu-batı sentezine ek olarak, medyaya gönderme yaptığın, tek kanallı dönemlere bizi götüren, yuvarlak içindeki geometrik şekiller, belli bir yaş grubundaki insanların beynine kazınmış bir imgedir. Resimlerinin arka planını oluşturan, bu ilk televizyon kanalımızın bellek yorucusu imgesi senin ironi süzgecinden nasıl geçiyor?
Çok kısa bir şekilde açıklayacak olursam, Türkiye’de TRT ile tanıdığımız test yayını sembolünü gezi olaylarıyla başlayan çok kanallı ama tek elden yönetilen medyanın etkisi üzerine çalışma serüvenim, bana medyanın aldatıcı yönünü, gücünü, bana ve herkese gösterdi. Kimsenin görmediği ya da göremediği veya gösterilmeyen bir zamanlar tek kanallı dönemlerde, büyüdüğüm coğrafyada, bu olaylar ve daha kötüleri yaşanıyordu. Empati kurma amaçlı, duyarlı olunmaya, farkındalıklarımızı artırmaya yönelik başlayan çalışmalarımda imgenin pornografisini çizme gayretine düştüm.

Son olarak, çalışmalarının gelecekte nasıl bir yöne evrileceğini düşünüyorsun? Kafanı meşgul eden yeni imgeler var mı? Örneğin Galeri ARK’ta açacağın kişisel serginde ne gibi sürprizler olacak?
Gelecekte çalışmalarım disiplinler arası bir boyutta devam edecek. Galeri Ark’ta açacağım kişisel sergimde aile bireylerimin, akrabalarımın ve doğuya ait kişilerin karekteristik yüzleri, 10 adet büyük boyutlu resim ve bir adet video çalışmam ile izleyiciyle buluşacak.

KADİR AKYOL ÖZGEÇMİŞ
Kadir Akyol 1984 yılında Mardin’de doğdu.
2004-2008 Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirdi.
2008-2011 Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans, (Tez Konusu: Çağdaş Sanatta Melez Yaklaşımlar)
2011 yılında İspanya’ da Universidad De Sevilla Faculttad De Bellas Artes’da 2. master eğitimine başladı. İspanya’da “Hacker Sanatı” isimli tezine devam etmektedir.
2009-2013 yılları arasında Amerika ve Avrupa’nın bazı kentlerinde sanatsal araştırmalar yaptı, proje bağlamlı workshop ve etkinliklerde yer aldı.
2013 yılında Rh+Artmagazine ‘Yılın Genç Ressamı’ Ödülünü kazandı.
Can Sanat Yayınlarına ait, Primo Levi’nin “Bunlar da İnsan mı” eseri ve Behçet Çelik’in “Ateşe Atılmış Bir Çiçek” isimli romanlarına, iki farklı eseri kapak resmi seçilmiştir.
10 Kişisel sergi açmış ve 100’den fazla ulusal ve uluslararası bir çok karma, grup, bienal, trienal, sempozyum, fuar, müzayede, projeli etkinliğe; resim, video, enstalasyon ve performanslarıyla katılmıştır.

KİŞİSEL SERGİLER
2014    “imgenin pornografisi”, Galeri Ark, İstanbul
2013    “nameless” rh+ artmagazine, Yılın Genç Ressamı, Planet of Art, İstanbul
2012    “Money Talks” (video, enstalasyon, resim) Artcore Space, İstanbul
2012    “İnsect”, ART and LIFE Gallery, İstanbul
2011    “metamorfoz, gregor Samsa, böcek serisi”, (Resim) Galeri Studio 9, İstanbul
2010    “Gregor Samsa” Altamira Sanat Galerisi, Mersin
2010    “Gregor Samsa” M.T.S.O. Sanat Galerisi, Mersin
2008    “metamorfoz” (sokak çocukları yararına) Teoman Ünüsan Sanat Galerisi, Mersin
2007    “Kadir Boyut” (oyun), Teoman Ünüsan Sanat Galerisi, Mersin
2007    “Aşk Resmi”,  ‘Wc’de sergi’,  Mersin Üni. G.S.F. Mersin
2006    “kadir - Kent” Mersin Üniversitesi (Açık alanda sergi), Mersin

İletişim:
kadirakyol47@gmail.com
www.kadirakyol.com