galeri ark etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
galeri ark etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2016 Perşembe

ÖZGÜR DEMİRCİ “KİMSE BİLMEZ”

“Paradise Garden”, tuval üzerine yağlıboya, 190x320 cm.
Özgür Demirci’nin “Kimse Bilmez” isimli sergisi 22 Ekim - 20 Kasım 2016 tarihleri arasında Galeri Ark’ta izlenebilir. Serginin küratörü Firdevs Kayhan.

“…bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye kimse bilmez. Kimse bilmez…” Mehmet Güreli

Kahverengi - karanlık düşsel imgeler… Kimdir böyle haykıran kimse bilmez... Biçim ve boyutu… İpucu varsa nerede? Demirci bunu resimlerinde saklıyor. Ölçüsüz karanlıkta… Bulunduğu yeri imgeliyor. Temsil olan beden ve yüzeylerini kaplayan parmaklar bize ipuçları veriyor. İşaret ediyor. Gerileyen ya da ani bir sıçrayışla giden ya da bir duraksamanın ardından yeryüzünün çamurundan ellerini kurtarıyor. Osmanlı minyatürlerindeki zamansızlıktan. Antik Mısırın papirüs resimlerine, orta doğunun en eski dini Zerdüştlüğün peygamberi Zerdüşt’e  ilham veren Tanrı Ahura Mazda’ya kadar uzanan, sonsuzluk gibi en uzakta olan figürler üstten ve her yandan ve her düzeyden eşit uzaklıkta duruyor..

Her şey aynı zamanda hem olup bitmiş hem de olmak üzere yüzeyde duruyor. İmgelerinde az devingenlik, hafiflik, en uygun konumu ararmışçasına az değişkenliği gösteriyor. İzleyiciye bir geçmiş veriyor ve onu kabullenmesini sağlıyor.


“Kimse bilmez”, 2016, Kağıt üzerine yağlıboya, 200x130 cm.
Galeri Ark
Cemiltopuzlu Caddesi Kaya Apt. No:49 Göztepe, İstanbul
Tel: 0216 369 4900

21 Nisan 2015 Salı

YAN | TESİR / SIDE EFFECT SERGİSİ GALERİ ARK’TA

Nazım İrem, tuval üzerine karışık teknik, 
112x76 cm.
Fatih Balcı, Canan Beykal, Fatoş Beykal, Zeynep Erdinç, Genco Gülan, Nazım İrem, Hülya Küpçüoğlu, Sabrina Osborne, Froso Papadimitriou ve Victoria Rance’den oluşan “yan|tesir” isimli karma sergi 25 Nisan – 24 Mayıs 2015 tarihleri arasında Galeri ARK’ta görülebilir.

Prof. Dr. Nazım İrem sergi ile ilgili kaleme aldığı yazıda şu ilginç detaylara değiniyor:
Tesir: İnsanı, şey(leri) veya olayların akışını etkilemek...
Yan Tesir: . isim, tıp (***) Tedavi için uygulanan ilacın kişide kullanım amacı dışında sebep olduğu olumsuz etki
2. Bir eylemin beklenmeyen amaçlanmayan sonucu, dolaylı yapılan etki


Hülya Küpçüoğlu, “Ağaçların Öyküsü”, 
no 12, tuval üzerine akrilik, 160x120 cm.
Tesir değişim yaratma potansiyeli taşıyan bir etkileşim biçimidir. Her etkileşim, insan öznelliğinden kaynaklanan istek ve fikirlerin şekillendirdiği amaçlar çerçevesinde gerçekleşir. Amaçlarımızın sınırlarını derin ahlaki, estetik, ekonomik, siyasal ve sosyal yapılar belirler. Yapılar amaçlarımızı anlamlandıran zihinsel kurgulardır. Her birimizin kendisini olduğu gibi var ettiği derin yapısal farklılıklar ile deneyim, imgelenim ve bilme hallerimizin bağlamsallığı nedeniyle tesirler aynı şekilde tecrübe edilmezler. Bazen tesir değil de yan-tesirdir deneyimlediğimiz... Amaçlanan, amaçlanmayan, beklenen, beklenilmeyen, hesaplanan, hesaplanmayan, doğrudan, dolaylı her ne var ise, tesir ve yan|tesir olarak etkileşirler. Böylece yaşadığımız dünya çok-amaçlı, çok-anlamlı ve çok imkanlı bir alana dönüşür. Yalnızca bu alanda estetik olan siyasal-ahlaki, ahlaki olan siyasal-estetik yan tesirler yaratabilir.

Victoria Rance, “The Wedding photograph”, 
Digital photograph on fuji crystal archive paper, 30.5 x 45.7 cm.
“Her fikir doğası gereği sadece mevcut gerçekliğin değil, bir olasılığında göstergesidir” diyen John Dewey, aynı zamanda, insani deneyime yön veren imgelemin, toplum-olarak-diğerinin yan tesiri olarak eylem ve amaçlarımızı mevcut gerçeklik alanından başka imkanlara doğru nasıl genişlettiğini ve yeni anlamlar kazandırdığını da ifade etmektedir. Bu sergideki sanatçıların eserlerinde açığa çıkan fantezi, metaforlar, görüntüler ile bütün bilinenlerin ilk biçimlerine yapılan göndermeler yaşattığımız dünyanın o derin yapılarının yan|tesirleridir.

Genco Gülan, “Money”, 8 mg kapsül, (10 kapsüllük karton kutuda), Bir Dolarlık banknot, makas, boş ilaç kutusu, cımbız, 11cm x 5cm x 2cm.
SIDE EFFECT
ef·fect
: a change that results when something is done or happens : an event, condition, or state of affairs that is produced by a cause
: a particular feeling or mood created by something
: an image or a sound that is created in television, radio, or movies to imitate something real
side effect
: an often harmful and unwanted effect of a drug or chemical that occurs along with the desired effect
: a result of an action that is not expected or intended

 Effect is a type of interaction with a potential of change. All interaction takes place through intentions shaped by desires and ideas that stem from human subjectivity.  Deep moral, aesthetic, economic, political, and social structures frame our intentions. Yet, structures are mental constructs that only make our intentions meaningful to us. It is because of the deep structural differences, contextuality of  experiences, imagination and states of cognition that make each of us uniquely as we are; there is no uniform experience of the effects. Sometimes, it is not the effect but the side-effects that we experience. Everything that is intended, unintended, expected, unexpected, calculated, uncalculated, direct or indirect interact as effects and side-effects. Thus, the world-we-live-in is transformed into a multi-purposeful, multi-meaningful and multi-potential realm. Only in such a realm what is aesthetical has politico-moral and what is political has aesthetic-moral side-effects.
When John Dewey said "every idea by its nature indicative of a possibility not of present actuality," he was also implying that different forms of cognition and imagination, which direct human experience as the side-effect of the Other-as-society, extend our actions and purposes from actuality to other potentialities and attach new meanings to them. Fantasies, metaphors, images and the archaic forms of all the-known that are revealed in the works of the artists in this exhibition are the side|effects of the deep structures of the world-we-sustain.

Prof. Dr. Nazım İrem

19 Şubat 2015 Perşembe

MAİDE BULAK, ‘KENT VE SESSİZLİK’ SERGİSİNDE, RESMİN KENDİ ÇIĞLIĞINI SESSİZCE DUYURUYOR…

Maide Bulak
Maide Bulak, Galeri Ark’ta 21 Şubat - 14 Mart 2015 tarihleri arasında izlenebilecek “Kent ve Sessizlik” isimli kişisel sergisinde; uzun yılların birikimini, resim sanatının sessiz ama çok söyleyen tavrıyla birleştirip kendine özgü sade ve net tavrıyla ortaya koyuyor. Onun başlangıçta İstanbul’dan yola çıkıp kent haritalarının plastik anlatımına evrilen çalışmaları bu kez çıkış noktasını flulaştırarak sessiz, dingin bir anlatıma dönüşüyor. Keskin konturlar, parlak renklerle birleşip dinamizmden zarifçe sade bir anlatıma geçiyor.
Maide Bulak uzun zaman önce kentle başlayan yolculuğuna bu kez soyutun diliyle suskun bir karşılık veriyor. Kalabalıkların, sonsuz uyaranların ortasında tam da özlediğimiz gibi…

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Ü.K. Merhaba Maide Hanım, Galeri Ark’ta yer alan beşinci kişisel serginizde ‘Kent ve Sessizlik’ temasıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyorsunuz. Sanat kariyerinizin ilk dönemlerinde çalışmalarınızın konusunu İstanbul ve kent haritaları oluşturuyordu. Şimdi ‘kent ve sessizlik’ kavramı nasıl yansıyor eserlerinize?

Maide Bulak, “İsimsiz”, 2011,
karışık teknik, 71x52 cm
M.B. Kent kavramı, yüz yüze iletişimin olduğu, dinamik birçok mekanı ve zamanı içeren bir yapıdır. Bu açıdan ilişkisel yaklaşımda kent, heterojen bir yapıdadır. Tarihsel süreçlerde; feodal toplumdan sanayi toplumuna geçişte ‘kent’ tanımlanmaya çalışılan bir nesne olmuştur. Kent kavramı günümüzde bir ‘kolaj’ olarak görülmesi kentte farklı kültürlerin olduğunu ortaya koyar. Mitolojik katmanlarıyla iç içe olan bu olgular ile birlikte plastik bir anlatım da yansıyor işlerime.
Fonda siyahın, grinin onlarca tonunu kullanarak renklerle ilişkiye geçecek şekilde dokular yaratıyorum. Lekeler fonda serbest ve organik bir biçimde var olurken, soğuk-sıcak renk karşıtlığıyla bir araya geldiğinde, lekeler dokuyla kaynaşmak yerine benim de resmimde birer kolaja dönüşüyorlar.
Düzensiz lekeleri algının belli bir merkezinde odaklamanın yerine, bütüne yayıyorum.

Ü.K. Aslında İstanbul giderek daha gürültülü, hareketli bir kent hale gelirken, sizin eserlerinizde ‘dinginlik ve sessizlik’ hissediliyor. Bu yaklaşımınızı şehrin bu haline bir tepki mi yoksa sizin sanatınızın doğal olarak evrildiği nokta olarak mı değerlendirmeliyiz?

M.B. İkisini de birbirinden ayırmıyorum. Kent yaşantısı büyük bir karışıklık. Bu karışıklıktan korunabilmek ve koruyabilmek için üzerine soyut kavramları çalışmamız gerekir. Akıl yürütme, sağduyu, saygı vb. Bu karışıklığın yozlaşmayı yarattığını görüyoruz ve tanık oluyoruz. Toplumun genelinde bu olumsuz ve umutsuz bir hal yaratıyor.
Bu karışık panaromaya baktığımda kenti bazen siyah-beyaz, bazen renkli, yalın-karmaşık, somut-soyut haliyle hissediyorum. Kentin bedeni ve duyguları olduğunu düşünüyorum. Ama ruhsal açıdan değişken ve agresif bir durumdayız bu ara. O zaman beden de sağlıklı olamaz. Kentimizin tahammül düzeyini artırmamız gerekiyor. Kendini hatırlamak, sessiz bir içsel dur ile yapılabilir.

Ü.K. Bu yozlaşma süreci içinde sanatçıyı hangi durumda buluyoruz?

Maide Bulak, “İsimsiz”, 2014,
karışık teknik, 51x38 cm
M.B. Devletin sanatla ilgili bir politikası olmaması nedeniyle var olma sorunu vardır. Devlet bizim var olduğumuzu görmüyorsa var olamazsınız. Söylenenleri kimse dinlemiyorsa, söylediklerinizin de bir anlamı yoktur. Var olma savaşı burada tamimiyle kişiseldir. Devlet kendi doğasına ve amaçlarına uygun davranırsa, sanatta da yaşanılan yozlaşma süreci bitecektir.

Ü.K. Temanız sessizlik olmasına rağmen bu serinizdeki çalışmalarınızda kontürlerin daha bir keskinleştiğini, renklerin daha canlı ve parlak olduğunu görüyoruz. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

M.B. Toplumumuzda belirsizlik seviyesi her birimizi ‘öfkeli’ insan durumuna yaklaştırdı. Artık her yerde şiddeti tanımlıyoruz, tanık oluyoruz ve seyrediyoruz. Bilinçaltına atılan bu tohumlarda akıl yürütme becerisi devre dışı kaldığında hep bir yenisi ekleniyor. Bu durumdan herkes huzursuz.
Var oluşumuzun temeli olarak, bildiğimiz kuralları yıkan olayların oluşmasında da en büyük öfkeyi duyarız. Sessizlik, karşıtların birliği felsefesinden çıkışlı olarak çığlığa dönüştü. Resmin de kendi çığlığını, sessizce size duyurmak istedim.
Keskin kontürleri parlak renklerle birleştirip kendi dinazmini oluşturdum. Soyutun diliyle bir karşılık verdim. Soyutlama yaparken, heyecan duyduğum renklerle içselleştirme sonucu dönüştürücü ve aydınlatıcı etkisini yansıttım. Umarım, toplum en yakın zamanda kendini hatırlar. Buna çok ihtiyacımız var.

Ü.K. Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldunuz ve yüksek lisansınızı da aynı üniversitede tamamladınız. O günden bu yana aktif sanat yaşamınıza devam ediyorsunuz. Bugüne kadar ki sanat yaşamınıza baktığınızda sanatsal gelişiminizi nasıl tanımlarsınız?

Maide Bulak, “İsimsiz”, 2014,
karışık teknik, 46,5x38 cm
M.B. Sanatçı henüz var olmayan şeyi yaparken görsel keşifte olduğunu düşünür. Bunu yaparken kendi yapıtının da ön izleyicisidir. Yapıtın öncesinde biçimlenmeden önce malzemenin dilini, kendi olgusuyla, hayalleriyle, kendi esiniyle, yasalarıyla örtüşen bir eser ortaya koyar. İçinden gelen esine göre karar verir. Bu bir salınım halidir. Ama son durum değildir. İlişki yeniden başlar nesneyle. Yaşadığı zamansızlığı, bırakmış olduğu kendi doğasını karşısına alır ve seyreder. İzleyici olma hali, devam eder. Ta ki yeni bir işe başlayıncaya kadar...
Bu sonu olmayan bir düş gücü ve yapma gücüdür. Bu döngünün içinde olmak gelişimin zaten kendisi.

Ü.K. Uzun süredir Galeri Ark’taki serginiz için hazırlanıyorsunuz. Önümüzdeki yıllar için üzerinde çalıştığınız projeler var mı? Ya da resim sanatıyla ilgili gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?

M.B. Yarım kalmış bir projem var. Amacım ilk önce projemi tamamlamak. Farklı disiplinleri de bir araya getirmeyi hedefliyorum. Mitolojik esinden gelişen projemde güç, iktidar vb. olgular etrafında bu kavramları görsel dile geçirmeyi işliyorum.
Herkesin hayalleriyle ilintili bir durum bu.
Hayallerinin olabilmesi için süregelen bu karışıklıkların bitmiş olmasını temenni ediyorum. Özgürce, kavganın olmadığı, yaşam standartlarının düzeldiği... Şartlar da bu şekilde düzelmeye başladığında doğru bir akış olacaktır. Böylece her hayalin gerçekleşmesine bir adım daha yaklaşırız.

Maide Bulak, “İsimsiz”, 2014, karışık teknik, 46,5x38 cm
MAİDE BULAK ÖZGEÇMİŞ
1973 İstanbul doğumlu
1992-1996 Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü
1996-2000 Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Resim Bölümü Yüksek Lisansı

Kişisel Sergiler
2015 “Kent ve Sanat”, Galeri Ark, İstanbul
2011 “Lejant”, OlcayArt Galeri, İstanbul
2010 “İO”, Çağla Cabaoğlu Art Galeri, İstanbul
1999 “Adak”, Falez Sanat Galerisi, Antalya
1998 “Tül ve Tülbentler”, İsviçre Sigorta Sanat Galerisi, İstanbul

Ödüller
2005 “Yılın Genç Ressamı 2005” Yarışma Finalisti, Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi, İstanbul
1998 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yarışması “Deniz” 1.lik ödülü, İstanbul

Karma Sergiler
2010 “Genç Ustalar-Usta Gençler” Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi Beşiktaş Çağdaş, İstanbul
2007 Marmara Atatürk Eğitim Fakültesi Sanat Sempozyumu, İstanbul
2006 16. İstanbul Sanat Fuarı, Genç Karma, Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi, İstanbul
2006 Terakki Vakfı Sanat Galerisi “35 Yaş Altı” Karma Sergisi, İstanbul
2006 Yılın Genç Ressamı Yarışma Sergisi2005, Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi, İstanbul
2004 D. K. Komutanlığı “Deniz” konulu Resim Yarışma Sergisi, İstanbul
2004 Toyan Sanat Galerisi, “Kaynak” Ankara
2003 1. Resim Sempozyumu “Kaynak” Aspat-Bodrum
1998 Genç Etkinlik 4, Tüyap, İstanbul
1997 Genç Etkinlik 3, “Kaos” Tüyap, İstanbul
1997 Galeri Baraz Karma Sergisi, Koç Üniversitesi, İstanbul
1997 Bahçelievler Kültür Merkezi, Karma Sergi, İstanbul
1997 “Avuçiçi Resimleri” Mazhar Fuat Zorlu Galerisi, İzmir
1997 6. İstanbul Sanat Fuarı “Avuçiçi Resimleri”, Falez Sanat Galerisi, İstanbul
1997 Vizon Show, Galeri Baraz, Lütfi Kırdar, İstanbul
1996 Galeri Baraz Karma Sergisi, Avusturya Konsolosluğu, İstanbul
1996 Vizon Show, Galeri Baraz Karma Sergisi, Lütfi Kırdar, İstanbul
1996 Genç Etkinlik 2, “Yurt-Yersiz Yurtsuzlaşma” Tüyap, İstanbul
1996 Habitat 2, Çağdaş Sanat Sergisi “Öteki” Antrepo, İstanbul
1996 Habitat 2, Galeri Baraz Karma Sergisi, İstanbul
1996 Falez Sanat Galerisi, Antalya
1996 Prof. Hüsamettin Koçan 4. Atölye Sergisi Aya İrini, İstanbul
1996 Habitat 2, Resim ve Heykel Müzesi 2. Kağıt İşleri Sergisi, İstanbul
1994 Ayşe-Ercüment Kalmık Vakfı Sergisi, İstanbul

GALERİ ARK Sanatın Anadolu Yakası’ndaki Kalbi Olmaya Aday
Cemil Topuzlu Caddesi yeni bir sanat galerisine daha kavuştu.
İstanbul’daki kültür sanat aktiviteleri son dönemde Kadıköy yakasında yaygınlaşmaya devam ediyor. Cemil Topuzlu Caddesi’nde art arda açılan galeriler arasına Galeri ARK da katıldı.
Birbirlerine yürüyüş mesafesinde birçok galeriye ev sahipliği yapmaya başlayan Cemil Topuzlu, sanatseverlerin yeni buluşma noktası olma yolunda.
22 Mart 2014’te kapılarını sanatseverlere açan Galeri ARK, İç Mimar Deniz Berkol ile yirmi yıldır Ares Sanatı yöneten Duygu Uğur’un ortak projesi. Geçtiğimiz sezon “1” konseptli karma sergide, sanat çevrelerinin zihninde yer etmiş sanatçılardan Selim Altan, Habip Aydoğdu, Şinasi Bozatlı, Tuba Önder Demircioğlu, Gülten İmamoğlu, Ali Kotan, Tülin Onat, Olgu Sümengen ve Selahattin Yıldırım’ı bir araya getiren Galeri ARK, büyük yüzeylerin ressamı olarak bilinen Harun Antakyalı’nın “Apartopar” isimli kişisel sergisine de ev sahipliği yaptı.
Galeri ARK çağdaş sanatın heyecan verici, dikkat çekici yaratımlarına özgür bir mekan sunmayı hedefliyor. Özgün işlerin ulaşılabilir adresi ve farklı projelerin sanatseverlerle buluşma noktası olma yolunda ilerleyen Galeri ARK, yeni sezona birbirinden heyecanlı projelerle başladı. Okan Dedeoğlu, Kadir Akyol ve Zeynep Erdinç gibi sanatçıların kişisel sergileri ile sezonu açan Galeri ARK, 21 Şubat- Maide Bulak’ın “Kent ve Sessizlik” başlıklı kişisel sergisini sanatseverlerle buluşturacak.

GALERİ ARK
Cemil Topuzlu Caddesi Kaya Apt. No:49 Göztepe-İstanbul
Tel: (0216) 369 49 00
www.galeriark.com
info@galeriark.com