Ustamız,
hocamız, babamız Tayfur Sanlıman bir tevazu timsalidir. “Ne iş yaparsınız?”
diye sorsanız, bugünlerde kolaylıkla telaffuz edilen “ben ressamım” kelimesi
bile zor dökülür dudaklarından. “Boyacıyım” der. “Peki, ne boyuyorsunuz?”
deseler, “resim boyarım” der. O yüzden resimlerini de o eskilerin tevazuuyla “kabahatlerim”
olarak tanımlar. Ve kısa bir süre önce yaptığımız röportajda bu yaklaşımını şu
sözlerle açıklar: “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Ben resimlerime
istediğim kadar şaheser diyeyim -ki bu benim mezhebimde yoktur- mesleğimin
onuruna çok saygı duyarım ama asla mesleğim ile övünmem. Mesleğimim onurunu
kendi onurumun önünde tutarım ama asla mesleğim ile övünmem. O yüzden
resimlerime ‘kabahatlerim’ der geçerim, takdir seyredenlerindir.”
Tayfur
Hocamızın, 2013 yılı yazında Bozcaada’da oluşturduğu 26 adet kabahatinin yanı
sıra bir adet de 1996 yılına ait kabahatini 12 Nisan-12 Mayıs 2014 tarihleri
arasında Pusula Galeri’de izleyebilirsiniz.
Ahmet
Oktay, Tayfur Sanlıman’ın sanat yaklaşımını “İsimsiz Resimlerle 50 Yıl” Sergi
Katalog metninde şu sözlerle anlatıyor: “Sanlıman’ın adı ne olursa olsun (ister
gerçeküstü, ister dışavurumcu soyut, ister minimalist vb.) herhangi bir akımın,
bir ekolün, bir biçemin militanca yandaşı olmamıştır. Onun esas sorunu
dünyayla, olayların, ilişkilerin, hayallerin ve gerçeklerin dünyasında olan,
onlarla çarpışan ve uyuşan beni arasındaki kesintisiz iletişimdir. Bu iletişim,
çokyapılıdır ve çok anlamlıdır ve deneyimlenmemişi neredeyse dışarıda bırakır…”
Usta
ressam tuvalin karşısına geçince yaşadığı duyguları ise şu sözlerle anlatıyor:
“İlham hanımı beklemem. Resmin sonunu tasarlamam. Temel rengi hazırlar, onunla
yola çıkarım. Tuvale ilk darbeyi vurduğum anda başaramama korkusu kaybolur.
Eskizle çalışmadığım için, yolda önüme çıkan tüm serüvenleri irdeler, resim
hangilerini istiyorsa onları titizlikle korur, ötekileri acımadan atarım. Bu,
bir fırtınanın içinde, fırtına gibi bir çalışma sürecidir. Resim bitinceye
kadar aralıksız sürer. Çalışmanın başında boyayı, fırçayı, tuval alanını, ne
yapmam gerekiyorsa ona göre, ben yönetir, yönlendiririm. Kararlarımı uygularım.
Fakat süresi belli olmayan bir zaman sonra, üzerinde çalıştığım renk ve leke
âlemi başıma patron kesilir. Artık resmin emrine girmek zorunludur. Ne isterse
onu yaparım. Fazlalıklar atılacak, istediği yere istediği tonda lekeler
konulacaktır. Ne bir eksik ne bir fazla. Bir bakarsınız resim sizi almış
götürüyor. İşte bu arada ilham hanımla buluştuğum da olur. Arada o da bazı
buyruklar verebilir. Yeteneğiniz el veriyorsa tüm bu buyruklar, resmin
istekleri ve kural tanımazlığın kuralları içinde çıkar yolu bularak, son can
alıcı rengi ya da lekeyi ya da ışığı yerli yerine koyup işi bitirirsiniz.
Bundan sonrası ‘Acaba oldu mudur?’dur.”
O
her ne kadar kendisini “yaşlı karınca” olarak tanımlasa da, bize göre hala “Bozcaada’nın
delikanlısı”. Hadi “yaşlı delikanlı” diyelim. Bozcaada yazının renkleri,
lekeleri ve ışıklarını Tayfur Hocamızın gözünden görebileceğiniz sergisinde
buluşmak üzere.
TAYFUR SANLIMAN VİDEO RÖPORTAJ
RÖPORTAJ
1. BÖLÜM
RÖPORTAJ
2. BÖLÜM
TAYFUR SANLIMAN ÖZGEÇMİŞ
Ressam
Tayfur Sanlıman, 1930 yılında Adana’da doğdu, sanatçı; ilk, orta, lise
eğitimini doğduğu kentte tamamladı. 1951’de girdiği Orman Fakültesi’nden 1953’te
ayrılarak askerlik görevini yaptı. 1955’te Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi.
Halil Dikmen ve Zeki Faik İzer atölyelerinde beş yıl çalıştı ve pekiyi derece
ile diploma aldı. Resim sevgisi ile ilkokulda tanışan Sanlıman, ortaokulda
Akademili hocası Latif Ariş tarafından yönlendirildi. Güzel Sanatlar
Akademisi’nden sonra resimden uzaklaşıp on beş yıl çeşitli işlerde uğraş veren
sanatçı, 1977’de Marmaris’in İçmeler Köyüne yerleşti ve resme yeniden başladı.
Yerleştiği köy, yeni yerleşim alanları ve turistik amaçlarla betonlaşmaya
başlayınca 1984’te İstanbul’a döndü. 1992’de Asmalımescit’te kendi atölyesini
kurdu. 2001’e kadar aralıksız çalıştı. 1985’ten bu yana insan-doğa ilişkisini
doğadan yana çıkarak irdeleyen ve dünyalıların bu gidişle varacağı sonu resim
diliyle anlatmaya çalışan Sanlıman, soyut gibi algılanabilecek bir anlatımla
doğayı, renkçi ve zaman zaman da figüral tasarımları ile toplumu
yansıtmaktadır. 2006 yılında AKM-Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda
“İsimsiz Resimlerle 50 Yıl” başlığı altında retrospektif sergisi açıldı ve
sergiye eşlik eden sanatçı kitabı da yayınlandı. Bugüne kadar 30’dan fazla
kişisel sergi gerçekleştiren Sanlıman, 2001 yılında İstanbul’u terk ederek
Bozcaada’ya yerleşti.
Resim
ile Marmaris’ten sonra “İkinci kez hesaplaşmaya oturdum” dediği çalışmalarına
başladı. Resme yeniden başlayana kadar geçim endişesi ile yitirdiği 17 yılı
tekrar kazanmak için Marmaris’ten bu yana arılar gibi çalışan Tayfur Sanlıman
2004 yılına kadar 16 yılını ödediği borcunu, 2006 Atatürk Kültür Merkezi retrospektifi
ile son 1 yılı da ödeyerek bitirdi.
Şimdilerde
kendisi resimleri için “kabahatlerim” diyor. Ve yaşlı karınca, Bozcaada
doğasındaki atölyesinde çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
(www.tayfursanliman.com).
Pusula Sanat Evi
pusulasanat@gmail.com
Papa
Roncalli Sokak, 118A, Harbiye Şişli – İstanbul
Telefon
/ Faks: 0212 2318695