Fernando Botero etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fernando Botero etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2023 Pazartesi

Fernando Botero: “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı”

21. yüzyılın en çok merak uyandıran sanatçılarından Fernando Botero’nun, 64 yapıttan oluşan kapsamlı sergisi, 4 Mayıs - 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde yer aldı. Başarılı resim ve heykel kariyerinin yanı sıra sıcak ve samimi kişiliğiyle de izleyicileri büyüleyen Botero ile sanatının detaylarını konuşmuştuk. Artam Dergisi’nin 6. Sayısında yayınlanan röportajımızı sanatçının anısına tekrar yayınlıyorum. 15 Eylül 2023 tarihinde hayata veda eden Botero ışıklar içinde uyusun.

Röportaj: Ümmühan Kazanç - Olgaç Artam

                                                Fernando Botero, “Rafael’in Ardından” tablosunun önünde.

Pera Müzesi’ndeki serginizle Türk sanatseverlerle ilk kez buluşuyorsunuz. Resimlerinizi İstanbul’da sergilemeye nasıl karar verdiniz?

Türkiye’de Pera Müzesi gibi kurumlar Avrupa ve Amerikan sanatını Türk halkına tanıtıyor. Bu nedenle, Latin Amerikan dünyasında tamamen bilinmeyen, böyle derin bir kültürü olan bir ülkede işlerimi sergilemek benim için çok ilginç. Buna ek olarak, bir sanatçının evrenselliğine, farklı yerler ve kültürler tarafından beğenildiğinde ve anlaşıldığında inanırım.

Beş yıl önce Pera Müzesi benimle iletişim kurduğunda, ben müzenin varlığından bile haberdar değildim. Ancak çok kısa bir süre içinde kendi daimi koleksiyonları, müze programları, Rembrandt, Joan Miró ve Marc Chagall gibi geçici sergileri ile profesyonelliklerinin ve sorumluluklarının derecesini anladım. 2008’in son dönemlerinde, aslen Kolombiyalı, 2007 yılından bu yana Kolombiya Fahri Başkonsolosu olan ve benim kızımın arkadaşı Olga Valencia Apa benimle temasa geçti ve tekrar müzeyi tanıttı. Sonuç olarak, Türk sanatseverlere işlerimi tanıtmak için bu iddialı proje üzerinde yaklaşık bir buçuk yıldır çalışıyoruz. Ayrıca Müze Vakfının kurucusu Suna Kıraç’ın benim bir hayranım olduğunu öğrenmek beni çok mutlu etti. Ne yazık ki, İstanbul’u daha önce ziyaret etme fırsatım olmadı. Bu benim ilk ve çok heyecan verici gezilerimden biri. Orhan Pamuk’un İstanbul adlı romanını okuyarak bu olağanüstü keşif için kendimi hazırladım.


                    Fernando Botero, “Velazquez’in Ardından”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 205x176 cm.


Resimlerinizde ve heykellerinizde Latin Amerikan hayatını anlatıyorsunuz. Pera Müzesi’ndeki serginiz altı bölümden oluşuyor. Bu serginin konseptini nasıl açıklıyorsunuz?

Sergide, son 20 yıldaki işlerimden 64 adet yağlıboya tablo yer alıyor. Boğa güreşleri, sirk, eski ustaların tablolarının yeni yorumları, natürmort ve Latin Amerikan hayatından sahneler gibi farklı konular yer alıyor. Eserlerimde folklorik elementlerle Latin ve Kolombiyalı kimliğim ve aynı zamanda büyük ustaların eserlerinden etkiler benim ilham kaynağımdır. Sirk, boğa güreşi, Latin Amerikan insanları, Latin Amerikan hayatı, natürmortlar ve sanat tarihinin eski başyapıtlarının versiyonları benim kültürümden ve hayatımdan pek çok örnekler içerir. Akrobatlardan matadorlara, dans eden insanlardan çıplak âşıklara, kardinallere, üzgün palyaçolara ve müzisyenlere uzanan farklı bir yolculuktur.


Fernando Botero, “Velazquez’in Ardından”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 205x176 cm.


Kendinizi “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı” olarak nitelendiriyorsunuz. Neden bu unvanı kullanmaya karar verdiniz?

Bir sanatçı şüphesiz çeşitli formlardan nedenini bilmeden etkilenir. İçgüdüsel olarak bir pozisyon alırsınız ve daha sonra bunu rasyonelleştirirsiniz ya da düzeltmeye çalışırsınız. Ben esasen soyut çalışan bir sanatçıyım; renk, şekil ve oranları içgüdüsel bir estetik düşünce ile seçiyorum. Şu anda yılın sadece bir ayını Kolombiya’da geçirmeme rağmen, kendimi sanat dünyasının uluslararası eğilimlerinden yalıtılmış en Kolombiyalı sanatçı olarak düşünüyorum.


Fernando Botero, “Baş”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 203x170 cm.


Tuvallerinize yansıttığınız “geniş ve şişman insanları” seviyor musunuz ve onlar sanatsal hayatınızın nasıl bir parçası haline geldiler?

Her zaman beni resimlerimdeki hacim ilgilendiriyordu. Genç ve öğrenciyken Floransa’da yaşadım. Floransalı sanatçıların düz bir yüzeyde hacim ve mekân yanılsaması yaptıkları bilinir. Sonuç olarak, başından beri ben hacimsel sanat eserleri yapmaya ilgi duydum. Benim stilistik amacım, ölçüleri genişletmeye uzanır. Bunu yaparak, daha fazla renk kullanmak için daha fazla alan yaratabilirim ve ifade etmek istediğim duygusallığı, zenginliği ve formun şehvet düşkünlüğünü daha iyi iletebilirim.


Fernando Botero, “Otoportre”, 1992, tuval üzerine yağlıboya, 193x130 cm.


Siz ayrıca natürmort ve peyzaj da çalışıyorsunuz. Sirk Koleksiyonunuz ile ilgili bir röportajınızda “Hepsinin ardından basit şeylere dönerim: natürmortlar” demişsiniz. Sade bir hayatı mı tercih ediyorsunuz? Resimlerinizi belirli bir sanat akımına ya da hareketine yerleştirmek kolay değil. Sanatsal pozisyonunuzu nasıl açıklıyorsunuz?

Bir sanatçı asla tam değildir. Sanatları sürekli değişim içinde olmasına rağmen insan olarak onlar asla değişmezler. Sanatta eserlerin “ilkbahar ya da kış koleksiyonu” olamaz. Kişisel tarzını geliştirmek için önemli olan güçlü bir maneviyat ve kararlılık duygusuna sahip olmak gerekir. Sanatta mükemmelliğin ne olduğuna güçlü bir şekilde sizin inanmanız gerekir.

Sizin ne yaptığınızı ortaya koyan ve onu eşsiz ve hatasız olarak damgalayan bir başlangıç vardır. Eğer büyük sanat konusundaki görüşümü değiştirseydim, muhtemelen tarzımı da değiştirirdim. 15. yüzyıl tablolarını yeteri kadar anladığım ve sevdiğim için şanslıyım. Bu işlerime derinlik ve yoğunluk verdi. Bu önemli geçmiş beni besledi ve tez canlılık, araştırma ve kişisel stilimi yaratan sanatta bir güzergâh çizmeme yardımcı oldu.


                                Fernando Botero, “Parkta”, 2004, tuval üzerine yağlıboya, 163x206 cm.

Katolik Kilisesinin Barok tarzı benimsediği Medellín, Antioquia, Kolombiya’da doğdunuz. Çocukluğunuz boyunca geleneksel sanat formlarından izole yaşadınız. Daha sonra matador okulunda okudunuz. Bu tecrübeler sanatsal hayatınızı nasıl etkiledi?

Benim gençliğimin Medellín’i, bugünün genişleyen metropolünden tamamen farklı bir şehirdi. 1930’larda ben hala bir boğa güreşçisi olmanın eğlenceli hayallerini kurarken bile Medellín, pratikte Kolombiya’nın geri kalanından kopuktu. Şehri çevreleyen dağları aşacak yollar yoktu, Medellín’i komşu kasabalara ulaştıracak ekspres yollar yapılmamıştı.

Medellín, yaratıcılığımı körükleyecek, hayal gücümü genişletecek müzelerden yoksundu. Ancak, on beş yaşıma geldiğimde modern sanat ile ilgili bir kitap görebildim, Picasso’yu, izlenimcileri ve diğer sanatçıları keşfettim. Hatta bu şeyin sanat olduğunu bile bilmiyordum. Bu kitabın sayfaları arasında dolaşmak kendimi keşfetmemi, 27 yaşında Avrupa’ya sanat okumaya gitmemi ve sanatın hayatımın amacı olduğunu öğrenmemi sağladı. 

1948’de Medellín’de halka açık bir sergide ilk kez çalışmalarımı sergiledim. 18 yaşında hala öğrenciyken, Medellin’in başlıca gazetesi el Colombiano’nun Pazar eki için resimler çizmeye başladım. Diego Rivera ve José Clemente Orozco gibi başlıca sanatçıların başını çektiği Meksika duvar resimleri, o dönemde benim sanatımın şekillenmesinde önemli rol oynadı.

1952 yılında Madrid’e taşındım ve Academia San Fernando’ya kayıt olduğum. Prado Müzesinde, İspanyol ustalar Velasquez ve Goya’nın eserleriyle karşılaştım. Turistler için büyük ustaların kopyalarını yaparak bütçeme katkıda bulundum. Akademi’de herkes kendi stilini geliştirmeye çalışıyordu ama benim öğrenmek istediğim tek şey teknikti. Madrid’deki ikinci dönemimin sonunda Paris’e gittim, neredeyse tüm zamanımı Louvre’da usta ressamları çalışarak geçirdim.

Sonra 1953’te Floransa’ya gittim ve 18 ay boyunca fresk tekniği tekniğini çalışmak için San Marco Akademisi’nde kayıt yaptırdım.

1955’te Bogota’ya geri döndüm ve 20 resmim Ulusal Kütüphane’de sergilendi. Sergi bir fiyaskoydu. Sonra Mexico City’e taşındım. “Mandolin ile natürmortlar (1957)” üzerine çalışırken aklıma hacimleri abartarak formları değiştirme fikri geldi. Meksika’da resimlerimi satarak geçinebiliyordum.

1958 yılında, 26 yaşındayken, 2 yıl için Bogota Sanat Akademisine resim profesörü olarak atandım. Daha sonra üçüncü kez Kolombiya’dan ayrılarak sınırlı bir bütçe ve zayıf İngilizcem ile New York’a taşındım. Greenwich Kasabası’nda bir tavan arası kiraladım. Birkaç portre yapmış olmama rağmen, direkt model üzerinden çalışmayı sevmiyorum. Onlar benim tarzımı kısıtlıyor ve özgürlüğümü alıp götürüyor. Kendi hayal gücümü izlemek için tamamen özgür olmayı tercih ediyorum.


                        Fernando Botero, “Kız Kardeşler”, 1969-2005, tuval üzerine yağlıboya, 173x204 cm.

Benim ilk büyük Avrupa sergim Ocak 1966’da, Almanya Baden-Baden’deki Staatiche Kunsthalle’de yapıldı. Önümüzdeki birkaç yıl içinde sürekli Kolombiya, New York ve Avrupa arasında dolaştım. Paris’teki ilk sergim Eylül 1969’da Claude Bernard Galeri’de yapıldı.

1984’te, Medellín Antika Müzesi’nde özel olarak inşa edilen salonda heykellerim sergilendi. Sonraki iki yıl neredeyse sadece boğa güreşi resimleri yaptım. En büyük boğa güreşçisi ressamı olmak için çalıştım ve böylece insanlar boğaları düşündükleri zaman otomatik olarak benim resimlerimi düşüneceklerdi.

2000 yılında, Kolombiya’da biri Bogota’da diğeri Medellín’de olan iki müzeye büyük bir sanat koleksiyonu bağışladım. Koleksiyonda 200’den fazla benim tablo, çizim ve heykellerimin yanı sıra Picasso, Monet, Renoir, Pissarro, Degas, Toulouse-Lautrec, Matisse, Chagall, Miró, Klimt, Dalí, Henry Moore, Matta, Rauschenberg, Schnabel, Stella ve diğer sanatçılara ait eserler bulunuyor.


Fernando Botero, “Kâğıt Oynayanlar”, 1999, tuval üzerine yağlıboya, 107x136 cm.


Hiç Türk ressam ve heykeltıraş tanıyor musunuz?

Bu İstanbul’u ilk ziyaretim ve maalesef sadece kısa bir zaman için. Bu kısa süre içerisinde zamanınım çoğunu İstanbul’a ve onun tarihsel anıtlarına hayranlık duyarak geçirdim. Bir sonraki ziyaretimde Türk Çağdaş sanatını yakından keşfetmeye niyetliyim. Şu anda şehir karşı konulmaz!


Fernando Botero, “Duşta Kadın”, 2005, tuval üzerine yağlıboya, 200x122 cm.


18 Nisan 2017 Salı

FERNANDO BOTERO, ANNA LAUDEL CONTEMPORARY’DE: GÜNLÜK YAŞAMIN ŞİİRİ - HAYATTAN SAHNELER

FERNANDO BOTERO, Woman with Her Purse - Cüzdanlı Kadın, 2010,
Oil on canvas - Tuval üzeri yağlı boya, 31 9/10 × 22 in, 81 × 56 cm.

Özgün üslubu ile dünya çapında büyük bir ilgiyle karşılanan, Kolombiyalı ressam ve heykeltıraş Fernando Botero, daha önce Türkiye’de sergilenmemiş çalışmalarından oluşan iddialı bir seçkiyle 27 Nisan - 25 Haziran 2017 tarihleri arasında Anna Laudel Contemporary’de. Dünyanın en önemli özel koleksiyonlarında ve neredeyse tüm öne çıkan müzelerde çalışmalarına rastladığımız usta sanatçı Botero’yu ağırlayacağı bu sergi ile Anna Laudel Contemporary, Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki yeni mekanında değerli sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Darmstadt’daki Mathildenhöhe Enstitüsü’nün eski direktörü Dr. Klaus Wolbert küratörlüğünde gerçekleşecek “Günlük Yaşamın Şiiri - Hayattan Sahneler” sergisi, resim; bronz ve mermer heykeller; desen ve çizimler dahil olmak üzere üç bölümden oluşan bir seçki ile sanatseverlere Botero’nun önemli eserlerini yakından görme ayrıcalığını sunuyor. Çağdaş sanatın yaşayan en önemli resim ve heykel sanatçıları arasında kabul edilen, insanları ve toplumsal yaşamı benzersiz üslubu ile yorumlamasıyla dikkatleri çeken Botero, tüm dünyada dolgun vücutları betimleme konusundaki başarısıyla tanınıyor. 85 yaşındaki sanatçının aynı zamanda kendi kültürünün toplumsal yapısını yansıttığı çalışmaları, siyasi otorite, mafya babaları ve orta sınıfa has kendini beğenmişlikler dahil olmak üzere toplumun karakteristik tüm figürlerini canlandırıyor.


Fernando Botero.
27 Nisan Perşembe günü Anna Laudel Contemporary’de açılacak olan sergi, siyasi varoluş ve yaşam koşullarını keskin bir zeka ve hicivli üslubuyla ve tüm çıplaklığıyla ortaya koyan 21. yüzyılın en önemli sanatçılarından Botero’nun sanat geçmişine ışık tutuyor.

Serginin küratörü Dr. Klaus Wolbert ’in yorumu: “Anna Laudel Contemporary’de gerçekleşecek bu sergiyi, metropol İstanbul’un en çok dikkat çeken sanat etkinliği olarak nitelendirmek yerinde olur çünkü bu sergi, büyük bir iddia ile, Botero’nun sanatsal yaratıcılığının sıra dışı bir kaliteyi temsil eden spektrumunu sunuyor. Bu sergide sanatçının, dolgun vücutları betimleme konusundaki kendine özgü eğilimi dahil olmak üzere, tipik temaları ve özneleri ustaca yansıtmak için kullandığı yaratıcı çözümleri ve gayet normal dünyevi insan yaşamının hayranlık uyandıran, başarılı gözlem ve tasvirlerini görebilirsiniz.” “Günlük Yaşamın Şiiri - Hayattan Sahneler” , 27 Nisan – 25 Haziran tarihleri arasında Anna Laudel Contemporary’de ziyaret edilebilir.


BİLGİ İÇİN
Adres: Bankalar Caddesi 10 Karaköy, Beyoğlu 34421 İstanbul
Web sitesi: annalaudel.gallery
Facebook: www.facebook.com/annalaudel.gallery
Instagram: www.instagram.com/annalaudel.gallery
Twitter: twitter.com/laudelgallery


FERNANDO BOTERO, Circus Woman - Sirk Kadını, 2000, Watercolor on paper - Kağıt üzeri sulu boya
39 2/5 × 29 1/2 in, 100 × 75 cm.

Anna Laudel Contemporary
2012-2016 yıllarında, dört sene boyunca Erenköy’de yer alan ve Anna Laudel tarafından kurulan ART350 Galeri, güncel sanat alanında Türkiye ve uluslararası sanatçıların çalışmalarına daha kapsamlı destek vermek amacıyla yeniden yapılandırıldı ve Karaköy Bankalar Caddesi’nde tarihi bir binada Anna Laudel Contemporary ismi ile Aralık 2016’da kapılarını açtı. Anna Laudel Contemporary, sergi alanına ek olarak sanatseverlerin bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduğu, uluslararası sanat ortamıyla birlikte hareket eden; sanatçıların aynı zamanda konakladığı ve yaratıcı projelere imza attıkları yeni bir mekan sunuyor. Aynı anda solo ve grup sergileri ve etkinlikler düzenlemeye olanak sağlayan beş katlı tarihi binada yer alan galerinin direktörlüğünü Ferhat Yeter yapıyor. Galerinin kurucusu Anna Laudel, Düsseldorf’tan Türkiye’ye 20 sene önce tekstil alanında iş kurmak için geldi. Kendisi aldığı eğitim ve içinde büyüdüğü güncel sanat ortamının etkisiyle Türkiye’de galeri açarak bu alanda çalışan yerli ve yabancı sanatçılara destek olmayı amaçlıyor. Anna Laudel Contemporary, üretken sergi ve etkinlik programıyla İstanbul’un önde gelen dinamik güncel sanat merkezlerinden biri haline gelerek, uluslararası sanatçıları ağırlamanın yanı sıra Türkiye’den sanatçıları uluslararası platformlarda temsil etmeyi hedefliyor.



FERNANDO BOTERO, Lying Woman - Yatan Kadın, 2006, Bronze - Bronz heykel,
19 7/10 × 44 9/10 × 18 9/10 in, 50 × 114 × 48 cm, Edition 1/6.

FERNANDO BOTERO
1932    Fernando Botero (tam adı Fernando Botero Angulo) 19 Nisan 1932'de Kolombiya’nın
Antioquia departmanının başkenti Medellin'de dünyaya geldi. Babası gezici satış temsilcisi David Botero Mejia (1895-1936) ve annesi Flora Angulo Jaramillo (1898-1972) idi. Her iki ebeveyn de And Dağları'nda bir köyde doğmuştu. İki erkek kardeşi vardı: 1928 doğumlu Juan David ve 1936 doğumlu Rodrigo.1936
Fernando dört yaşındayken babası ani bir kalp krizinden öldü.
1938    Fernando, Ateneo Antioqueno İlköğretim Okulu'na, ardından da Bakalorya için okuduğu Medellin ortaokuluna gitti.
1944    Çoğu zamanını, geleneksel Fiesta Brava kutlamaları, özellikle de boğa güreşleri sahneleri çizerek geçirdi. İlk bilinen sulu boya resmi 1944 yılına aittir.
1948    Diğer ressamlarla birlikte katıldığı ilk sergi, Bogota'daki Antioquia Ressamları adlı kolektifin sergisi oldu. Ayrıca Medellin'in önde gelen gazetesi El Colombiano'nın Pazar eki için illüstrasyonlar yaptı.
1949    Botero çok genç yaşta, Medellin ve çevre bölgelerdeki kilise ve manastırlarda gördüğü zengin kolonyal barok süslemelerinden etkilendi. Aynı zamanda o sırada Kolombiya’da çok az bilinen modern Avrupa sanatını öğrenmek istiyordu. Sürrealizm ve Salvador Dali hakkında bir makale yazdı ve ona Anatornia de la Locura (Çılgınlığın Anatomisi) adını verdi. Makalesinde bu akımın meydana getirdiği sanatsal yenilenmeyi vurguladı. Çizimlerinden bazıları Meksikalı ressamlar Jose Clemente Orozco, Diego Rivera ve David Alfaro Siqueiros'un etkisini ortaya koyuyor. Örneğin, Mujer Llorando (Ağlayan Kadın) adlı sulu boyasında açıkça Orozco'nun etkisi görülmektedir.


FERNANDO BOTERO, Still Life with Couple - Natürmort ve Çift, 2013, Oil on canvas -
Tuval üzeri yağlı boya, 37 4/5 × 47 3/5 in, 96 × 121 cm.
1950    Boyalı eskizlerinden eğitimini karşılayacak ve liseden mezun olacak kadar para kazandı. Ardından Kolombiya'yı turlayan İspanyol tiyatro topluluğu Lope de Vega için iki ay boyunca sahne tasarımcısı ve ressamı olarak çalıştı.
1952    Botero Bogota'ya taşındı ve kısa süre içinde Leo Matiz Galerisi'nde iki kişisel sergi açtı. Yirmi beş adet sulu boya, guaj, yağlı boya ve eskiz çalışmasından oluşan ilk sergisinin satışları iyi gitti. Kazandığı parayla ve bu ilk başarıdan cesaret alarak, Kolombiya'nın kuzeybatısında bir liman olan Tolu'yu görmeye karar verdi. Orada, Karayip kıyılarında ve Morrosquillo Körfezi'ndeki adalarda geçirdiği süre zarfında yaptığı eserleri içeren ikinci sergisini oluşturacak çalışmalarda bulundu. Bu resimler, Gauguin ve Picasso'nun etkisini göstermektedir. Botero, Frente al Mar (Denize Karşı) isimli tablosuyla Bogota'daki 9. “Salón de Artistas Colombianos” (Kolombiyalı Sanatçılar Salonu) etkinliğinde ikincilik ödülünü aldıktan sonra, kazandığı parayı Avrupa'ya seyahat etmek için kullanmaya karar verdi ve Barselona’ya giden bir geminin üçüncü mevkiinde yerini ayırttı. Katalan metropolünde kısa bir süre kaldıktan sonra, Madrid'e geçti ve öğrenci olarak San Fernando Güzel Sanatlar Kraliyet Akademisi'ne kaydoldu. Yakınlardaki Prado Müzesinde, onun için hayati bir esin kaynağı haline gelen Velazquez, Goya, Titian ve Tintoretto gibi büyük ustaların resmini inceleme fırsatı buldu. Madrid’de geçirdiği bir yılın sonunda Paris'e taşındı ve orada birkaç ay kaldı. Kısa süre sonra, modern sanatın kendisi için bir cazibesi olmadığını fark etti. Kolombiya'dayken çokça takdir ettiği ve şimdi Paris Modern Sanatlar Müzesi'nde birinci elden görüp değerlendirebildiği Fransız avangardı onun için bir hayal kırıklığı oldu. Bunun yerine, zamanının çoğunu Louvre'daki eski ustaları öğrenmeye adamayı tercih etti.


FERNANDO BOTERO, Woman Lying on Her Stomach - Karınüstü yatan Kadın, 2006,
Bronze - Bronz heykel, 11 × 22 2/5 × 9 4/5 in, 28 × 57 × 25 cm, Edition 3/6.

1953-1954      Büyük Avrupa turu onu Floransa’ya götürdü ve orada bir stüdyo kurarak iki yıl kaldı. İtalyan Rönesans eserlerine, özellikle de Paolo Uccello, Masaccio, Andrea del Castagno ve Piero della Francesca'nın Arezzo'daki tablolarına ve fresklerine hayran kaldı. Siena, Venedik, Ravenna ve sanatsal yaratıcılığın diğer ünlü merkezlerini de ziyaret etti. Botero, on sekiz ay boyunca fresk tekniklerini ve 15. yüzyıl sanat tarihini araştırdı. Geceleri, derslerinden sonra, bir zamanlar ressam Giovanni Fattori'ye ait olan Via Panicale'deki stüdyosunda yağlıboya tablolar üzerinde çalıştı. Bu dönemin karakteristik bir tablosu, Paolo Uccello’dan ve Giorgio de Chirico'nun metafiziksel ambiyansından esinlenen Los Caballos (Atlar) 'dır.
1955    Mart ayında Bogota'ya döndü ve İtalyan Rönesans resminin net etkisini gösteren bir koleksiyonla Ulusal Kütüphane’de bir sergi açtı. Bu yirmi yeni eser kamuoyu nezdinde tam bir başarısızlıktı ve eleştirmenler bile ters tepki gösterecek kadar Fransız avangart eğilimlerinin etkisi altındaydılar. Botero çeşitli süreli yayınlarda illüstratör olarak çalışmaya başladı. Aralık ayında, Gloria Zea ile evlendi.
1956    Çift, yılın ilk aylarında Meksiko’ya taşındı ve ilk çocukları Fernando orada doğdu. İlk satıcısı Antonio Souza ile de orada tanıştı. Bir mandolini ve onun ses deliğini çizerken, Botero aniden orantılarda yapılan değişikliklerin anıtsallık ve hacim etkisini nasıl artırabileceğini fark etti. Yıllarca üzerinde çalıştığı plastisite deneyleriyle uyum içinde olan bu keşif, şehvet ve güzelliğin büyük hacimlerle yaratıldığı belirgin stilinin de tohumu olacaktı. Teksas'daki Houston Güzel Sanatlar Müzesi'nde düzenlenen bir toplu sergide yer aldı.


FERNANDO BOTERO, Guitar Player - Gitar çalanlar, 2003, Oil on canvas - Tuval üzeri yağlı boya
11 × 14 3/5 in, 28 × 37 cm.

1957    Botero, Nisan ayında ABD’deki Washington Pan-Amerikan Birliği'nde ilk kişisel sergisini açtı. Orada daha sonra Washington'da bir galeri açacak olan Tania Gres'le tanıştı. Ayrıca New York'taki bazı müzeleri ziyaret etti ve soyut ekspresyonizmi keşfetti. Mayıs ayında Bogota'ya döndü ve Ekim ayında Contrapunto (Kontrpuan) adlı tablosuyla her yıl düzenlenen “Salón de Artistas Colombianos” etkinliğinde ikincilik ödülüne layık görüldü. Daha sonra eserleri Mexico City'deki Antonio de Souza Galerisi'nde sergilendi.
1958    Kızı Lina dünyaya geldi. O sırada yirmi yedi yaşında olan Botero, Kolombiya Ulusal
Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğretim görevine atandı ve burada resim profesörü olarak 1960 yılına kadar görev yapmaya devam etti. En genç Kolombiyalı ressamlardan biri olarak üne kavuştu. Gabriel-Marquez'in El Tiempo gazetesinde yayınlanan Salı Uykusu adlı hikayesinin illüstrasyonlarını yapmakla görevlendirildi. Mantegna’nın Mantua'daki Ducal sarayında yer alan fresklerinin özgür bir yorumlaması olan La Alcoba Nupcial: Homenaje a Mantegna (Alcove Düğünü: Mantegna’ya Saygı) isimli büyük yağlı boya tablosunu yaptı ve bu eser ile “Salón de Artistas Colombianos” etkinliğinde birincilik ödülüne layık görüldü. Başta bu eseri reddeden jüri, daha sonra sanat ve basın camiasından etkili kişiler tarafından bu kararını aksi yönde değiştirmeye ikna edildi. Resim daha sonra Obispo Dormido (Uyuyan Piskopos) ile birlikte, Washington'daki Gres Galerisi'nde gerçekleşen “Fernando Botero: Son Dönem Yağlı boyalar, Sulu boyalar, Çizimler” adlı sergide sergilendi. Resimlerinin çoğu serginin açıldığı akşam satıldı. Ayrıca New York Guggenheim Müzesi'nde bir toplu sergide yer aldı ve bazı eserleri 29. Venedik Bienali'nde sergilendi. Eserleri Meksiko'daki Antonia de Souza Galerisi'nde tekrar sergilendi.
1959    Botero, o yılki “Salón de Artistas Colombianos”da Kolombiyalı bisiklet şampiyonundan esinlenerek yarattığı Apoteosis de Ramon Hoyos (Ramon Hoyos'un Tanrılaştırması) adlı eserini sundu. Aynı yıl, daha önce on tane versiyonunu ürettiği Velazquez’den ilham aldığı Nino de Vallecas'ı bitirdi. Bu tek renkli çalışmadaki dürtüsel fırça darbeleri, Botero’nun hala soyut ekspresyonizmin etkisinde olduğunu gösteriyor. Brezilya'daki 5. Sao Paulo Bienali'nde Enrique Grau, Alejandro Obregon ve Eduardo Ramirez Villamizar ile birlikte Kolombiya'yı temsil etti.


FERNANDO BOTERO, Man and Woman - Adam ve Kadın, 2013, Oil on canvas - Tuval üzeri yağlı boya
39 2/5 × 32 7/10 in, 100 × 83 cm.

1960    Şubat ayından Nisan ayına kadar Medellin Merkez İpotek Bankası'nda büyük bir fresk yapmakla meşguldü. İkinci oğlu Juan Carlos, Bogota'da doğdu. Meksika’daki 2. Inter-Amerikan Bienali'nde Kolombiya'yı temsil etmek üzere seçildi. Sanat eleştirmeni Marta Traba ve diğer jüri üyeleri tarafından alınan bu karar, bir dizi protestoya neden oldu. Botero ve bir grup arkadaşı bu protestolara, karşı protestolar ile cevap verdi. Botero, ana destekçileri arasında yer alan Gres Galerisi'nde ikinci kez sergilendi. Ne yazık ki, bu galeri daha sonra kapandı. Gres sergisinde, önceki çalışmalarının renginden yoksun olduğu için, Nino de Vallecas dizisi takipçilerinin çoğunun aklını karıştırdı. İlk eşi Gloria Zea'dan boşandıktan sonra Kolombiya'dan üçüncü kez ayrıldı ve New York'a giderek Greenwich Village’da bir daire kiraladı. Orada, Bogota folklorunun bir parçası haline gelen seri katil Nepomuceno Matallana'nın vahşi suçlarını gösteren bir dizi resim yaptı.
1961    Haziran ayında, Jorge Zalamea'nın El Gran Burundun-Burunda Ha Muerto (Büyük Burundun-Burunda Öldü) için yaptığı resimler ve bir düzine illüstrasyon Bogota'daki El Callejon Galerisi’nde sergilendi. New York Modern Sanatlar Müzesi'nin küratörü Dorothy C. Miller'ın talebi üzerine MoMA, Mona Lisa a los Doch Anos (On iki yaşında ki Mona Lisa) adlı eserinin ilk versiyonunu satın aldı. O yıl müze tarafından satın alınan tek figüratif eserdi. Alfred H. Barr, satın almalar kataloğunun giriş yazısında “Hiç kimse bu rahatsız edici çalışmaya, lehinde veya aleyhinde bir tavır almadan bakamaz" yazdı.
1962    Botero, ilk kez bir New York galerisinde, The Contemporaries'de sergilendi: sert
eleştiriler aldı.
1963    New York Metropolitan Müzesi Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa'sını sergilediği sırada MoMA da Botero'nun On İki yaşında ki Mona Lisa’sını sergiledi. Botero stüdyosunu Lower East Side’a taşıdı.
1964    Botero Cecilia Zambrano ile evlendi. Manzanas (Elmalar) adlı eseri Bogota Modern Sanat Müzesi’ndeki Genç Sanatçılar Interkol Salonu’nda ikincilik ödülüne layık görüldü. Long Island'da bir yazlık ev inşa etti ve New York'ta 14. Cadde'de yeni bir stüdyo kiraladı.
1965    Bütünüyle olgunluğa erişmiş görsel stili ilk kez La Familia Pinzon (Pinzon Ailesi) adlı tablosunda ortaya çıktı. Helens Fourment'ın Rubens portresini baz alan dört eser hazırladı. Kesin, zarif fırça darbeleri ile boyanmış yoğun tonları daha hassas renklere dönüşmeye başladı. Botero, konu seçimiyle ilgili olarak; “Birçok insan figürü boyamış olmama rağmen, doğrudan modellerle çalışmıyorum; çünkü kendimi kısıtlı hissettiriyorlar, beni özgürlüklerimden mahrum ediyorlar. Özgürce boyamayı ve kendi hayal gücümün peşinden gitmeyi tercih ediyorum.” dedi.
1966    Almanya’da Baden-Baden'daki Staatliche Kunsthalle, Avrupa'daki ilk Botero sergisini organize etti. Daha sonra, Eylül ayında, Münih'teki Buchholz Galerisi ve Hannover'deki Brusberg Galerisi çalışmalarını sergiledi. Wisconsin'deki Milwaukee Sanat Merkezi, Botero’nun ABD’de bir müzede gerçekleşen ilk sergisini düzenledi. The Times gazetesinde yer alan eleştiri çok olumluydu.
1967-1968      Botero bu yıllarda Kolombiya, New York ve Avrupa'da vakit geçirdi. Almanya'ya yaptığı ziyaretlerden birinde Münih ve Nürnberg'e gitti ve Dürer'in eserlerinden büyülendi. Bu onun büyük boy tuval üzerine karakalem ile yaptığı Alman ustanın pastişlerinden oluşan Dureroboteros serisini yaratmasına yol açtı.
1969    Botero, New York'taki Amerikalılar Arası İlişkiler Merkezi'nde bir resim ve karakalem koleksiyonu sergiledi. Bu sergi, en önemli Latin Amerikalı sanatçılar arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Paris'teki ilk sergisini prestijli Claude Bernard Galerisi'nde gerçekleştirdi.


FERNANDO BOTERO, Naked Woman on the Chair - Sandalye üzerindeki çıplak kadın, 2013, Oil on canvas -
Tuval üzeri yağlı boya, 37 × 26 4/5 in, 94 × 68 cm.

1970    Mart ayında, seksen tablodan oluşan büyük bir gezici sergi Baden-Baden'deki Staatliche Kunsthalle'de açıldı ve ardından Berlin'deki Haus am Waldsee'ye, Düsseldorf'taki Kunstverein'e, Hamburg'daki Kunstverein'e ve Bielefeld'deki Kunsthalle'ye taşındı. Üçüncü oğlu Pedro, New York'ta doğdu.
1971    Paris’te Ile de la Cite üzerindeki Boulevard du Palais’de bir daire kiraladı ve zamanını
Paris, Bogota ve New York arasında geçirdi.
1972    Şubat ayında New York’taki Marlborough Galerisi’nde ilk büyük sergisini açtı. Paris’te rue Monsieur-le-Prince üzerinde yeni bir stüdyo ve ayrıca Bogota’nın kuzeyinde Cajica’da, her yıl birkaç ayını geçireceği bir sayfiye evi satın aldı.
1973    Botero, Paris'te kalıcı bir ev kurdu ve burada heykele cesaret ederek ilk bronz heykellerini modelledi. Eserleri İtalya'da Marlborough Galerisi'nin Roma şubesinde sergilendi ve Bogota'daki San Carlos Koleji'nde “Fernando Botero 1948-1972” adlı bir retrospektif sergi açtı.
1974    “Botero: Aquarelle ve Zeichnungen” (Botero: Suluboyalar ve Çizimler) adlı sergisi Hannover'deki Brusberg Galerisi'nde açıldı. En küçük oğlu Pedro, İspanya'da bir yol kazasında hayatını kaybetti. Bu olay, sonraki çalışmalarına damgasını vuracaktı. En önemli bronz heykellerinden biri olarak kabul edilen Mano'yu (El) üretti.
1975    Botero ikinci eşi Cecilia Zambrano’dan boşandı. Plegaria (Yakarış) adlı eserini Antioquia Müzesi’ne verdi. Bu kuruma yapacağı çok sayıda bağıştan ilkiydi. Rotterdam’da bir Fernando Botero sergisi açıldı.
1976    Yunan sanatçı Sophia Vari ile evlendi. Venezuela'da Caracas'daki Çağdaş Sanatlar Müzesi'nde gerçekleştirdiği büyük bir retrospektifin ardından Venezuela Devlet Başkanı Andres Bello'nun nişanıyla şahsen onurlandırıldı. Ayrıca Paris'teki Claude Bernard Galerisi’nde büyük boy suluboya tablolardan oluşan bir koleksiyon sergiledi. Bir süre heykel çalışmalarına zaman ayırdı. Gövdeler, kediler, yılanlar ve muazzam kahve demlikleri gibi çeşitli temalarda yaklaşık yirmi beş heykel yaptı.
1977    Antioquia'nın bölge yönetimi tarafından, Kolombiya'ya yaptığı hizmetlerden dolayı
Boyaca nişanı ile ödüllendirildi. Oğlu Pedro'nun anısına Medellin'deki Zea Müzesi'ndeki bir odanın açılışını yaptı ve kendi eserlerinden on yedi tanesini buraya bağışladı. Claude Bernard Galerisi vasıtasıyla, heykellerini Grand Palais'deki Paris Sanat Fuarı'nda (FIAC) ilk kez gösterebildi. Botero, İspanyol usta Velazquez’in Infantas portrelerinden türettiği Despues de Velazquez (Velazquez’den Sonra) serisini yarattı. Bunlar Botero’nun büyük sanatçı üzerine yaptığı derin analizin meyveleriydi.
1978    Paris’teki stüdyosunu Rue du Dragon’a taşıdı ve o günden beri hala orada. Yeniden resim yapmaya başladı.
1979-1982      Tabloları ve heykelleri Avrupa çapında birçok sergide gösterildi: Basel, Brüksel, Lund, Hovikodden, Paris ve Roma. ABD'de New York, Philadelphia, Houston ve
Chicago'da sergiler açtı. Washington'daki Hirshhorn Müzesi ve Heykel Bahçesi Botero’nun Amerika'daki ilk retrospektif sergisine ev sahipliği yaptı. El Tiempo adlı Kolombiya gazetesinde bir dizi masal illüstrasyonları yayınlandı. Eserleri 1981'de Tokyo ve Osaka'da sergilendi.


FERNANDO BOTERO, Pigeon - Güvercin, 2014, White Marble - Beyaz mermer,
15 7/10 × 15 7/10 × 10 1/5 in, 40 × 40 × 26 cm.

1983    MoMA, Baile en Colombiya (Kolombiya'da Dans) adlı tablosunu satın aldı. Yeni Vanity Fair dergisinin ilk sayısı için Gabriel Garcia Marquez'in “Ölümün Önceden Söylenmiş Kroniği” adlı kısa romanını resimledi. İtalya'da Carrara mermer ocaklarının yakınındaki Pietrasanta'da bir stüdyo kurdu. Bu tarihten itibaren her yıl düzenli olarak birkaç ay bronz dökümcüler ve mermer oymacılar ile birlikte çalıştı. Boğa güreşi sahnelerini konu alan çizim ve tablo dizisine başladı.
1984    Botero, üç anıtsal heykelini Medellin'deki San Antonio parkına, on sekiz tablosunu da Bogota'daki Ulusal Kütüphane’ye bağışladı. Zamanının çoğunu boğa güreşlerine adadı.
1985    Nisan ayının sonunda, New York’taki Marlborough Galerisi boğa güreşi teması üzerine yarattığı yirmi beş eserinden oluşan bir seriyi sergiledi. Porto Riko’daki Ponce Sanat Müzesi’nde de bir sergi gerçekleştirdi.
1986    “Botero: Bilder, Zeichnungen” (Botero: Resimler, Çizimler) adlı sergisi Münih, Berlin ve Frankfurt’da izleyici ile buluştu. Eserlerinden oluşan bir retrospektif Tokyo, Sapporo, Osaka ve Niigata’yı dolaştı.
1987    “Botero: pinturas, dibujos, esculturas” (Botero: Resimler, Çizimler, Heykeller) adlı retrospektif sergi Madrid'deki Reina Sofia Müzesi'nde açıldı. Seksen altı eser içeren gezici sergi La Corrida, Milano'daki Sforza Kalesi’nin Viscontea salonunda gösterildi. Resim, heykel, suluboya ve çizimlerden oluşan bir sergi de Bogota’daki El Museo Galerisi'nde açıldı.
1988    La Corrida (Boğa Güreşi) serisi, Napoli'deki Castel dell'Ovo'da ve Palermo'daki Albergo delle Povere'de gösterildi. Belçika’daki Knokke-le-Zoute Casino’su bir retrospektif sergiye ev sahipliği yaptı.
1989    Coro Sanat Müzesi ve Caracas Modern Sanat Müzesi "La Corrida: Resimler, Çizimler, Heykeller” sergisine ev sahipliği yaptı. Sergi daha sonra Meksika’daki Tamayo Çağdaş Sanat Müzesi’ne taşındı.
1990    Martigny, İsviçre’deki Pierre Gianadda Vakfı’nda bir retrospektif sergi gerçekleşti. Anıtsal heykelleri Floransa’daki Belvedere Kalesi’nde sergilendi. New York’taki Marlborough Galerisi de heykellerinden bazılarını sergiledi.
1991    Fernando Botero adlı sergi Roma’daki Palazzo delle Esposizioni’de açıldı. Sergi, La
Corrida dizisinin yanı sıra sanatçının yağlı boya tabloları, heykelleri ve eskizlerini de kapsıyordu. Bu sıralarda İsviçre, Belçika ve ABD’de de sergiler gerçekleşti. Botero’nun eserleri Berlin’deki Brusberg Galerisi’nde ve Tokyo’daki Marlborough Galerisi’nde sergilendi.
1992    Anıtsal heykelleri ilk kez Monako’nun Monte Carlo şehrinde sergilendi. Anıtsal heykellerinden oluşan kamusal alandaki en büyük sergi ise Paris’te Champs-Elysées’de (Şanzelize) gerçekleşti. Rusya’da eserleri ilk kez Moskova Pushkin Müzesi’nde ve St. Petersburg Hermitage Müzesi’nde sergilendi. Madrid’de gerçekleşen Botero adlı sergi, Paseo de Recoletos bulvarında bir dizi anıtsal heykelden oluşuyordu.


FERNANDO BOTERO, Little Girl with Cat - Kedi ile küçük kız, 2009, Mixed media on paper - Kağıt üzeri karışık teknik, 41 3/10 × 25 3/5 in, 105 × 65 cm.

1994    Sanatçının boğa güreşi tabloları Paris’te Grand Palais’te sergilendi. 1964-1986 yılları arasında yaptığı eskizlerden oluşan gezici bir sergi ABD’yi turlayarak New York, Corpus Christi, Naples, Gainesville, Lafayette, Columbia ve Lexington’a uğradı. Botero, kariyeri boyunca, 1994 yılından itibaren, New York, Chicago, Buenos Aires, Madrid, Beverly Hills, Kudüs, Washington, Lugano, Lizbon, Sao Paulo, Bamberg, Miami, Floransa, Venedik, Singapur, Tokyo, Lahey, Berlin ve Saint-Tropez dahil olmak üzere, dünyanın en prestijli 20’den fazla şehrinde eserlerini sergiledi.
1995    Bir terör organizasyonu, Botero’nun Medellin şehrine bağışladığı Pajaro (Kuş) adlı bronz heykelinin altına bir bomba yerleştirdi. Heykel Plaza del Mercado meydanında duruyordu. Saldırı yirmi üç kişinin hayatına mal oldu ve iki yüz kişi de yaralandı. Botero, Medellin’e La Paloma de la Paz (Barış Güvercini) isimli bir başka heykelini verdi ve bu heykel daha önce tahrip edilen heykelin yanına yerleştirildi.
1996    Botero, Paris’teki Didier Imbert Güzel Sanatlar Galerisi’nde pastellerden oluşan bir set sergiledi. New York’taki Marlborough Galerisi son dönem yağlıboya eserlerinden oluşan bir sergi düzenledi. İkinci Botero gezici sergisi Japonya’daki şehirleri dolaştı: bu kez Tsukuba, Niigata ve Mitsukoshi adlı çok katlı mağazayı ziyaret etti. Aynı yıl eserlerinden oluşan bir sergi Güney Kore’nin Kyungju şehrinde açıldı. Kudüs’teki İsrail Müzesi “Anıtsal Heykeller” adlı sergiye ev sahipliği yaptı.
1997    Fernando Botero sergisi Lugano’da, Roma’daki II Gabbiano Galerisi’nde ve
Münih’teki Thomas Galerisi’nde gösterildi.
1998    Sao Paulo, Rio de Janeiro, Lizbon, Toronto, Bamberg, Berlin, Miami ve Montevideo’da sanatçının eserlerinden oluşan sergiler düzenlendi. Sao Paulo Sanat Müzesi, resim, eskiz ve heykellerinden oluşan bir sergiye ev sahipliği yaptı.
1999    Floransa’daki Piazza della Signoria ve Piazza degli Uffizi’de heykellerini sergilemek üzere davet edilen ilk yaşayan sanatçı oldu. Eserleri ayrıca Floransa’da Palazzo Vecchio’nun Sala d'Arme salonunda sergilendi. İsrail’deki Tel Aviv Sanat Müzesi ve Meksika’daki Monterrey Modern Sanat Müzesi Botero sergilerine ev sahipliği yaptı.
2000    Botero, Kolombiya’ya önemli hediyeler verdi. Bütün modern sanat koleksiyonunu Santa Fe de Bogota'daki Banco de la Republica'ya (Kolombiya Merkez Bankası) bağışladı. Bu koleksiyonu 25 yıllık bir süre içinde oluşturmuştu. Koleksiyonda, kendisine ait yüzden fazla resim, eskiz ve heykelin yanı sıra, “Botero Bağışı” olarak adlandırılan ve Pissarro, Corot, Monet, Renoir, Picasso, Degas, Matisse, Beckmann, Bacon, Dali, Lucian Freud gibi 19. ve 20. yüzyıl sanatçılarının eserlerinin yer aldığı bir koleksiyon da bulunuyordu. Medellin'deki Antioquia Müzesi'ne, Rosenquist, Wasselmann ve Katz gibi çağdaş sanatçıların 21 eserini ve kendi eserlerinden 114’ünü verdi. Aynı yıl, müzenin karşısına Plaza Botero adlı bir meydan yapıldı ve sanatçı, orada kalıcı olarak sergilenmek üzere 23 adet heykelini bağışladı. Bu hediyeler sonucunda Kolombiya, son 150 yılın sanat tarihi trendlerini temsil eden önemli koleksiyonlar elde etti. Böylece Botero'nun “Bugünün Kolombiyalı sanatçıları yıllar önce karşılaştığım sorunlarla karşı karşıya kalmamalı. Latin Amerika'da yapılmışlardan farklı olan tek bir resmin bile orijinalini göremeyerek resim yapmayı öğrenmek zorunda kaldım” sözleriyle dile getirdiği hedefe ulaşılmış oldu.
2001    “Fernando Botero, 50 anos de vida artistica” (Fernando Botero, Sanatla İç İçe bir Yaşamın 50 Yılı) sergisi Meksiko’daki tarihi San Ildefonso Koleji’nde açıldı.
2002    Stockholm’deki Moderna Museet Botero sergisini sundu. Bu retrospektif sergi daha sonra Kopenhag’daki ARKEN Modern Sanat Müzesi’ne taşındı.
2003    “Botero, oeuvres recentes” (Botero, Son Dönem Eserleri) adlı sergi, Paris’teki Maillol
Müzesi’nde açıldı. Botero’nun bazı anıtsal heykelleri Venedik’teki Grand Canal’da sergilendi. Eşzamanlı olarak Palazzo Ducale’de (Düka’nın Sarayı) “Botero a Venezia: sculture e dipinti” (Venedik’te Botero: Heykeller ve Tablolar) adlı sergi gerçekleşti.
2004    Medyada Irak’taki Ebu Garib cezaevindeki mahkumların maruz kaldıkları istismar ve işkencenin fotoğraflarını gördükten sonra, Botero bu konu üzerine bir dizi resim yapmaya başladı. Kolombiya’daki şiddet üzerine yaptığı seriden de 40 adet tablo ve eskizi Kolombiya Ulusal Müzesi’ne bağışladı. Singapur Sanat Müzesi, onun tablo ve anıtsal heykellerinden oluşan bir sergi gerçekleştirdi. Botero, Almanya’nın Schwäbisch Hall şehrindeki Kunsthalle Würth’de bir sergi düzenledi. Bu ülkede son yirmi yılda gerçekleşen ilk büyük Botero retrospektifiydi. “Fernando Botero: gli ultimi quindici anni” (Fernando Botero: Son On Beş Yıl) adlı sergi, Roma’daki Palazzo Venezia’da sanatseverlerle buluştu.
2006    “Botero in Den Haag” (Botero Lahey’de) koleksiyonu aynı adlı şehirde sergilendi. Ebu Garib dizisinden bir tablo seçkisi önce New York’taki Marlborough Galerisi’nde, ardından da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Sanat Müzesi’nde gösterildi. New York Times gazetesi bu sergiyi, yılın en önemli sergilerinden biri olarak nitelendirdi. İspanya‘nın Segovia şehrindeki Torreon de Lozoya, sanatçının tabloları, çizimleri ve heykellerinden oluşan bir sergiye ev sahipliği yaptı.
2007    “The Baroque World of Fernando Botero” (Fernando Botero’nun Barok Dünyası) adlı gezici sergi Quebec Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilendi, ardından Teksas, Oklahoma, Florida, Delaware, Louisiana, Tennessee, Colorado, Ohio ve Kaliforniya eyaletlerinde bulunan dokuz Amerikan kurumunu gezdi. Temmuz- Eylül ayları arasında, Milano'daki Palazzo Reale'de resimlerinin, çizimlerinin ve heykellerinin çok sayıda örneği sergilendi. Botero, Ebu Garib tacizlerine dayalı serisinden 25 tablo ve 22 çizimden oluşan eserlerini Berkeley Sanat Müzesi’ne armağan etti. Washington’daki Amerikan Üniversitesi Müzesi’nde sergi açtı ve müzeye aynı seriden bazı eserlerini de bağışladı. Berlin’deki Thomas Galerisi, şehrin tarihi merkezinde sanatçının anıtsal heykellerinden on altısını sergiledi; Brandenburg Kapısı’nın önüne yerleştirilen Caballo da bu eserler arasındaydı. Diğer heykeller ise Lustgarten Parkı’nda sergilendi. Kolombiya Ulusal Müzesi’ne, kendi anavatanında yaşanan şiddet temalarından esinlenerek yarattığı 48 tablo ve eskizden oluşan bir koleksiyon bağışladı. Sanatçının 75. doğum günü vesilesiyle, Madrid’deki Fernando Pradillo Galerisi, Botero’ya saygı mahiyetinde bir sergi düzenledi.
2008    Sirk konularını işlediği resimleri ve çizimleri BAE, Abu Dhabi'de gösterildi. İspanya’nın Valencia ve Vigo şehirlerinde “Abu Ghraib - El Circo”yu (Ebu Garib - Sirk) sergiledi. Miami'deki Küresel Hayırseverlik Forumu’nda, Poder dergisi tarafından, Kolombiya halkına ömür boyu verdiği katkılar nedeniyle, Yılın Hayırseveri ödülüne layık görüldü.
2009    Ebu Garib serisinden seçilmiş eserler Meksika’nın Monterrey şehrinde sergilendi. Aynı şehirden bir grup iş adamı bronz heykel Caballo’yu satın alarak Macroplaza’ya (ana meydan) yerleştirilmek üzere Kolombiya Hükümeti’ne teslim etti. Bu yolculuk sırasında, Nuevo Leon Özerk Üniversitesi Botero’yu onursal doktora ile ödüllendirdi. “El dolor de Colombia” (Kolombiya’nın Cefası) sergisi Meksika’da, Velacruz - Xalapa’daki Diego Rivera Sanat Galerisi’nde sergilendi. Sanatçının diğer sergileri arasında; Güney Kore’nin başkenti Seul’deki Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi’ndeki “Fernando Botero” sergisi, Venedik’teki Contini Sanat Galerisi, New York’taki James Goodman Galerisi ve Londra’daki Thomas Gibson Güzel Sanatlar Galerisi’ndeki “Fernando Botero: gente del circo” (Botero’nun Sirk İnsanları) sergisi bulunuyor. Berkeley, Kaliforniya Üniversitesi tarafından “Chancellor's Citation” ödülüne layık görüldü.
2010    “Fernando Botero’nun Barok Dünyası” sergisini Reno’daki Nevada sanat Müzesi’nde sergiledi. “Botero” sergisi Budapeşte, Bogota ve İstanbul’da sanatseverlerle buluştu. Günümüz estetik anlayışına yeni bir yorum getiren Botero'nun İstanbul Pera’daki bu sergisi sirk, boğa güreşi, Latin Amerika halkı, Latin Amerika yaşamı, ölüdoğa ve sanat tarihinin geçmiş ustalarından uyarlamaları kapsayan altı bölümden oluştu. Anıtsal heykellerinden oluşan bir sergi Saint-Tropez’e kuruldu.
2011    “Botero” sergisi, Viyana’daki Bank Austria Kunstforum tarafından sergilendi. “Fernando Botero’nun Barok Dünyası” Ohio’da gösterildi. İsa’nın çilesi teması üzerine yaptığı yağlıboyalar ve çizimlerden oluşan “Çarmıhın Halleri” serisinin ilk gösterimi New York’taki Marlborough Galerisi’nde gerçekleşti. Eylül ayında eserleri Budapeşte Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilendi. Locarno’daki La Pinacoteca Comunale Casa Rusca, sanatçının son on beş yıla ait eserlerinden oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yaptı.
2012    Çarmıhın halleri üzerine gerçekleştirdiği yeni serisini “Viacrucis: La Pasion” (Via Crucis: İsa’nın Çilesi) başlığı altında Medellin’deki Antioquia Müzesi’nde sergiledi ve bu eserleri müzenin kalıcı koleksiyonuna bağışladı. 76 alçı çalışması ve 44 çizimden oluşan Los Yesos de Botero (Botero’nun Alçı Dökümleri) koleksiyonu ilk kez Assisi’deki Monte Frumentario Sarayı’nın odalarında sergilendi. Botero’nun 80. doğum günü olan 19 Nisan’da onuruna birçok şehirde kutlamalar gerçekleşti. Meksiko’daki Güzel Sanatlar Sarayı “Fernando Botero, una Celebracion” (Botero’ya Kutlama) başlıklı büyük bir retrospektif sergi düzenledi. Bielefeld’deki Samuelis Baumgarte Galerisi “Fernando Botero - Hommage zum 80. Geburtstag” (Fernando Botero – 80. Doğum Gününe Saygı) adı altında, sanatçının tablo, heykel ve çizimlerinden seçilmiş eserlerini sergiledi. Temmuz-Eylül ayları arasında, son 25 yıldır heykel çalışmalarını gerçekleştirdiği Pietrasanta’da heykelleri ve çizimleri sergilendi. Ekim ayında Bilbao Güzel Sanatlar Müzesi, Botero’nun son 75 senede yarattığı birçok eseri bir araya getiren ve sanatsal kariyerinin kapsamlı bir antolojisi olan “Fernando Botero: Celebracion” (Fernando Botero: Kutlama) sergisini sundu.
2015    “Fernando Botero“ adlı sergi Seoul Sanat Galerisinde yer aldı.
2015- 2016     “Botero Çin’de“ adlı sergi Çin Sanat Müzesi, Şanghay’da açıldı.
2016    “Botero, Celebrate Life! “ adlı sergi ise Kunsthal Rotterdam, Hollanda’da açıldı