Ömer Koç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ömer Koç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2024 Cumartesi

Ömer Koç Koleksiyonundan Eserler “Farz Et Ki Sen Yoksun” Sergisiyle Arter’de

Daphne Wright, Mutfak Masası, 2014, Elle boyanmış Jesmonit Figürler: 105 x 65 x 70 cm, 60 x 45 x 45 cm,

Sandalyeler: her biri 90 x 40 x 40 cm, Masa: 76 x 100 x 190 cm, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.


Arter’de gerçekleştirilen ilk özel koleksiyon sergisi olan “Farz Et Ki Sen Yoksun”, sergilenen eser ve nesnelerin çeşitliliği kadar, kapsadığı mecralar ve ilişki kurduğu temalar bakımından da geniş bir yelpazeye yayılıyor. Ömer Hayyam’ın Rubailer’inde yer alan bir dizeden esinle isimlendirilen ve farklı dönemlerde üretilmiş 600’ün üzerinde sanat yapıtı, işlevsel nesne, nadide eser, mobilya ve kitaptan oluşan sergi, bir koleksiyonun yan yana getirmeler aracılığıyla doğurabileceği bağları keşfetmeye davet ediyor. Ömer Koç Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerle oluşturulan “Farz Et Ki Sen Yoksun” sergisi, 19 Ocak 2024 tarihinden itibaren ziyaret edilebilir.

Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği “Farz Et Ki Sen Yoksun” başlıklı sergi, bir koleksiyonerin hayalleri ve hayata geçirdikleri neticesinde farklı nesneler arasında kurulan yakınlıkların ve oluşturulan gövdenin bir mekân olarak ev içinden müzeye taşınmasının imkânlarını araştırıyor. 400’e yakın sanatçının yapıtlarının yanı sıra anonim eserler, seri üretimler ve muhtelif öğelere yer veren sergi, Arter’in 4. ve 3. kat galerilerine yayılıyor. Özel alanda tekil bir yaşama eşlik etmek üzere düzenlenmişken bir sanat kurumunun aracılığı ve küratoryal bir bakışla kişisel bir koleksiyondan kamuya açılan seçki, tasnif mantığına meydan okuyan zamanlar ve formlar arası bir dünya yaratıyor. Koleksiyonerin eserlerle etkileşim içerisinde soyut bir kimlik kazanarak var olduğu bu dünya, şeylerin özel alandan ayrılıp kendi özgünlüklerini yeni bir bağlamda sürdürmesiyle hem gerçek hem de kurmaca bir deneyimin kapısını aralıyor. “Farz Et Ki Sen Yoksun”, koleksiyonu çok yönlü ve yaşayan bir beden olarak ele alarak, alelade olanın olağanüstü olanla yakınlıklarının yanı sıra toplama/koleksiyon yapma pratiği ve gündelik yaşamımızı çevreleyen nesneler üzerine de düşünmeye teşvik ediyor.


Farz Et Ki Sen Yoksun, Sergiden görünüm, Küratör: Selen Ansen, Arter, 2024, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin



Ömer Koç Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerle oluşturulan “Farz Et Ki Sen Yoksun”, her şeyin düştüğü ve düşmeye devam ettiği dünyada yükselişi düşleyebilmek için, faniliğin hüküm sürdüğü canlılar evreninde dünyevilikten el alan yükseliş ve kaçış alanlarını bulmaya yöneliyor. Serginin ismini aldığı dizelerde şair Ömer Hayyam’ın (1048–1131) kendi benliğimizin sınırlarını aşarak yaşamı özgürce kucaklamamızı anımsatmasından hareketle ziyaretçiler de kronolojinin ve hiyerarşinin olmadığı bir mekânsal kurgu içerisinde bir araya getirilen nesnelere dair yeni anlam arayışlarına kapı açacak bir deneyime davet ediliyor.

Koleksiyonerin oyuncul yorumunu yansıtan bir birikim yoluyla insanî zevkleri, arzuları, geçmiş hayatların heveslerini ve düşlerini bize taşıyan kitapları, koltukları, resimleri, heykelleri ve fotoğrafları buluşturan “Farz Et Ki Sen Yoksun”, insan olmanın iyisiyle kötüsüyle aktarılabilir bütün hâllerini koruma altına alma fikrine tutkuyla yaklaşmak ve nihayet en yücesinden en gündelik olanına, en kalıcısından en geçici olanına jestler, imalar, hareketler, ölmeden bırakılmış ve sonra yaşayanlarca bulunmuş ve korunmuş izler gibi temaların peşinden gidiyor. Sergide bir araya gelen bin bir yapıt ve nesne, mekânda kurdukları yakınlıklar yoluyla yeni çağrışımlar için yaşama tutunan bir görüş alanı açıyorlar.


Farz Et Ki Sen Yoksun, Sergiden görünüm, Küratör: Selen Ansen, Arter, 2024, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.



Arter’de gerçekleştirilen ilk özel koleksiyon sergisi olan “Farz Et Ki Sen Yoksun”, 19 Ocak 2024 tarihinden itibaren Arter’in 4. ve 3. kat galerilerinde ziyaret edilebilecek. Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden erişilebilir. Pazartesi hariç her gün açık olan Arter, Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kurumsal Sponsor Tüpraş’ın değerli desteğiyle, tüm sergilere giriş 24 yaş altı izleyiciler için her gün; Perşembe günleri ise her yaştan izleyici için ücretsiz. Arter Beraber üyeleri ise sergileri yıl boyunca ücretsiz ziyaret etmenin yanı sıra farklı ayrıcalıklardan faydalanıyor. Arter binasının Kütüphane, Kitabevi, Bistro by Divan, arka bahçe alanlarına ve Galeri 0’da yer alan sergiye giriş için bilet gerekmiyor. Ulaşım Sponsorları Ford Otosan ve Otokar’ın desteği sayesinde Taksim’den ve Tepebaşı’ndan ücretsiz servis araçlarıyla Arter’e ulaşılabiliyor.

Selen Ansen Hakkında

1975’te İstanbul’da doğdu. Strazburg Marc Bloch Üniversitesi’nde Modern Edebiyat ve Sinema (yüksek lisans) eğitimi aldıktan sonra 2001 yılında Sanat Teorisi ve Pratikleri alanında doktorasını tamamladı. Başta Strazburg Ecole Supérieure des Arts Décoratifs olmak üzere Fransa’da farklı sanat ve tasarım okullarında sanat teorisi ve sanat felsefesi eğitimi verdi. 2009–2015 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Felsefe ve Toplumsal Düşünce ile Karşılaştırmalı Edebiyat yüksek lisans programlarında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ansen, Arter ile ilk temasını 2011’de küratörlüğünü yaptığı Berlinde de Bruyckere (Yara, 2012) sergisi aracılığıyla kurdu. 2015’te Arter’in küratoryal ekibine katılan Ansen, Marc Quinn (Aklın Uykusu, 2014), It takes two to make an accident (HISK, Belçika, 2015), Her Düşenin Kanadı Yoktur (2016), Kelimeler Pek Gereksiz (2019–2020), Céleste Boursier-Mougenot (offroad v.2, 2019), Cevdet Erek (Bergama Stereotip, 2019–2020), KP Brehmer: Büyük Resim (2020–2021), Candeğer Furtun (2021–2022), Locus Solus (2022–2023) ve Ahmet Doğu İpek (Başımızda Siyahtan Bir Hâle, 2022–2023) sergilerinin yanı sıra İsmi Lâzım Değil (Brigitte Pitarakis ile birlikte, Abdülmecid Efendi Köşkü, 2022), Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? (Meşher, 2022–2023) ve Anne Wenzel: Carte Blanche (Stedelijk Museum Schiedam, Hollanda, 2023) sergilerinin küratörlüğünü yaptı; çeşitli uluslararası yayınlara yazılarıyla katkıda bulundu. Ansen, Arter’in Dolapdere’deki yeni binasında hayata geçirdiği Performans Programı’nın (2019–2020) da küratörlüğünü üstlendi.

Farz Et Ki Sen Yoksun, Sergiden görünüm, Küratör: Selen Ansen, Arter, 2024, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.



Sergideki Sanatçılar:

Alvar Aalto, Melike Abasıyanık Kurtiç, Anthony Ackrill, Rebecca Ackroyd, Ansel Adams, AdeY, Ahu Akgün, Rasim Aksan, Francesco Albano, Pilar Albarracín, Ellen Altfest, Carl Amann, Doug Anderson, Erik Anderson, Gary Anderson, Palle Anderson, S.A. Anderson, Janine Antoni, François Arnal, Daniel Arsham, Yüksel Arslan, Hale Asaf, Eylül Aslan, Jules Barbey d’Aurevilly, Deborah Azzopardi, Josephine Baker, César Baldaccini, Tufan Baltalar, Balthus, Ronit Baranga, Emin Barın, Clive Barker, Sam Barnett, George Barris, Étienne Barrot, Gregory Barsamian, Massimo Bartolini, Bartošová, Şeyma Barut, Bahadır Baruter, Georges Bataille, Charles Baudelaire, Kerem Ozan Bayraktar, Peter Beard, Cecil Beaton, Beejoir, Fritz Behn, Tom Bell, Léa Belooussovitch, Hans Berger, Sabri Berkel, Semiha Berksoy, Jean-Joseph Bernard, Bertozzi & Casoni, Tony Bevan, Aenne Biermann, Marc Bijl, Aysel Bodur, Stefano Bombardieri, Rudolph Bone, Bashir Borlakov, Osvaldo Borsani, Louise Bourgeois, Norbertine Bresslern-Roth, Jonny Briggs, Rosalie Brill, Hans Brockhage & Erwin Andra, Ondrej Brody, Elina Brotherus, Vincent Michael Brown, Tania Bruguera, David Buckingham, Betty Bui, Balthasar Burkhard, Gökçen Cabadan, Claude Cahun, José Zanine Caldas, Scott Campbell, CANAN, Leonor Caraballo & Abou Farman, Jacques Carelman, Paul & Laura Carey, Étienne Carjat, Asger Carlsen, Maurizio Cattelan, Carl Cauer, Patrick Caulfield, Marc Chagall, Giorgio de Chirico, Ricardo Cinalli, Chuck Close, John Coplans, Joseph Cornell, Denis Cospen, Ian Cumberland, Zhang Dali, Les Dalo, Arth Daniels, Alexandre-Gabriel Decamps, Jean Marie Delaltre, Thomas Demand, Victor Demanet, Selçuk Demirel, Sinan Demirtaş, Mathias Depardon, Susan Derges, Nejad Devrim, Robert Dighton, Nazım Dikbaş, Nanna Ditzel, Otto Dix, Theo van Doesburg, Adrienne Doig, Albrecht Dürer, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Ali Elmacı, Neş’e Erdok, Yael Erlichman, Mengü Ertel, Jean-Bernard Eschemann, Richard Etts, Jan Fabre, Christine Facella, Mark Fairnington, Alexis de la Falaise, David Farrer, Gretchen Faust, Emeric Feher, Mürteza Fidan, Johannes Fischer, Tsuguharu Foujita, Nancy Fouts, Lucian Freud, Pedro Friedeberg, Lee Friedlander, Harriet Whitney Frismuth, Roger Fry, Paul Fryer, Ernst Fuchs, Peter Gabriëlse, Leylâ Gediz, Ingo Gerken, Valeriy Gerlovin & Rimma Gerlovina & Mark Berghash, Augusto Giacometti, Sliz Gillard, Domenico Gnoli, Nan Goldin, Paul Goldman, Dora Gordine, Douglas Gordon, Antony Gormley, Murat Gök, Şakir Gökçebağ, İhap Hulusi Görey, Stephane Graff, Brian Griffin, Ion Grigorescu, Valentine Gross, Aneta Grzeszykowska, Derrick Guild, Ara Güler, Cemal Nadir Güler, James Hague, David Haines, Osman Hamdi Bey, Richard Hamilton, Neil Hamon, Jessica Harrison, Ristyo Eko Hartanto, Vikont | Viscount Francis Hastings, Andrew Hemingway, Seda Hepsev, Léon Herschtritt, Willi Hertlein, David Hockney, Howard Hodgkin, Jane Hoodless, François Houtin, Horst P. Horst, Hannah Höch, Wilhelm Höffert, Carsten Höller, Georges Hugnet, Jean Hugo, John Isaacs, Meltem Işık, Erdal İnci, Nuri İyem, Patrick Jackson, Roxanne Jackson, Arne Jacobsen, Sam Jinks, Oliver Jones, Michael Joo, Orhan Veli Kanık, Massimo Kaufmann, Şahin Kaygun, Clementine Keith-Roach, Mehmet Kısmet, Anselm Kiefer, Giorgio Kienerk, Frederick John Kiesler, Gustav Klimt, Hengki Koentjoro, Oskar Kokoschka, Helmut Kolle, Isidore Konti, Füreya Koral, Angelika Krinzinger, Uno & Osten Kristiansson, Barbara Kruger, Jonathan F. Kugel, Burhan Kum, Alicja Kwade, Félix Labisse, Julien Landa, Mikhail Fedorovich Larionov, Mogens Lassen, Konrad Adolf Lattner, Alican Leblebici, Gonzalo Lebrija, Tim Lee, Gabriel Lekegian, Georges Lemmen, Michael Leonard, Rachel Lewis, Roy Lichtenstein, Jacopo Ligozzi, Robert Longo, Sarah Lucas, Oliver Lynch, Catherine MacDiarmid, Daniel Maclise, Susie MacMurray, Franziska Maderthaner, Cathleen Sabine Mann, Sandra Mann, Robert Mapplethorpe, Marcel Mariën, Alberto Martini, Pietro Marussig, Alexander Massouras, Angus McBean, Serge Mendjisky, Luiz Philippe Carneiro de Mendonça, Théo Mercier, Constantin Meunier, Adolph de Meyer, Guillermo Meza, Fabien Mérelle, Nino Migliori, Harland Miller, Arno Rafael Minkkinen, Pierre Molinier, Christiaan de Moor, Polly Morgan, Eadweard Muybridge, Peter Simon Mühlhäußer, Renate Müller, Ishbel Myerscough, Félix Nadar, Harry Napper, Graham Nash, Bruce Nauman, Jesús “Bubu” Negrón, Hylton Nel, Marc Newson, Helmut Newton, Nicholas Nixon, Felix Nussbaum, Evie O’Connor, Harold Offeh, Kelvin Okafor, Francesco Olivucci, İrfan Önürmen, Ferhat Özgür, Şener Özmen, Ceylan Öztürk, Christopher Page, Christodoulos Panayiotou, Verner Panton, Pierre Paulin, Pavlos (Dionyssopoulos), Freya Payne, Robert Peary, Evan Penny, Charlotte Perriand, Gaetano Pesce, Atilla Galip Pınar, Pablo Picasso, Patricia Piccinini, Ernest Pignon-Ernest, Isidore-Alexandre-Augustin Pils, Julie Pochron, Gilles-Henri Polge, Serge Poliakoff, Gio Ponti, Stephen Powers, Mario Prassinos, Marcel Proust, Glen Pudvine, Sheng Qi, Roland Rainer, Nâzım Hikmet Ran, Philippe Ramette, Man Ray, Maurice Ray, Ilya Repin, Stephen Reusse, Gerhard Richter, Gerrit Thomas Rietveld, T.H. Robsjohn-Gibbings, Laurent Roch, Ludwig Mies van der Rohe, Clifford Ross, Jacob van Rozelaar, Julie Rrap, François Ruegg, Thomas Ruff, Paul Rumsey, Necla Rüzgar, Anıl Saldıran, Jamie Salmon, Stuart Sandford, Sandeep Sangaru, SANTISSIMI (Antonello Serra & Sara Renzetti), Hrair Sarkissian, Salomon-Léon Léonard Sarluis, Napoleon Sarony, Achille van Sassenbrouck, Nina Saunders, Olga Saviç, İlhan Sayın, Josef Scharl, Mario Schifano, Karl Schmidt-Rottluff, Ole Schwalbe, Turhan Selçuk, Joan Semmel, SENA, Aleksandr Serebriakov, Erinç Seymen, Farkhondeh Shahroudi, Cindy Sherman, Sedat Simavi, Aaron Siskind, Sandy Skoglund, Carolein Smit, Ludwig Otto von Sonnenburg, Jo Spence, Léon Spilliaert, Victor Spinski, Bernard André Steiner, Adrien Steüer, Holly Stevenson, Kerry Stewart & Ana Genoves, Vladimir Feodorovitch Stozharov, Mircea Suciu, Gerald Summers, Edward Sutcliffe, Attila Szűcs, Yaşam Şaşmazer, Ferdinando Tacca, Nevhiz Tanyeli, Sam Taylor-Johnson, Antoni Tàpies, Hale Tenger, Cansu Terzibal, Herbert von Thaden, Michael Thonet, Wolfgang Tillmans, Marco Tirelli, İrem Tok, Tip Toland, Nikolay Tolmachev, George Tooker, Roland Topor, Karl Tratt, Nasan Tur, Pierre Turin, Félix Vallotton, Miguel Calumarte Vaquer, Jorge Luis Varona, Joana Vasconcelos, Keith Vaughan, Geza Arpad de Vegh, Claude Verlinde, Una Vincenzo, Lady Troubridge, Bill Viola, Frances Waite, Garth Walker, Andy Warhol, Jonathan Wateridge, Gillian Wearing, Kem Weber, Jean Weinberg, Oscar Wilde, Conor Wilson, Martha Wilson, Paula Wilson, Erin Wozniak, Daphne Wright, Stuart Pearson Wright, Erwin Wurm, Craig Wylie, Cang Xin, Damla Yalçın, Ecem Yerman, David Zink Yi, Pınar Yolaçan, Carey Young, Fahrelnissa Zeid, Monica Zeringue, Brigitte Zieger, Richard Ziegler, Unica Zürn.

Bilgi için:

arter.org.tr

Adres: Irmak Cad. No: 13 Dolapdere Beyoğlu 34435 İstanbul / T. 0212 708 58 00


Farz Et Ki Sen Yoksun, Sergiden görünüm, Küratör: Selen Ansen, Arter, 2024, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.



Farz Et Ki Sen Yoksun, Sergiden görünüm, Küratör: Selen Ansen, Arter, 2024, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.


24 Ekim 2023 Salı

Füsun Onur Retrospektifi Museum Ludwig’de



Füsun Onur retrospektifi, Almanya’nın Köln kentinde yer alan Museum Ludwig’de Arter iş birliğiyle, Emre Baykal (Arter) ile Barbara Engelbach (Museum Ludwig) eş küratörlüğünde 16 Eylül’de açıldı ve 28 Ocak 2024 tarihine kadar izlenebilir. Onur’un birçok ülkede gerçekleşen uluslararası sergileri ve 2014 yılında Emre Baykal küratörlüğünde Arter’de açılan Aynadan İçeri başlıklı kapsamlı sergisinin ardından düzenlenen bu retrospektif, eserlerin topluca izlenebileceği ilk yurt dışı sergisi olma niteliği de taşıyor. Serginin önemli bir bölümünü Arter Koleksiyonu’ndan ödünç verilen eserler oluşturuyor. En eskisi Beyaz Kâğıt Üzerinde Alan Ayırmak (1965-1966) serisindeki çizimler olmak üzere Onur’un günümüze dek süren üretiminden seçilen doksanın üzerinde eseri buluşturan sergi, Türkiye’nin çağdaş sanat alanındaki öncü isimlerinden olan sanatçının kategorilerden uzak özgün üretimine, bu üretime eşlik eden temel uğraş ve sorularına, yapıtlarında yıllar içinde giderek zenginleşen malzeme çeşitliliğine ve işlerine eklediği anlatısal, kimi zaman da otobiyografik öğelere ışık tutmayı hedefliyor. 


Füsun Onur, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.



Onur’un 2021 yılında gerçekleşen 59. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu için Bige Örer küratörlüğünde ürettiği “Evvel Zaman İçinde…” adlı yerleştirmesinin de yer aldığı retrospektifte, “Çiçekli Kontrpuan” (1982 [2023]), “Opus II Fantasia” (2001 [2023]), “Eski Eşyaların Düşü” (1985), “Zaman İkonları” (1990), “Bir Çocuğun Gözüyle Savaş” (1994), İm’in İm’i” (1987) gibi farklı dönemlerden yerleştirmeleri izleyiciyle buluşuyor. Ayrıca Onur’un bu sergi için özel olarak geliştirdiği “A Room with a Muse / Perili Oda” (2023) adlı yerleştirme de izlenebiliyor. Yerleştirmenin müziğinin bestesini ve icrasını ise sanatçının davetiyle birlikte çalıştığı Begüm Çalımlı üstleniyor. 


Füsun Onur, Enstalasyon Görseli.


Sergiye kapsamlı bir katalog da eşlik ediyor
 
Museum Ludwig’deki sergiyle bağlantılı olarak, eş küratörlerin sunuşlarının ve müzenin direktörü Yılmaz Dziewior’un önsözünün yer alacağı bir katalog yayımlanıyor. Aynı yayında Süreyya Evren ve Nilüfer Şaşmazer birer yazıyla Füsun Onur’un eserlerinin Türkiye sanat tarihindeki yerine ışık tutarken, Merve Çağlar’ın ise sanatçıyla yaptığı söyleşi yer alıyor. Onur’un 1970’lerden ‘90’lı yılların başına kadar kaleme aldığı estetik, eleştiri ve sanat politikası üzerine düşüncelerini yansıtan yazılardan seçilen on makalelik bir seçki de Türkçe, Almanca ve İngilizce olarak yeniden basılıyor. Tasarımını Esen Karol’un üstlendiği katalog, Almanca ve İngilizce olarak Köln’deki Verlag der Buchandlung Walther und Franz König yayınevi tarafından yayımlanıyor. Füsun Onur’un retrospektifi, Almanya Federal Devletler Kültür Vakfı’nın, KunststiftungNRW, REWE Group, Peter and Irene Ludwig Foundation, Gesellschaft für Moderne Kunstam Museum Ludwig ve Beatrix Lichtken Stiftung’un destekleriyle gerçekleşiyor. 


Füsun Onur, Enstalasyon Görseli.


Füsun Onur, bugün yarım asrı aşarak altmış yıla yaklaşan sanatsal üretiminin tamamını, doğup büyüdüğü ve hâlen yaşamakta olduğu İstanbul’daki Hayri Onur Yalısı’nda şekillendirmeyi sürdürüyor. Form, uzam, zaman ve bunlar arasındaki ilişkileri sıra dışı bir malzeme çeşitliliğiyle araştıran Onur, yapıtlarında gündelik, öyküsel ve otobiyografik öğelere yer veriyor. Mekân ve zaman, ışık ve gölge, ses ve sessizlik gibi kavramlara odaklanan sanatçının farklı dönemlerde ürettiği yapıtların önemli bir bölümü, bir Vehbi Koç Vakfı (VKV) kuruluşu olan Arter’de düzenlenen Aynadan İçeri (2014) başlıklı kapsamlı sergide bir araya getirilmiş, küratörlüğünü Emre Baykal’ın üstlendiği sergiye, Esen Karol’un tasarladığı bir kitap da eşlik etmişti. Füsun Onur’un 2011 yılında Arter Koleksiyonu’na eklenen “Opus II - Fantasia” (2001) adlı yerleştirmesi ise Emre Baykal küratörlüğünde yeni bir mekânsal düzenlemeyle Arter’deki galeri mekânına uyarlanarak 2021 yılında sergilenmişti. 


Enstalasyon Görseli, Fotoğraf: Rheinisches Bildarchiv Cologne/Vincent Quack.


Aynı zamanda, Füsun Onur ve 2022’de aramızdan ayrılan ablası İlhan Onur, doğup büyüdükleri ve sanatçının halen yaşamakta olduğu Kuzguncuk’taki Hayri Onur Yalısı’nı, ileride müze-ev olarak ziyarete açılması ve içeriğini Arter’in oluşturacağı misafir sanatçı programlarına ev sahipliği yapması arzusuyla Vehbi Koç Vakfı’na bağışlamıştı. Füsun Onur’un tüm sanatsal üretimine tanıklık eden yalının, iki kardeşin yaşam alanları olan giriş katı olduğu gibi korunurken, bir üst katının farklı disiplinlerden sanatçılar için bir misafir evine dönüştürülmesi planlanıyor. Sanatçının en alt kattaki atölyesi ise konuk sanatçıların kullanımına açık hale getirilecek. 


Füsun Onur, Evvel Zaman İçinde..., 59.Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe.



Füsun Onur kimdir?
 
Füsun Onur (d. 1938), 1956 yılında Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Heykel Bölümü’nde ve Hadi Bara Atölyesi’nde eğitim aldı. Ardından 1960’ta Fulbright bursu kazanarak Maryland Institute College of Art’ta heykel bölümünde eğitimini tamamladı. İlk kişisel sergisini 1970’te Taksim Sanat Galerisi’nde gerçekleştiren sanatçı, daha sonra Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (1977), 1., 4., 12. ve 14. İstanbul Bienalleri (1987, 1995, 2011, 2015), Atatürk Kültür Merkezi (1990-1991), İstanbul Resim Heykel Müzesi (1992) ve Maçka Sanat Galerisi (1987, 1991, 1995, 2001, 2012, 2016) gibi çok sayıda mekânda sergi düzenledi. 2012 yılında dOCUMENTA’ya “İsimsiz” ve “Kargaların Dansı” isimli iki yerleştirmesiyle katıldı. Sanatçının kapsamlı kişisel sergisi “Aynadan İçeri”, 2014 yılında Arter’de Emre Baykal küratörlüğünde gerçekleşti. Onur, aralarında İsveç, Makedonya, Hollanda, Fransa ve Almanya’nın da bulunduğu birçok şehirde grup sergilerine katıldı. Eserleri Arter (İstanbul), Tate Modern (Londra), Van Abbemuseum (Eindhoven), Centre National des Arts Plastiques (Paris) ve MAK Vienna (Viyana) gibi pek çok uluslararası müzenin koleksiyonunda yer alıyor. Türkiye’de heykel ve yerleştirme alanlarının ilerlemesine ve yeni tartışmalarla zenginleşmesine katkı sağlayan önde gelen sanatçılardan biri olarak görülen Füsun Onur, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. 

Ayrıntılı bilgi için: 
www.galerinevistanbul.com 
info@galerinevistanbul


Füsun Onur, Enstalasyon Görseli.


Füsun Onur, Evvel Zaman İçinde..., 59.Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe.



Füsun Onur, Enstalasyon Görseli, Fotoğraf: Rheinisches Bildarchiv Cologne/Vincent Quack.




Füsun Onur.

Museum Ludwig’deki sergiyle bağlantılı olarak, eş küratörlerin sunuşlarının ve müzenin direktörü Yılmaz Dziewior’un önsözünün yer alacağı bir katalog yayımlanıyor.



Füsun Onur, Enstalasyon Görseli.





4 Ekim 2022 Salı

Ömer Koç’tan Efsane Bir Sergi: “İsmi Lazım Değil”



Geçen hafta büyük bir keyif ile gezme şansını yakaladığım, büyük çoğunluğu Ömer Koç’un koleksiyonuna ait olan muhteşem eserlerden oluşan “İsmi Lazım Değil” sergisine, Abdülmecid Efendi Köşkü’nün muhteşem bir sahne oluşturuyor. Eserlerin biricikliği, eserlerin yerleşimi, serginin kurgusu ve kavramsal altyapısı beni gerçekten büyüledi. Uzun zamandır gördüğüm bu efsane sergiyi asla unutmayacağım.




Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’un teşvîki ve Koç Holding’in desteğiyle düzenlenen İsmi Lâzım Değil sergisi, Abdülmecid Efendi Köşkü’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Küratörlüğünü Brigitte Pitarakis ve Selen Ansen’in üstlendiği sergi, 20 Eylül’den itibaren Pazartesi günleri hariç 11.00 – 19.00 saatleri arasında 11 Aralık 2022’ye kadar açık kalacak.




İsmi Lâzım Değil sergisi, bilinmezin büyüleyiciliğini ve tekinsizliğini odağına alıyor. Bizans’tan günümüze uzanan tarihsel ve kültürel mirastan esinlenerek, biçimlerin, inançların ve temsillerin tarih boyunca nasıl varlığını sürdürdüğünün, göç ettiğinin ve dönüşüm geçirdiğinin izini sürüyor. Sergi, Bizans döneminin doğaüstü ve bilinmez olana ilişkin sembolik dünyasından hareketle, güncel sanatta bilinmez olanın temsilini sorguluyor.




Koç Holding desteğiyle bu sergi için üretilen eserlerin yanı sıra Ömer M. Koç’un koleksiyonuna ait yapıtlar ile Türkiye ve yurt dışındaki kurum, sanatçı ve koleksiyonerlerden ödünç alınan eserler de sergide yer alıyor. Serginin günlük hayatta kullanılan bir deyimden aldığı başlığı İsmi Lâzım Değil, bilinmezin anlaşılmazlığını ve isimlendirilemez boyutunu yansıtmakla beraber, hiçbir şey açıklamıyor, hiçbir şey tanımlamıyor.



Etkileşimli mekânsal deneyim ziyaretçileri bekliyor

Köşkün zemin katında, birinci katında ve bahçesinde, 45’ten fazla sanatçının çeşitli mecralarda ürettiği yaklaşık 100 eser sergileniyor. Bodrum katta ziyaretçileri bekleyen etkileşimli mekânsal deneyim ise onlara Bizans kozmolojisi ve ikonografisine ait kurucu imgeler arasında içine çekilecekleri bir tecrübe sunuyor. İsmi Lâzım Değil başlığı, gösterme ile gizleme, söyleme ile söylememe arasındaki hassas dengeyi korumayı amaçlayan serginin nasıl tasarlandığına dair ipuçları da veriyor.




26 Ekim 2017 Perşembe

OLAY SERGİ: ÖMER KOÇ KOLEKSİYONU’NDAN BİR SEÇKİ - “KAPI ÇALANA AÇILIR”



Fotoğraflar: Ümmühan Kazanç

Osmanlı'nın son dönem önemli yapılarından biri olan Nakkaştepe'deki Abdülmecid Efendi Köşkü, 15. İstanbul Bienali süresince Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç Koleksiyonu'ndan muhteşem bir seçkiye ev sahipliği yapıyor. Sergi çok beğenilmiş, her gün yüzlerce ziyaretçi ağırlıyor. 24 Ekim 2017 tarihine kadar her şey olağan seyrinde devam ediyordu. Büyük Osmanlı Sosyal Yardımlaşma Eğitim ve Kültür Derneği üyeleri, Abdülmecid Efendi Köşkü'nde açılan "Kapı Çalana Açılır" sergisini protesto etmesiyle sanat dünyası ayağa kalktı ve ziyaretçi sayısı daha da arttı. Kapıda kuyruklar oluşuyor, köşkün içi sanatseverlerle dolup taşıyor. Mutlaka görülmesi gereken bu özel sergi artık 12 Kasım 2017 tarihine kadar Pazartesi hariç her gün 14:00 – 19:00, Cumartesi & Pazar: 11:00 – 19:00 arası gezilebilir.

RESSAM ABDÜLMECİD EFENDİ
Protestoyu yapan kişilerin bilmedikleri önemli bir nokta vardı. Son Halife Abdülmecit Efendi, aslında Osmanlı Hanedanının tek Ressamıdır. 1868 yılında Dolmabahçe Sarayı'nda doğmuş ve Türk resim tarihine önemli bir iz bırakmıştır. Abdülmecid Efendi resimlerinde cüretkâr davranmış örneğin ''Avluda Kadınlar" adlı eserinde çıplak kadın figürlerine yer vermiştir. Abdülmecid Efendi'nin tek "nü" tablosu "Avluda Kadınlar" değildir, böyle başka eserleri de vardır. Başarısı yurt dışında da yankı bulan Abdülmecid Efendi, Paris'te 1914 Salonu Sergisi'nde ''Tarih Dersi'' adlı eseriyle sergiye kabul edilmiş bir sanatçıdır. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin fahri başkanlığını yapmış ve cemiyete mali destekte bulunmuştur. İlk kez 1916 yılında düzenlenen Galatasaray Sergilerini desteklemiş ve bununla kalmamış, resimleriyle de bu sergilerde yer almıştır. Şişli Atölyesi'nde üretilen eserler 1918 yılında Viyana'da Türk Ressamları Sergisi adıyla sergilenmiş ve Abdülmecid Efendi bu sergiye 4 eseriyle birlikte katılmıştır. Bu resimler; ''Otoportre'', ''Harem'de Goethe'', ''Harem'de Bethoven'' ve ''I. Sultan Selim'' adlı çalışmalarıdır.




ÖMER M. KOÇ KOLEKSİYONUNDAN 30 ESER ABDÜLMECİD KÖŞKÜ'NDE
“Kapı Çalana Açılır”, 19. yüzyıl yapısı Abdülmecid Efendi Köşkü’nün de ilk sergisi. Seçki, VKV Kültür-Sanat Danışmanı ve Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli ile Ömer M. Koç Koleksiyonu Yöneticisi Károly Aliotti’nin küratörlüğünde hazırlandı. "Kapı Çalana Açılır" sergisi, Türkiye'den ve dünyadan 24 sanatçının 1700'lerden günümüze geniş bir döneme yayılan ve bir kısmı Türkiye'de ilk kez sergilenen 30 yapıtını bir araya getiriyor.




KAVRAMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ
Zaman ve değişim, hareket ve duraksama, insan ve hayvan, canavar ve melek gibi kavramlar arasındaki ilişkiyi ele alan sergide yer alan Patricia Piccinini, Ron Mueck ve Carsten Höller yapıtları köşkte zamanın akmaya devam ettiği hissini verirken, Daphne WrightYaşam Şaşmazer ve Franz Xaver Seegen gibi sanatçıların işleri zamana yenik düşmüş gibi görünüyor. Leyla Gediz, Anıl Saldıran ve Semiha Berksoy’un yapıtları ise bu iki durum arasında bir köprü kuruyor. Ekin SaçlıoğluAlejandro Metallo Gibert ve Taner Ceylan’ın sergideki yapıtları dönüşümün kaçınılmazlığı gibi temalara göndermeler içeriyor. Sergide 15. İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü üstlenen Elmgreen ve Dragset sanatçı ikilisinin de iki yapıtı yer alıyor.

Ziyaretçi köşkten içeri adımını atar atmaz, zamanda donmuş ama buna rağmen adeta devinim halindeki bir paralel evrenle karşılaşıyor. İzleyicinin ilk gördüğü yapıt, az önce oraya düşmüş gibi, kanatlarını iki yana açmış, yerden uzanan, mermer tozundan yapılmış bir kuğu. Yaşanmışlıkla terk edilmişlik arasındaki gerilimi yansıtan bu kuğu, kıpırtısız bir hayaleti ve geçmiş hayatların hikayelerinden geri dönen ruhları andırıyor. Sergiyi ziyaret ederken, zaman sanki insanlardan hayvanlara ve olağan dışı varlıklara kadar herkes ve her şey için durur.




Kaskatı kesilip taşlaşanlardan mutasyon yoluyla hayatta kalmaya çalışanlara kadar sergideki tüm yapıtlara belli belirsiz bir huzursuzluk teması hakim – yapaylıkla doğallık arasındaki uçurumun ve olası melezliklerin sınırında gezinen bir huzursuzluk. Sergideki yapıtlar, içinde sunuldukları mekanla bir araya geldiklerinde mutasyonun doğanın döngüsünde kaçınılmaz bir yeri olduğuna dair bir izlenim oluşturabilirler.

“Kapı Çalana Açılır” bir sergiden ziyade bir tür tanıklık vadediyor; bizi gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet ediyor. Bizi gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet eden, aynı zamanda görmediklerimiz üzerinden sezgilerimize hitap eden bir tanıklık. Yapıtlardan yola çıkarak kurulabilecek bağlantılar aracılığıyla izleyicileri değişmekte olan zaman izlediğini takip etmeye çağıran sergi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu sözlerini hatırlatıyor; “Dün bugündür aslında, değişen tek şey zamandır.”


SANATÇILAR
Sergide Leonce Raphael Agbodjelou, Francesco Albano, Semiha Berksoy, Paul Carey, Taner Ceylan, Elmgreen & Dragset, Leyla Gediz, Alejandro Metallo Gibert, Gimhongsok, Carsten Höller, Ryota Kikuchi, Steven Klein, Burhan Kum, Harland Miller, Ron Mueck, Patricia Piccinini, Jon Rafman, Ekin Saçlıoğlu, Anıl Saldıran, Franz Xaver Seegen, Yaşam Şaşmazer, The Connor Brothers, Daphne Wright ve ismi bilinmeyen bir sanatçının eserleri yer alıyor.


ABDÜLMECİD EFENDİ KÖŞKÜ
Geç Osmanlı mimarisinin ihtişamlı bir örneği olan Abdülmecid Efendi Köşkü, 19. yüzyıl sonlarında Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından av köşkü olarak yaptırılmış. Mimarı kesin olarak bilinmese de bazı kaynaklarda mimar Vallaury'nin adı geçiyor. Günümüze köşkün yalnızca selamlık binası ulaşmış. Sultan II. Abdülhamid tarafından satın alınıp yeğeni Abdülmecid Efendi'ye devredilen köşk, kendisi de hayli yetkin bir ressam olan son Osmanlı halifesi Abdülmecid Efendi tarafından yazlık konut olarak kullanılmış; döneminin sanatçı ve yazarlarının buluşma yeri haline gelmiş.

Bağlarbaşı'ndaki iki yüz dönüme yakın koru içine yerleşen köşkün mimarisine Osmanlı ve Mısır üslûbu hâkim; üç katlı yapı çini ve hat sanatının incelikli örneklerini barındırıyor. 1924 yılında halifeliğin kaldırılmasının ardından İstanbul Defterdarlığı'na geçen köşk, 1980'li yıllarda Yapı Kredi Bankası'nın kurucusu Kâzım Taşkent tarafından satın alınmış ve daha sonra Koç Topluluğu'na devrolunmuş.




SERGİNİN PROTESTO EDİLMESİNDEN SONRA KOÇ HOLDİNG TARAFINDAN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI
"Basın ve Kamuoyunun Dikkatine
Ülkemizden ve dünyadan 24 sanatçının 1700’lerden günümüze geniş bir döneme yayılan ve bir kısmı Türkiye’de ilk kez sergilenen 30 yapıtını bir araya getiren “Kapı Çalana Açılır” sergisine önce sosyal medyada yanlış ve manipülatif bilgiler üzerinden itibarsızlaştırma kampanyası düzenlenmiş, daha sonra da bu saldırılar fiili bir şekle dönüşmüş ve Pazar günü küçük bir grubun saldırısı yaşanmıştır.
Sanatseverlerin yakından bildiği gibi, dünyanın dört bir yanında eski yapıt ve saraylar, tarihi mekânlar, sergilere ev sahipliği yapmakta, sanatın dönüştürücü, sorgulayan, anlam katan gücünü kitlelerle buluşturmaya aracılık etmektedir. 28 Eylül’de ziyarete açılan “Kapı Çalana Açılır” sergisi de bunun bir örneği olup, 19. yüzyıl yapısı olan Abdülmecid Efendi Köşkü bu sergi dolayısıyla ilk kez ziyarete açılmış ve geçmişin izlerini taşıyan tarihi bir mekân ziyaretçilerle buluşmuştur. Sergi, kapılarını açtığı günden bu yana 15 bine yakın sanatseveri ağırlamış ve gördüğü ilgi üzerine ziyaret süreleri uzatılmıştır.
Sosyal medyada sürdürülen haksız kampanyanın fiili bir saldırıya dönüşmesi nedeniyle kamuoyunun sergi ve mekânı hakkında bilgilendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
1) Serginin yapıldığı Abdülmecid Efendi Köşkü inşa edildiğinden bu güne kadar ibadethane veya kutsal ziyaret mekânı olarak hiç kullanılmamış olup, özel bir mülktür.
2) Kamuoyuna “mihrap” diye lanse edilen bölüm aslında şöminedir ve yönü güneybatıdır. Tüm kamuoyunun bileceği gibi mihrabın yönünün kıbleye dönük olması gerekir ve kıble güneydoğu yönündedir.
Bu sergi nedeniyle toplumun kutsal değerlerine saldırılıyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışılmasının hiçbir dayanağı yoktur. Koç Topluluğu inanç özgürlüğüne ve tüm inançların kutsallarına sonuna kadar saygılıdır.
Toplumsal kalkınmanın en önemli unsurlarından biri düşünce özgürlüğü ve bunun en etkili mecralarından olan kültür ve sanattır. Kendisine hitap edeni sanat olarak görüp, etmeyeni hayal gücü ve aşırılıklar üzerinden tehdit ve baskı unsuru olarak kullanmaya çalışmak, sığ bir yaklaşımdan öteye gidemez ve kabul edilemez.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Koç Holding A.Ş."