26 Şubat 2014 Çarşamba

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU’DAN TAM ZAMANINDA BİR SERGİ


İnternet giderek yaygınlaşırken Facebook, Twitter, Instagram vs gibi sosyal ağlar da sanatçıların, kendilerini ifade edebilecekleri yeni bir alan oluşturdu. Gürbüz Doğan Ekşioğlu, özellikle son iki yılda, sadece sosyal ağlarda paylaşmak amacıyla, mevsimler, insan, hayvan hakları, doğayı koruma, özel günler, ekonomik, politik ve sosyal olaylara ilişkin yaptığı çizimleri, sosyal ağlar üzerinden sanatseverlerle buluşturdu. Sanatçı bu kapsamda çizmiş olduğu çalışmalarının tamamını 24 Mart 2014 tarihine kadar Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sergiliyor.
“Çizgi-de@GürbüzDoğanEkşioğlu” isimli sergide, ülkemizin sayılı illüstratörlerinden Ekşioğlu’nun, özellikle son dönemlerde Türkiye’nin sosyal ve siyasal bir dönemece girmesine neden olan “Gezi Parkı” olaylarını, “17 Aralık” göz altılarını kıvrak zekası, usta kalemi ve üstün yorumuyla anlattığı çizimlerini izleyerek tarihi bir ana şahit olabilirsiniz. 

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Ü.K.- Sayın Ekşioğlu, “Gezi Parkı” ve “17 Aralık” olayları döneminde Facebook ve Twitter üzerinden paylaştığınız çizimleri en başından bu yana takip ediyordum ve “keşke Gürbüz Bey bu çalışmalarını bir sergide bir araya getirse” diye içimden geçiriyordum. Ve bu dileğim gerçek oldu. Yakın tarihimizi yeniden sizin gözünüzden ve kaleminizden okumamızı sağlayan bu anlam yüklü, birçok katmandan oluşan çalışmalarınız hakkında siz neler söyleyeceksiniz?
G.D.E.- Facebook sayfamda herkes gibi kendi işlerimi kullanıyordum, bazen de o gün olan önemli bir gün veya olayla ilgili iş yapıp paylaşırken bu tarzım her geçen gün arttı. 2013 yılında neredeyse 200’ün üzerinde iş yapmışım, gelen teklif üzerine işlerimi sergileme fırsatı oluştu.

Ü.K.- Ülkemiz bir illüstratör için bitmek tükenmez bir elmas kaynağı gibi değil mi? Neredeyse bırakın günleri, dakikalar içinde gündem değişebiliyor. Yaşanan siyasi ve sosyal olayların birçoğunun acı sonuçları olsa da bunları mizah ile harmanlayarak yorumlarken neler hissediyorsunuz? Çalışmalarınızda mizah, eleştiri, zıtlar müthiş bir denge içinde. Bazen ağlatacak kadar içimize işleyen, bazen kahkahalar attıracak kadar espri dolu. Siz bunu “kara mizah” olarak tanımlıyorsunuz. Bu dengeyi kurmayı nasıl başarıyorsunuz?
G.D.E.- Yaptıklarım arasında afiş üslubunda, güncel sanata ilişkin çözümlemeler, karikatür ve illüstrasyon tarzında yaptığım işlerim de var, bunları illüstratör olarak değil de, yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı olan bir sanatçının yaklaşımı olarak değerlendirilmeyi tercih ederim, galerilerde sergilerim olur, çalışmalarımın bazılarını da ilerde yapacağım sergilerimde yeniden yağlıboya orijinale dönüştürebilir ve sergileyebilirim. İllüstrasyon, grafik tasarım, karikatür, fotoğraf, resim ilgi alanlarım, işimi oluştururken birikimimde olan bu yöntem veya formülleri yapacağı konuya, kompozisyona göre kullanarak çözümlerim.

Ü.K.- Bunca siyasi ve sosyal söylemin içinde, doğal hayat, deniz gibi konulardan da vazgeçmiyorsunuz. Mavi, yeşil gibi doğanın renklerini işlerinizde sıkça görüyoruz. Bunun arkasında ne yatıyor?
G.D.E.- Biz insanlar doğanın bir parçasıyız, ondan bağımsız kalamayız, eğer bütün ağaçlar yok olursa insan da yok olur, doğa bizi ruhsal ve fiziksel olarak besler, Karadeniz Bölgesi (Ordu)’nde doğan, büyüyen biri olarak bu renkler ruhumun renk olarak göstergesidir.

Ü.K.- Sunay Akın sizi bir “şair”, Marcus Graf ise “görsel bir filozof” olarak tanımlıyor. Siz kendinizi ve sanatçı kimliğinizi nasıl tanımlamayı tercih edersiniz?
G.D.E.- Babam Şevket Ekşioğlu şairdi, kulaklarımda küçüklükten buyana şiir vardır, resimsel olarak çözümlemelerimdeki şiirsellik genetik olarak var, tabii ki görsellik, plastik bütünlük ön planda olduğuna göre kendimi sanatçı olarak değerlendirebilirim.

Ü.K.- Gerçi artık yazılı mı, görsel mi, yoksa sosyal medya mı daha çok etkili çok tartışmaya açık bir konu ama bir gazetede günlük çizimlerinizin yer aldığı bir köşeniz olmasını hiç istediniz mi?
G.D.E.- Karikatür veya çizerlik bende hep amatör olarak vardır, profesyonelliği hiç düşünmedim, gazetenin genel yayın yönetmeninin beğenisine, yönlendirmesine göre iş üretmek benim tarzım olamaz.

Ü.K.- Sergideki çalışmalarınıza 4 adet de enstalasyon eşlik ediyor. Son olarak bu yerleştirmeler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
G.D.E.- Bu işler sanat galerilerinde ve Contemporary İstanbul Sanat Fuarında sergilediğim çalışmalarımdır, kavram ön plandadır.


Gürbüz Doğan EKŞİOĞLU
1954 yılında Ordu / Mesudiye (Aaşağı Gökçe)’de doğdu.
1973-1975 Vatan Mühendislik İnşaat Fakültesi’nde (Yıldız Üniversitesi) eğitim gördü.
1975-1979 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Grafik Bölümü’nde öğrenim gördü.
1980 Reklam ajansında art director olarak çalıştı. Sumru Bakkalcı ile evlendi.
1981 Temel Sanat Eğitimi dersi asistanı oldu. Oğlu Efe dünyaya geldi.
1992 Sanatta Yeterlilik (Doktora) aldı, Yardımcı Doçent kadrosuna atandı.
2006 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden emekli oldu. Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü kadrosuna katıldı. Halen aynı kurumda Yardımcı Doçent olarak görev yapıyor.
1977 yılından beri karikatür ile ilgilenen sanatçı, şimdiye kadar 27 uluslararası, 44 ulusal olmak üzere toplam 71 ödül kazandı.
Ulusal ve uluslararası birçok karma serginin yanı sıra birisi New York’ta olmak üzere dokuz kişisel sergi açtı. 30’dan fazla kültürel içerikli dijital afiş sergisi açtı.
Çok sayıda ulusal ve uluslararası jürilerde görev aldı. New Yorker Dergisi’nin kapağında üç kez, The Forbes Dergisi’nin kapağında bir kez, The Atlantic Monthly, The New York Times gibi dergilerde karikatür ve illüstrasyonları yer aldı. 1992 yılında Unicef iki çalışmasını kartpostal olarak yayınladı ve tüm dünyada satışa sundu. Dünya Basın Konseyi’nin logosunu yaptı. Sanatçı aynı zamanda 1998 yılı Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’nün sahibidir.


İletişim: www.gurbuz-de.com

21 Şubat 2014 Cuma

“CINDERELLA COLLECTION – 2014”

Selin Kohen Levi’nin “Cinderella Collection - 2014” isimli sergisi, 1-29 Mart 2014 tarihlerinde Galeri Apel’de izlenebilir.
“Cinderella Collection - 2014” sergisi, günümüzün izlerini taşıyan camdan kıyafetler, ayakkabı ve çantalar ile kadınların güzellik algısında giyim kuşamın önemine ve hatta bu döngüde markaların oynadığı role göndermeler yaparak, öz benliğe değer katma arzusu ile yaratılan görsel imajın kırılganlığına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Farklı teknikler ve malzeme kombinasyonları ile yaratılmış cam eserler, kadınların yıllar içerisinde ve hayatlarının belirli dönemlerinde; gençlik, evlilik, doğum vs. gibi olguların etkisiyle değişim gösteren ruh halleri ve öz benlik algılarının giyim kuşam yoluyla dışavurumunu görsel bir masal sunumuyla simgelemektedir.

GALERİ APEL
Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel: +90 212 292 72 36
www.galleryapel.com

info@galleryapel.com

14 Şubat 2014 Cuma

BALKAN NACİ İSLİMYELİ’NİN “ARKA YÜZ / BACK SIDE” İSİMLİ SERGİSİ BOZLU ART PROJECT NİŞANTAŞI’NDA


Bozlu Art Project Nişantaşı, “Arka Yüz/Back Side” sergisinde çağdaş sanatımızın öncü isimlerinden Balkan Naci İslimyeli’nin, son yapıtlarını izleyiciyle buluşturuyor. Yaklaşık 15 yapıtın yer aldığı sergi, insan yüzlerini bir iç bakış ile görmeyi vaat ediyor. Sergi, 30 Mart 2014 tarihine kadar izlenebilir.
Balkan Naci İslimyeli, son yapıtlarında yüzler üzerinde bir otopsi gerçekleştiriyor. Resimsel gereçlerin bir neşter gibi kullanıldığı bu yüzler, ayrıştırılarak yeniden kurgulanıyor. Bu zamansız, cinsiyetsiz ve tanımsız yüzlerin yaşadığı basınç ve travmalar, portrelere kazınmış işaretler biçiminde yansıyor. 80’li yıllardan başlayarak yüzeyden derine, bugünden düne doğru devinen çok katlı anlatım; sanatçının insan gerçeğinin ayrıştırılmasında kullandığı ortak bir yöntem. “Pentimentolar”, “Deli Gömleği”, “Suret”, “Psikolaj” ve “Kara Yazı” adlı geçmiş sergilerinde görüldüğü gibi sanatçı yüz üzerinden derinleşerek insanın iç ve dış basınçlarla değişen, dönüşen iç gerçekliğinin yüze vuran göstergeleriyle ilgili ürünler verir.
“Arka Yüz/ Back Side”, bu çok katmanlı anlatımın sınırlı portre yüzeyinde büyütülen yeni ve dramatik bir örneği niteliğindedir.
Sergi ile ilgili hazırlanan belgeseli aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Proje: Oğuz Erten
Belgesel: Bahar Özlem Ergel
Röportaj: Hande Özdilim Yıldırım
Proje Asistanı: Dolunay May

Bozlu Art Project Nişantaşı
Adres: Teşvikiye Cad. No:45/131 İsmet Apt. D:1 Şişli-İstanbul
Tel: (0212) 232 7 232

www.bozluartproject.com

4 Şubat 2014 Salı

SUZY HUG LEVY’DEN “DÖKÜLE DÖKÜLE” VE “KÖKLER”

Suzy Hug Levy’nin enstalasyon çalışmalarını ilk kez Etiler’deki bir dekorasyon mağazasının bahçesinde görmüştüm. Sanırım 1999 yılıydı. İçinden soğuk su geçmesi planlanan hortumdan hamak, bardak ve şişe kılıfları ve yine hortumdan bahçe aydınlatmaları ve kedi, köpekler için bir de vantilatör kılıfı olabilen sepetler vardı. Bu çalışmaları gördükten sonra Suzy Hug Levy isminin belleğimde özel bir yeri oluştu. O günden sonra, açtığı sergilerin hemen hemen hepsini gezmeye çalıştım, katıldığı fuarlardaki işlerini mutlaka ziyaret ettim. Aktif sanat yaşamının yanı sıra Suzy Hanım, gerçek anlamda zarif bir İstanbul hanımefendisi. Çalışmalarına da yansıyan bu feminen kişiliği ile kadın kimliği, çevre ve güncel konuları ele alıyor.
Galeri Apel’de 25 Şubat’a kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergide Levy’nin de çok özel bir çalışması yer alıyor. Galerinin ilk açıldığında Açılış sergisi olan “Damak” sergisinden bugüne sanatın yemekle olan ilişkisini gündeminden eksik etmeyen, ne ateşinden ne mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel, mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için Ocak ayını seçmiş. Mutfakla ilgili üretimleriyle sergiye katkıda bulunan sanatçılar Şebnem Arıkan, Aydan Baktır, Zeynep Birced, Bayram Candan, Özden Erdem, Şakir Gökçebağ, Can Göknil, Aslımay Altay Göney, Raziye Kubat, Kurucu Koçanoğlu, Nermin Kura, Suzy Hug Levy, Lerzan Özer, Yıldız Şermet ve Gamze Taşdan.
1980 yılından bu yana ülkemizde ve yurtdışında onlarca karma sergi, bienal ve fuara katılan, kişisel sergiler açan Suzy Hug Levy, “Mutfak Üzerine” sergisi ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Sayın Levy, Galeri Apel’de 25 Şubat’a kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne, üründen imgeye dönüştüğü bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Bu serginin konseptini bir de sizden dinleyebilir miyiz?
“Mutfak üzerine” adlı bu sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne, üründen imgeye dönüştüğü bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Sanatın yemek ile olan ilişkisini gündeminden eksik etmeyen, ne ateşinden de mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel, mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için Ocak ayını seçti. 

Bu sergide yer alan çalışmanızın ismini, kullandığınız malzemeleri ve kavramsal altyapısını detaylı olarak öğrenebilir miyiz?
“Zeytin Ağacı” Projesi’ne, 2013 yılında Galeri Apel’deki “Rüzgarda Bir Yaprak” adını verdiğim kişisel sergimde “Koru” serisi ile başladım. Proje, Contemporary İstanbul 2013’teki “Koru” adlı yerleştirmem ve şu anda sergilemekte olduğum “Döküle Döküle” ve “Kökler” adını verdiğim bir video çalışması ve yerleştirme ile devam ediyor. Malzemem, bakır ve alüminyum tel. Zeytin ağaçlarının yanı sıra, Alek Sonman’ın hazırladığı animasyon film de enstalasyona eşlik ediyor.
Bu proje de diğer tüm çalışmalarımda olduğu gibi, hayata ve olaylara olan bakış açımı sanatı bir araç olarak kullanarak dışa vurmaktan ibaret. Zeytin’in çağrıştırdığı imgeler o kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor ki, izleyiciyi fazla yönlendirmeden kendi birikimleri doğrultusunda bir yorum yapmalarını yeğlerim. Örneğin, sergiyi gezen Dalia Maya, Şalom Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde zeytin ağacını şu sözlerle anlatıyor: “Ağaçların da insanlar gibi bir toplum oluşturduklarını, toplum içinde aileleri ile birlikte yaşadıklarını, tek başına ve bağımsız yaşıyor gözükmelerine rağmen toprak altında köklerinin birbirlerine bağlı olduğunu bilir miydiniz? Bir ormanda gezerken, gördüğümüz birçok ağacın aynı büyük dev bir ağacın birer parçası olduğu gelir mi hiç aklımıza? Toprağa düşen bir tohumun ilk ağacı verdikten sonra bir taraftan yukarı doğru büyürken, diğer yandan toprağın altında köklerini saldıkça aynı köklerden yeni ağaçlar doğduğunu?  Bir ağaç kesildiğinde tüm ağaç ailesinin eksildiğini?
Ve zeytin ağacı… Binlerce yıla kadar yaşayan zeytin ağaçları... Bir dalı bile kopup toprağa düştüğünde yeniden canlanır orada kök salarlar. Ya da toprak üzerindeki kısmı kesilip atıldığında, inatla, köklerinden yeniden doğarlar. Tevrat’ta sözü geçen ilk bitkilerden biridir zeytin ağacı. Tufanın sona erdiğini ifade etmek üzere güvercinin Nuh’a getirdiği yaprak, hatırlarsınız, zeytin yaprağı idi. O günden beri barışın simgesidir zeytin dalı. Antik Yunan’da insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğuna inanılırdı.”

Schneidertempel Kültür ve Sanat Merkezi Kurucu Üyesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi Vakfı Kurucu Üyesi, İstanbul Filarmoni Orkestrası Derneği Üyesi, SANART Sanat ve Kültür Derneği Üyesi, PSD (UNESCO) Plastik Sanatlar Derneği Üyesi, AIESM Heykel Sanatçıları Derneği Üyesi… 2000 yılından itibaren “The Marquis Dünyada Kim Kimdir” ve “IBC Uluslararası Biyografiler” sözlüğünde yer alıyorsunuz. Hayatınızı sanata adamışsınız. Türkiye’de ve dünyada sanatı karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar ve benzerlikler görüyorsunuz? Ülkemizde sanat adına nelerin geliştirilmesini arzu ederdiniz?
Türkiye’de ve dünyada sanat ve sanatçılar arasında sadece sanatçıların yaşadıkları coğrafyadan kaynaklanan farklar olduğunu zannediyorum. Örneğin, kapalı toplumlarda sanatçı kendini ifade ederken ister istemez daha fazla oto sansür yapma gereğini duyuyor.  Yoksa sanat da sanatçı da aynı. Benim için bir sanat eserinde olmazsa olmaz diyeceğim en değerli kriterler daima özgünlük ve yaratıcılık olmuştur. Sanat adına değişmesini en çok arzu ettiğim, sanatın sadece bir yatırım ve gösteriş aracı olarak değerlendirilmemesi.

Türkiye’de ve yurt dışında nerelerde ve hangi özel koleksiyonlarda eserleriniz bulunuyor?
Eserlerim, Türkiye’de Sabancı Üniversitesi, İş Bankası, Akbank, İzmir Modern Sanat Müzesi, ve özel koleksiyonlarda; yurt dışında, Mısır İskenderiye Kütüphanesi, İsviçre, Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya, Amerika’da bulunuyor.

SUZY HUG LEVY ÖZGEÇMİŞ
İstanbul’da doğan ve yaşayan Suzy Hug Levy, 1980 yılından itibaren birçok ulusal ve uluslararası kişisel ve karma sergi ve bienallere katıldı. Çalışmalarının merkezini düzenlemeler oluşturuyor gibi görünse de aslında plastik sanatların birçok alanında eserler üretiyor. Resim, heykel, video, performans ve mültimedya çalışmalarında özellikle kadın kimliği, çevre ve güncel konuları ele alıyor.

Ödüller
1993 Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, İstanbul - Günümüz Sanatçıları Başarı Ödülü
1997 Sharjah Bienali, Birleşik Arap Emirlikleri - Bienal Ödülü
1998-2000 Ankara Sanat Kurumu - Yılın Sanatçısı (heykel dalında)
2000 Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Milenyum Ödülü
2004 Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Görsel Sanatlar Ödülü
2004 Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Uluslararası Yılın Sanatçısı (heykel)
2005 Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Başarı Ödülü (Arcadia - video)

GALERİ APEL
Galeri Apel, 1983-1995 yılları arasında Ankara Tanbay ve Urart Sanat Galerilerinin direktörlüğünü yapmış olan Nuran Terzioğlu’nun kuruculuğunda Kasım 1998’de açıldı. Terzioğlu, Sanart’ın kurucu üyeliğini ve Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin sanatsal etkinlik koordinatörlüğünü de yapmıştır. Sayın Nuran Terzioğlu, kurulduğu günden bu yana gerek Galeri Apel çatısı altında, gerekse fuar ve diğer sanatsal etkinliklerde galericilik konusundaki başarılı çizgisini korumayı başarmış, sanatçılarını en iyi şekilde temsil etmiş ender Türk galerilerinden birisi. Özellikle Galatasaray’daki galeri mekanını hala görmemiş olanlar varsa mutlaka ziyaret etmesini tavsiye ederim. Bahçesindeki yemyeşil özel Osmanlı çimleri, Manolya ağaçları ve minik dereleri andıran su kanallarındaki kaplumbağalar, balıklar ve bir bardak çay eşliğinde Nuran Hanım ile yapacağınız sanat sohbetlerine doyamayacaksınız.
Apel mekanı 1994’te alındı. Mimar Nevzat Sayın tarafından tasarlandı. Galeri Apel 1998’de, adını aldığı Apelyan Apartmanı’nda “Damak” adlı sergiyle kapılarını açtı. Galerinin iç mimarisindeki detaylar ise, sergileri gezerken her an farklı farklı sürprizlerle karşılaşmanıza imkan tanıyor.
Adres: Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel: +90 212 292 72 36
www.galleryapel.com
info@galleryapel.com